Pazartesi, Temmuz 07, 2008

Güneş Evi


18/Mayıs/2007 tarihli "Hayata Yeniden Bakmak, Çelik Erengezgin" başlıklı yazımda Sn Çelik Erengezgin'i tanıtmaya çalışmıştım.

Çelik Erengezgin ile yüz yüze tanışma fırsatını henüz bulamadım ancak geçen sene birkaç kez telefonla görüştüm. Çelik Erengezgin, görüşmemizde Diyarbakır'daki Güneş Evi projesinden bahsetmişti. Üye olduğum mail gruplarında ve geçenlerde TRT-1'de izlediğim bir programda Güneş Evi ile ilgili gelişmeleri izliyordum.

Güneş Evi ile ilgili haber bugün ulusal medyada yer aldı. Hürriyet gazetesinden aldığım haberi aşağıya kopyalıyorum.

- - - - - -

130 bin YTL'ye malolan bu eve elektrik faturası gelmeyecek.


İşte elektriğini güneşten üreten ev...

Kendi enerjisini üreten, ısıtma ve soğutmada tamamen doğal yollar kullanılan Diyarbakır’daki Güneş Evi’nin 72 sponsorundan biri olan Vaillant, güneş enerjisini elektriğe dönüştüren güneş pilleriyle projeye 15 bin Euro’luk katkı sağladı.

120 metrekarelik kullanım alanı olan ve toplam 130 bin YTL’ye malolan Diyarbakır Güneş Evi, ürettiği enerjiyi elektrik şirketine satacak geleceğin evlerinin de ilk örneği oldu.

GELECEĞİN evlerinde; ısıtma, soğutma, aydınlatma gibi tüm enerji ihtiyacı güneşten karşılanacak, yerin 3 metre altında (yaklaşık 15 derecede) yüzlerce metre dolaştırılan su borularından alınan enerji klima gibi kullanılabilecek ve hatta güneşten elde edilen elektrik enerjisinin fazlası da enerji şirketlerine satılabilecek. "Güneş evi" olarak da anılan bu tip evlerin, dünyada örnekleri var. Türkiye’nin ilk güneş evi ise geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da tamamlanıp hayata geçirildi. Güneş Evi, başta güneş enerjisi olmak üzere, rüzgardan, toprağın ısısından ve başka doğal kaynaklardan yararlanarak kendine yeten ev olarak tanımlanıyor.

Maksimum enerji

Diyarbakır’daki güneş evinde Vaillant’ın güneş pilleri de kullanıldı. Diyarbakır Güneş Evi projesi; Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Dicle Üniversitesi ve Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) ortaklığında, mali açıdan Avrupa Birliği tarafından, teknik açıdan ise Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü (UNDP) tarafından desteklendi. Vaillant Türkiye’nin binanın çatısına yerleştirdiği 24 adet 162 wh kapasiteli güneş pilleriyle saatte 3.88 kw elektrik üretilebiliyor. Bu elektrik 100 wattlık bir ampulün 38 saate kadar yanmasını sağlıyor. Bu enerji; aynı anda kullanılan çamaşır makinesi, buzdolabı, bulaşık makinesi, TV ve aydınlatma ihtiyaçlarına da cevap verebiliyor.

AB destek verdi

Proje ile; Vaillant ilk kez, halka açık bir "güneş evi"nin elektriğini sağlayacak. Türkiye’de güneş enerjisinden yararlanmak amacıyla daha önce yapılan binalar, üniversitelerde deneysel ve bilimsel araştırma amaçlıydı. Toplam maliyeti 91.6 bin Euro olan bu projenin 78 bin 700 Euro’su Avrupa Birliği’ne katılım öncesi Mali Yardım Programı çerçevesinde yer alan "Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi" kapsamında destekleniyor. Geriye kalan maliyeti ise yerel sponsorlar karşılıyor. Vaillant’ın karşıladığı güneş pillerinin yaklaşık bedeli 15 bin Euro ve toplam mailyete dahil değil.

Güneş ve kuyu suyu

Vaillant Türkiye yetkilileri, enerjisini tamamen doğal kaynaklardan sağlayan, kendi kendine yeten bir yapı olan Diyarbakır Güneş Evi’ne katkıları için "Yörenin enlemine uygun, 40 derece eğimli, güney cephede kurulu güneş pilleri kurduk, bu piller elektrik üretiyor. Ayrıca, önümüzdeki günlerde artezyen kuyudan su çıkarılması için de Vaillant güneş pilleri kullanılacak. Evin su ve elektrik ihtiyacı tamamen doğal yollardan karşılanacak" dediler.

Gelecekte herkes elektrik satabilecek

GÜNEŞ evlerinin bir özelliği de, "çift saat uygulamasına" geçilmesi halinde üretim fazlası enerjiyi devlete satabilecek olmaları. Almanya’da bu sistemle çalışan sertifikalı 3 binden fazla ev bulunuyor. Bu konutlar kendi enerjisini üretiyor, artanı ikinci saat uygulaması üzerinden devlete satıyor. Ülkemizde de gelecekte "artı enerji konutları" olacak. Diyarbakır Güneş Evi’nin danışmanı Çelik Erengezgin, "çift saat uygulaması" milli politika olana kadar, TEDAŞ’tan enerji almayan yeni yapılanmalarda bu tür elektrik üretiminin hiçbir hukuki engeli olmadığını belirtiyor. Oto-prodüktör olma koşuluyla, hem ürettiğini hem de TEDAŞ’ın elektriğini kullanma olanağı var. Isıtma ve soğutma amaçlı kullanım için ise izin gerekmiyor.

Öğrenciler için eğitim parkı

DİYARBAKIR Güneş Evi, aynı zamanda bir eğitim ve uygulama parkı. Okulların kapanmasına rağmen her gün öğrenciler grup grup güneş evinde yenilenebilir enerji, güneş enerjisi, enerji tasarrufu gibi konularda bilgilendiriliyor. Güneş evine çevre iller ile yurt dışından da ziyaretçiler eksik olmuyor. Aslında birçok üniversitede adı "güneş evi" olan yapılar var. Fakat bunlar laboratuvar ev olma özelliğinden öte geçemiyor. Çelik Erengezgin, "Çatıya panel ve kolektör doldurarak güneş evi yapmış olmazsınız. Öncülüğü Diyarbakır kaptı" diyor. Proje inşaat firmalarının da dikkatini çekti, bu evlerden oluşan siteler kurulması için teklifler gelmeye başladı.

En çok güneş alan şehirde kuruldu

DİYARBAKIR’daki güneş evi projesinin mimarı ve danışmanı; uzun yıllardır enerji, ekoloji ve çevre konusunda çalışan Yüksek Mimar Çelik Erengezgin, Güneydoğu Anadolu’nun, yılda 3 bin 16 saatlik güneşlenme süresiyle Türkiye’nin en çok güneş alan bölgesi olduğunu ve projenin Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu’da güneş enerjisinin kullanımına yönelik örnek yapı olacağını söyledi. Türkiye yılda ortalama 2 bin 600 saat güneş alıyor. Diyarbakır’da ise bu süre 3 bin 300 saat. Bu doğal ve sonsuz enerji kaynağını kullanan güneş evi projesinin temel amacı, güneş enerjisi kullanımına yönelik toplumsal bilinç oluşturmak. Yer altında yüzlerce metre dolaştırılan su boruları güneş evi için yazın serin, kışın sıcak hava sağlıyor. Bahçedeki gece aydınlatma lambaları güneş enerjisiyle çalışıyor. Çatıdaki "Venturi bacası", rüzgar sayesinde ev içindeki kirli havanın tahliye edilmesini sağlıyor. Evsel atıklar, çok düşük enerjiyle yüzde 95 oranında arıtılıyor.

5 yorum:

K®HAN dedi ki...

madem haber hürriyetten
yorum da hürriyetten olsun

"zamanında hatırlıyorum bi ara tulumba çeşmelerine bile saat koyup fatura keseceklerdi.bu devlet bundanda vergisini alır arkadaş.bugün hiç elektrik kullanmasan telefonu açmasan 50 liralık toplam fatura geliyo...hangi memlekette yaşıyoruz eheeyy.. :))"

Adsız dedi ki...

Yaklaşık 5 dönümlük bir alan üzeri ne, 50-60 m2 oturma alanı olan, 3 katlı, 0 atık, 0 dış enerji ihtiyaci olan ve gıda gereksinimini kendi kar şılayacak bir konut projem var. Yakın gelecekte artık metropollerde yaşamanın imkansız olacağını düşünüyorum. Ankara-Ayaş ta 5000 m2 lik araziyi aldım. Bana bu konuda sponsor olabilecek kişi ve kuruluşlar arıyorum. Erdal Günel Makina Yük. Müh. merguntas@gmail.com

faik murat unel dedi ki...

Erdal Bey merhaba;

Yorumunuz ve girişiminiz için teşekkür ederim.

Umarım aradığınız desteği bulabilirsiniz.

Unknown dedi ki...

ekolojik hayat ve sıfır enrji bağımlılığı üstelik artı üretim şebekeden kurtulan insan aydınlık ve bilimsel bir dünyaya ilk adımlar belkide böyle ufak ufak yerleşkeler insanın ve yerkürenin kurtuluşu sağlıklı nesiller bu hayal çoklarını korkutur ama yılmayalım iyi çalışmalar .

ezeli ve ebedi dedi ki...

Ya ne bilimi, o bilim dini tüm dünyayı yaşanamaz kılmak üzereyken hala bilimsel geviş getirmeler. Bilim; bugünün insanı ezen, güce dayalı zihninin maşalığından başka ne işe yarıyor? Mevzu bilim değil bilgi; o da epistemolojik kalıba sıkışmamış, ontolojik yol almada bize fayda sağlasın diye. Kahrolsun biliminiz.