Cumartesi, Ocak 06, 2018

Durum Nedir?



Alternatif Yaşam İçerikli en son yazıyı 2013'de yazmışım. Gaia Education hakkında bir yazıydı bu. Dört dönemlik Gaia Ecovillage Design Education programının üç dönemi tamamlayıp, dördüncü dönem kayıt dondurdum. Yeniden ne zaman başlarım, eğitimi bitirir miyim bilemiyorum. Bildiğim kadarı ile hala Türkiye'den bu eğitimi tamamlayan ve sertifikalı eğitmen olan biri bulunmuyor. 

Bu yazıya başlamadan önce blogumdaki Kardeş Adresler'i inceledim. Sadece üç blog'da yakın tarihte yayınlanan yazılar okudum. Garip bir şekilde bir çoğumuz bloglarımızda yazmayı bırakmışız. 

Blog yazıları azalıyor olmasına rağmen, son yıllarda Youtube'da, Alternatif Yaşam Planlaması için kafamda soru olan olan birçok konu hakkında onlarca video yayınlanmaya başlandı. Tereyağ nasıl yapılır? Sac ekmeği nasıl yapılır? Kompost nasıl yapılır? gibi bir çok soru hakkında onlarca video var ancak Alternatif Yaşam Planlamasındaki alt başlıkların tamamını/çoğunluğunu içeren bir Youtube kanalı göremedim.  Son yıllardaki yoğun tempomdan Youtube'da video izlemeye bile çok az zaman bulabiliyorum, belki Alternatif Yaşam Planlaması alt başlıkları kapsamında geniş içerikli bir Youtube kanalı vardır. Yeri gelmişken, birkaç farklı içerikte Youtube kanalları konusunda öğrenme, araştırma, kurgu ve deneme kayıtlarına devam ettiğimi yazayım. 

Peki son yıllarda neler yapıyorum? Son beş yıldır, sadece bayram tatillerinin olduğu haftalar dışında aralıksız haftada 70 saat çalışıyorum... Cam Bahçe kendi yağında kavruluyor ve çok vakit harcamıyorum. Son dört yıldır mesaimin büyük  bölümünü Afrika'daki ülkelerde geçiriyorum. Ege bölgesinin en büyük un fabrikasının Dış Ticaret Müdürlüğü görevindeyim. Seyahatlerimle ilgili Microblog tadında fotoğrafları muratunel kullanıcı isimli Instagram hesabımda paylaşıyorum. Afrika'ya bu kadar yoğun ve uzun süreli geziler yapmak gerek yönetici kariyerim, gerek Alternatif Yaşam Planlaması yazarı olarak bana çok fazla artı sağlıyor.              

Instagram'dan konu açılmışken, üniversiteden oda arkadaşım, Alternatif Yaşam Planlaması blogundan habersiz, kendi Alternatif Yaşam Çiftliğinde yaşamaya ve deneyimlerini melininciftligi kullanıcı adıyla Instagram'da paylaşmaya başladı. Bu Instagram hesabını takip etmenizi tavsiye ederim. Boşuna denemişler bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim diye.   

Alternatif Yaşam Planlaması "pastoral" bir kaçış, bir tercih olarak başlamış olmasına rağmen son yıllarda yaşadıklarımızı düşününce giderek bir "zorunluluk" haline gelmeye başlıyor. 
Son yıllarda ülke adına endişelerim de artıyor. Bu konu hakkında neredeyse iki yıldır taslaklar arasında beklettiğim ve bir türlü yayınlamak istemediğim bir yazı duruyor. Taslağı Demokrasi ve Pareto Etkisi başlığı ile kaydetmiştim. Bu yazıdan sadece bir paragrafı bu yazıya ekleyeyim. 

Pareto ilkesi (80-20 kuralı, önemli azın yasası ve etken seyrekliliği ilkesi olarak da bilinir) der ki, çoğu olay için, etkilerin kabaca yüzde sekseni, etkenlerin yüzde yirmisinden kaynaklanır. İş dünyasında yaygın bir kuraldır, satışların (paranın) yüzde sekseni, müşterilerin yüzde yirmisinden gelir. Bir şirket yöneticisi gözüyle bakarsam müşterilerimin yüzde yirmisi yarattığı ekonomik değer nedeniyle, kalan yüzde seksenden daha değerlidir. Şirketin geleceğini, pazarlama stratejilerini ve yatırım kararlarını gelirimin çoğunluğunu oluşturan yüzde yirmilik kesime göre belirlerim.    

Özel mail adresime sıklıkla "Alternatif Yaşam Planlaması hayata geçmeyecek mi?" sorusu geliyor. Yıllardır yaptığım çalışmalar, yayınladığım yazılardan edindiğim bilgi Alternatif Yaşam Planlaması için en az iki kuşağın önemli maddi harcamaları karşılayacak gücünün olması ve en az iki kuşağın çok öz verili şekilde çalışıp, kayıt tutması, yayınlaması ve üretmesi ile üçüncü kuşağın benim hayalimdeki Alternatif Yaşamı sürdürebileceği yönünde. 

Ve fakat toplum olarak öyle garip bir şekilde sürükleniyoruz ki en az üç kuşağın özveri ile bu hayatı sürdürmesi gerek maddi, gerek hayat beklentileri olarak zor görünüyor.     

1 yorum:

admin dedi ki...

Blogunuzu Google'da ararken buldum. Ben de geçtiğimiz sene bankacılık kariyerimi sonlandırıp köye yerleşmeyi denedim ama maalesef umduğum gibi gitmedi işler. Belirli bir düzenli gelire sahip olmak gerekiyor her şeyden önce. En az bir kişi bu gelire sahip olsa köy yerinde uygun fiyata yaşanabiliyor. Bu arada, fabrikanızda bana iş var mı acaba :)