Cuma, Şubat 16, 2007

Şehirli Apartman Çocuklarının SİSTEM Dışına Kaçış Hazırlıkları.


4 sene önce artık şehirde ve apartmanda yaşamama kararı aldım. Veee, taşındım.

İşim ve evim arasındaki mesafa 32 km, Git-gel 64 km. İstanbul’da yaşayanlar dışında birçok kişiye göre işim ve evim arasındaki mesefa uzak.
Pazartesinden Cumaya;
06:15 de kalkıyorum.
07:00 da Urla-Üçkuyular dolmuşuna biniyorum.
07:20 de Narlıdere’de dolmuştan iniyorum.
07:25 de 554 nolu otobüse biniyorum.
08:15 de Alsancak’da otobüsten iniyorum.
Toplam 1 saat 15 dakika işe gidiş.

Akşam iş çıkışı, dönüş biraz farklı, sabah Urla-Üçkuyular arasını 50 dakikada giden dolmuş, Üçkuyular’dan Urla’ya birbuçuk saatte gidiyor. Dolmuşcu katili olmamak elde değil.
Neyse kısaca özetlersem haftaiçi 2,5-3 saatim yolda geçiyor.

Zamansızlıktan şikayet ediyorum ama 3 saatimi yolda geçiriyorum.

Neden?

Artık apartmanda yaşamak istemiyorum.
1) Apartmanda yaşamak istemiyorum çünkü Alternatif Yaşama kıyısından da olsa bir başlangıç yapmak istiyorum. Küçük bahçemde sebze, mevye yetiştirmeyi deneyerek öğrenmeliyim.
Sebze ve mevye yetiştirmek ile ilgili uygulamalı eğitim sonucu öğrendiklerim:
* Doğanın saatini yakalayamazsan tüm çaban boşa gidiyor. Tohumları ekmek için, filizlenen tohumları bahçeye almak için, bahçeyi bellemek için, sulamaya başlamak ve bitirmek için, ürünleri toplamak için , çapa yapmak için doğru zamanı bulmalısınız.
* Toprak ile uğraşmak hiç kolay değil. Bahçem 50 metrekare. Bu kadar küçük bahçeyi bellemek bile yoruyor insanı.Bu yorgunluk çözüme odaklı, büyük düşünen bir beyinde şu soruyu oluşturuyor:
- Birkaç dönümlük bir bahçem olsa halim ne olurdu? Öyle ya, Alternatif Yaşamı tarıma dayalı kurmayı hedeflemiyor muyum?
Çözüme odaklı beyin bölümü internette araştırmaya başlıyor. Traktör seçeneğinin küçük ölçekli araziler için uygun olmadığı anlaşılıyor. Devam eden araştırmalar sonucu “el traktörü” ve “çapa makinası” gibi seçeneklerin olduğu öğreniliyor.
Bahçeyi belledikten sonra toprak parçalarının ortalama boyutu 15-20 santimetreye geliyor. Bu büyüklükteki toprak parçalarının yeniden bölünerek birkaç santimlik parçalar haline gelmesi gerekiyor ki sebze fidelerinin ekimi yapılabilsin.

2) Eşim ve Ben "müzisyeniz". Bir apartman dairesinde bangır bangır davul çalmak ve kimseden şikayet olmamak zor olsa gerek. Bazen çalmaya dalıp vakitin nasıl geçtiğini unutuyoruz. Bir bakıyoruz ki geceyarısı olmuş. Kimseyi rahatsız etmeden çalmak ayrı bir tad. Müstakil ev şart!

3) Köpeklerime, tavuklarıma ve ördeklerime ancak bahçeli bir evde bakabilirim.
Demirbaşa kayıtlı secereli, ileri itaat, saldırı ve koruma eğitimi almış rotweiller cinsi bir köpeğim var. Adı, Ozzi. Ozzy Ozbourne sevgimden adını Ozzi koydum. Mahallemde başı boş gezen 4 sokak köpeğine sahip çıktım. 3’ü dişi olan sokak köpeklerinin kısırlaştırma ve küpeleme işlemlerini yaptırdım. Bakmaya başladığımızdan beri, 4 sokak köpeği gerek sağlık gerek, sosyal açıdan büyük ilerlemeler sağladı.

Bahçemdeki kümesde 4 ördek, 3 horoz ve 2 tavuk vardı. Vardı diyorum çünkü kümesi lağv ettim. Kümes bakımından çıkardığım sonuçlar:
* Pazardan aldığınız civcivlerin %80 i erkek !!! “Büyür tavuk olur, yumurtasını yerim” diye bekliyorsanız, civciv almayın....
* Bir kümese bir horoz lafı boşuna değil, civcivler büyüyüp horoz olduğunda kümesin sahipliği için kavga etmeye başlıyorlar. Üzerlerine bahis oynamayı düşünüyorsanız, işinize yarayabilir.
* Benim gibi büyük bir bahçeniz yok ise, kümes bir gürültü kaynağı oluyor. Kümes evden epey uzakta olmalı....
* Kümes hayvanlarını besleyecek mısır, buğday gibi tahılları kendiniz ekip, hasat ettiğiniz ürünü kullanmıyorsanız, tavuk yemine verdiğiniz para, marketten alacağınız yumurta parasından fazlaya geliyor.
* Biz şehirlilerin sandığının aksine tavuklar yumurtlayıp kuluçkaya yatmaya meraklı değiller. Tavukları kuluçkaya alıştımanın yolları var, gel gör ki, ben bunları beceremedim. Tavuklarınızı kuluçkaya yatırıp civciv elde edemiyorsanız, kümesinizin olmasının bir anlamı yok.
* Vakitsiz öten horozu keserler... Tescil edilmiştir.
* Tavuklar, horoz olmasa da yumurta yaparlar....

Benim çabam zamanı gelip (gelirse) sistemden kaçmayı başardığım zaman, Alternatif Yaşam’a bocalamadan başlamak. Bu yüzden 4 senedir SİSTEM'in içinde Alternatif Yaşam tecrübeleri edinmek adına mücadele veriyorum.

BLOG'umuza ilk defa bir resmimi ekliyorum. "Çiftçi Şirin" diyorum bu resmime. Bu resim ile ilgili çıkardığım sonuçlar:
* İmaj hiçbir şeydir, susuzluk herşey....
* Şalvar toprakta, çiftlikde çalışmak için hiç rahat değil. Bir kere şalvarın ağı çok aşağıda, çalışırken bacaklarınıza dolanıyor. Malum şalvarın belinde lastik bulunmuyor, şalvarın belini uçkur (kalın ip, resimde görüldüğü üzere) ile bağlıyorsunuz. Uçkur da ayrı bir sıkıntı kaynağı. Eşofman altı kesinlikle daha rahat.
* Çizme olmazsa olmaz, çok işe yarıyor. Mutlaka alınmalı...

Günün Kitabı : Ada / Aldous Huxley
Günün Albümü : First of a Million Kisses / Fairgound Attraction

4 yorum:

Justin Biebery dedi ki...

İlahi Faik Murat... Yazın gülümsetti beni okurken. Çiftçi bir aileden geliyor olduğum için gülümsemeden edemiyorum böylesi çabalara. Eşimin de allotmenti var burada (allotment, hobi olarak sebze meyve yetiştirmek için, çok ucuza belediyeden kiralanan alanlara verilen isim). Seninkine benzer bir heyecan yaşıyor o da marul, karnıbahar yetiştirirken ve özellikle yetiştirdiği sebzeleri yerken. O da belliyordu toprağı önce, sonra tırmıkla düzeltiyordu. Ancak yakın zamanlarda, motorlu, elle iterek kullanılan bir pulluk aldı toprağı sürmek için ki böylece daha kolay ve hızlı yapıyor bu işi.

Çok güzel bir çaba seninkisi. Eminim karşılığını alıyorsundur.

faik murat unel dedi ki...

Aklın yolu bir Fatma Hanım, eşiniz de benim düşündüğüm gibi düşünmüş ve bir çapa makinası almış sanırım.

iyi bir hafta olması dileği ile...

Unknown dedi ki...

Harika bir blog. Bu tarz yazıları son 1-1.5 yıldır gözüm, başım ağrıyana kadar okuyorum. Uygulamaya geçmenin vakti geldi de geçti. Bu cuma Çanakkale'de olacağım. Orada önümüzdeki sonbaharda başlayacağım ceviz bahçesini kuracak yer bulma amacıyla gidiyorum. Ayrıca Kaz dağları Tahtakuşlar mevkiinde bir dostumla Turizm-Tarım amaçlı bir çaba içine gireceğim. Artık bende Tesla'ların arasına katılmalıyım diye düşünüyorum. Geçen süre zarfında edindiğim bilgilerin (bürokratik-teknik-uygulama) epeyce olduğunu hissediyorum. Bu işlerin hayali bile tazeliyor insanı. Çabaların için koılaylıklar diliyorum. Bir ara kesişir mutlaka yolumuz. Sağlık ve Mutlulukla kalın.

Prometheus dedi ki...

Yazık, keşke böyle güzel düşünceleri olan insanlar birleşerek hareket edebilseler. Benim onca zamandır yaptığım araştırmalara, tasarladığım yaşam biçimine 3-5 kişi girişmek inanılmaz bir kolaylık getirirdi. Üstelik nedense kişiler arazi seçiminde hiç hassas değiller.
Keşke biraz önce şu işe başlasamda bir çok kişiye imkanlar sunabilsem.

Saygılarımla...

Şahin Gürses