Çarşamba, Temmuz 25, 2012

Üzüm Macunu - Üzüm Marmelatı

Alternatif Yaşam Planlamasının en çok okunan yazısı Evde Pekmez Yapımı. Bu yazı şimdiye kadar 13162 kere okundu. Geçenlerde televizyonda pekmez nasıl yapılır? Evde pekmez yapımı diye bir haber izledim. İzleyince acaba ben boşu boşuna mı toprak ekledim diye düşündüm. 

Üşenmedim, denedim. 

Televizyondaki tarifte %100 Üzüm Suyu şeklinde satılan hazır üzüm suyunu, kıvama gelinceye kadar kaynattılar ve pekmez oldu dediler. %100 üzüm suyu bir ürün aldım, kaynattım, kıvama gelince ocağı kapattım. Elde ettiğim "şey" lezzetli bir macun oldu. Pekmezin akışkan özelliğinden ziyade, bir çeşit üzüm macunu oldu kaynattığım hazır üzüm suyu. Macunun çok lezzetli olduğunu belirtmeliyim. Çocuklara şeker niyetine verilebilir.       

Normal üzüm suyunu kaynatsam ne olur dedim. Birbuçuk kilo beyaz üzümü sıktım. Aşağıda yeni sıkılmış üzüm suyunu görebilirsiniz.


Kaynattıkça üzüm suyunun üzerinde biriken köpüklü bölümü kepçe ile aldım. Kıvama gelince üzüm suyu kramelize olmaya ve köpüklenmeye başladı. 


Yukarıdaki resim kıvamına gelince ocağı kapattım. Birbuçuk kilo üzümden yaklaşık 100-150 gr kadar üzüm marmelatı olarak tanımlayabileceğim bir tatlı elde ettim.



Üzüm suyunu hiçbir işlem uygulamadan kaynatırsanız, lezzetli bir üzüm marmelatı elde ediyorsunuz. Piyasada satılan mısır şurubu dolu reçel ve marmelatı yemektense, lezzetli ve doğal üzün marmelatı tercihimdir. İçindeki doğal şeker yapısı ile ağırlık antremanlarımdan hemen sonra birkaç kaşık yemek hem kas gelişimime yardımcı oluyor hem de diyetimi bozmuyor.  

Haaa üzüm suyunu kaynatırsak pekmez elde ediyor muyuz? Hayır...

Evde pekmez yapımını merak ediyorsanız, bu yazımın başındaki linke tıklayarak pekmezin nasıl yapıldığını öğrenebilirsiniz.

Küçük bir not : Evde pekmez yapımı tarifinde kilit nokta toprağın miktarı, yazımda kullandığım resimdeki miktar toprağın ÇOK fazla olduğunu düşünüyorum.


Pazartesi, Temmuz 23, 2012

Paylaşım Bahçeleri



On yıldan fazla süredir üzerinde çalıştığım ve Alternatif Yaşam Planlamasında birçok yazı yayınladığım ceviz ile ilgili projemin iş planını tamamladım. Projenin amacını aşağıdaki cümle ile özetledim:

AMAÇ : Paylaşım Bahçeleri ile birikimi olmayan, sabit ve düzenli geliri olan kişiler aylık küçük taksitler ile birkaç dönüm büyüklüğünde ceviz bahçesi sahibi olabilecekler. 2-3 dönüm ceviz bahçesi kurmak ve bakımını yapmak ekonomik değilken, büyük bir ceviz bahçesinden 2-3 dönüm hisse sahibi olmak dikkate değer gelir sağlayacaktır.
Gelecek için yatırım bahçeleri olacak bu projeye Paylaşım Bahçeleri adını düşündüm. Proje gerek bahçe kurup hisse satışında bulunacak tüzel kişilik için, gerekse gücü oranında hisse satın alan, istikbalini düşünen, yatırımcı için karlı ve alternatifsiz bir ürün.
Hisse ortaklı yatırım ürünlerinde Türkiye'de yaşanılan kötü tecrübeler malumunuz. Bu nedenle bu projede ilk önem verdiğim konu para sağlayacak yatırımcıdan önce GÜVEN ve para sağlayacak bir yatırımcı bulmak. Türkiye'de tanınan, güvenilen, kalıcı olduğuna inanılan ve uzun vadeli yatırımda güvenilecek bir yatırımcı, bir marka arıyorum.
Yatırımcının güvenilir olmasının yanında bu projenin sahibi olan benim de güvenirliğim sorgulanmalı diye düşündüm. Belki ben yatırımcıya kötü niyetle yaklaşan ve vur-kaç planlayan biriyim. Bu noktada Alternatif Yaşam Planlamasında yazdıklarım ve yıllardır sürdüdüğüm yaşam şeklim benim en büyük destekçim oldu. Alternatif Yaşam Planlaması yirmi gün sonra altı yaşını dolduracak. Dolandırıcı olmak için altı sene hazırlık yapmak, yazılar yazmak (zor iştir yazmak :) ), olmadığım biri gibi görünmeye çalışmak pek aklıma yatmadı. "Demek ki ben yatırımcı için güven duyulabilecek biriyim ve Alternatif Yaşam Planlaması bunun en önemli ispatı" diye düşündüm, yatırımcılar ile Paylaşım Bahçeleri iş planını paylaşmaya başladım.
Takip ettiğiniz üzere Paylaşım Bahçeleri iş planında yer alan ceviz hakkındaki bazı istatistikleri sizlerle paylaştım. Doğrusu iş planı çok etkileyici ve ikna edici oldu. 
Ben Paylaşım Bahçeleri için sadece parası olan yatırımcı değil, "Güven" duyulan bir yatırımcı ararken, geçen hafta iş adresime gelen bir mesajla şaşırdım. Paylaşım Bahçeleri ile neredeyse birebir aynı iş modeline sahip bir iş modeli ile kurulacak ceviz bahçelerine hissedar arayan web sitesinin tanıtım mesajını okudum. İlk aklıma gelen Paylaşım Bahçeleri iş modeli paylaştığım birilerinin beni devre dışı bırakarak, projeyi başka kanaldan yapmaya çalıştığı oldu. Hemen linki verilen siteye girdim. İş modeli ve hatta projenin adı bile çok benzerdi. Sitede denilene göre bu iş modeli işin Copyright daha önceden alınmıştı. En azından projem çalınmadı diye düşündüm ancak şimdi Copyright sorunu ile yüzyüze kaldım. Aklıma geçen sene yazdığım Dr Jonas Salk yazısı geldi. Fikri korumak ve bununla ilgili yasalar ilginç bir hale geldi. Paylaşım Bahçelerinin temel fikirlerini Alternatif Yaşam Planlamasında yıllardır herkesle paylaşıyorum, kolaylıkla üzerine kafa yorularak Paylaşım Bahçeleri iş modeline ulaşmak mümkün. (Bu yazıda anlattığım olayı eşimle paylaşınca, "Ben sana herşeyi blogunda yazma, bilgiyi kendine sakla demiyor muyum" diye dert yandı.) 
Bahse konu iş modelinin tanıtım ve satış sitesini inceledikçe işin fikirsel sahipliği konusundan daha önemli bir sorun ile karşı karşıya olduğumu fark ettim. Site bilgi anlamında bomboştu, ceviz ve iş modeli hakkında neredeyse hiç bir bilgi yoktu. Paylaşım Bahçeleri iş modeli için en çok önem verdiğim güven ve buna dayalı iyi niyet bu sitede yoktu. Site her haliyle benim algılanmaktan korktuğum, iyi niyetten yoksun bir ortaklık yapısı hissi oluşturdu bende. Ortaklık yapısı ile kurulacak bir tarım projesinde olası kötü niyet, benim projem ile birlikte gelecekte mükemmel şekilde farklı ürünlere uyarlanabilecek tarım projelerin de sonu olacak. Atatürk'ün havacılık için belirttiği sözden uyarlama ile "İstikbal tarımdadır". İlk olacak kötü bir uygulamayı bu ülke kaldıramaz.
Uzun süre farklı bir yaşam modeline kafa yormuş, cevizi araştırmış ve yazmış biri olarak, ceviz bahçesi hissesi satın alma yapmadan önce araştırma yapacak ve bu yazıyı bulacak kişileri uyarmak istiyorum. Bu kadar az bilgi bana güven vermiyor, iyi niyetli olduklarını düşünmüyorum. Keşke benim düşündüğüm gibi sağlam ve güvenilir bir yatırımcı ile bu projeyi yapsalar, ben hisse almaya hazırım. Doğru insanların elinde bu iş modeli (fikir sahibi kim olursa olsun) herkesin kazandığı bir gelecek yatırım aracı olacak. 
Bekleyip görelim, neler olacak ?








  



Cuma, Temmuz 20, 2012

Şehir Fırsatı (Groupon) Çocuklu Aile İstemiyor Mu?

Şehir Fırsatı (Groupon) ile yaşadığım deneyimi paylaşmak istiyorum. Önce Groupon destek hattı ile yaptığım yazışmaları YORUMSUZ olarak ekleyeyim, sonra yorumlarımı ve gözlemlerimi yazacağım.
---------------------------------------------------------------------------------------------
Ben:

XXXX Otel ile gerçek bir ege deneyimi başlıklı kampanyanız hakkında bir sorum var.

3 yaşında ve 6 yaşında iki çocuğum var.

Eşim ile birlikte kampanyadan faydalanmak istiyorum. Eşim, çocuklarım ve benim için kaç adet giriş almam gerekiyor? 2 adet giriş almam yeterli mi?

Bu soruyu XXXX otel ile görüştüm, kendileri sizin bilgi verebileceğinizi söyledi.

Cevabınızı beklerim.

İyi çalışmalar.
 
Groupon :
 
Değerli Üyemiz;
0-2 yas çocuklar için ücretsizdir.Sizin kişi bası olarak fırsatı satın almanız gerekmektedir.

Saygılarımızla

Groupon ŞehirFırsatı
 
Ben:

Mesajınızın çözüm odaklı bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. 0-2 yaş ücretsiz bilgisini ilan içeriğinde OKUYABİLİYOR ve ANLAYABİLİYORUM.

Ve fakat,

3 ve 6 yaşlarındaki iki çocuğa "KİŞİ BAŞI" 85 TL vermeyi anlayamıyorum. Otellerde çeşitli yaşlar için çeşitli fiyat aralıkları ve fiyat indirimleri vardır. Sizler bunu neden düşünmüyorsunuz? Böyle bir uygulama çözüme yönelik bir yaklaşım olmaz mı?

Ben satın almama özgürlüğümü kullanacağım,

Siz de nasıl olsa birilerine satarım, satamasam da bana ne. Gün sonunda ben aldığım maaşıma bakarım rahatlığı içinde mesaj cevaplar, sorgulamadan denileni yapmaya devam edersiniz.

Ve fakat,

Ben bu tecrübeden sonra hiç bir Şehir Fırsatı almayacağım gibi çevreme de "Yaklaşımınız ve Zihniyetinizden" bahsedeceğim.

ÖZETLE : Çocukluysan Şehir Fırsatından uzak dur...

İyi çalışmalar.

Groupon :

Değerli Üyemiz;

Müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutan çalışma anlayışına sahip bir firma olarak, müşterilerimizden gelen tüm taleplerin her zaman büyük bir hassasiyetle değerlendirildiğini özellikle belirtmek isteriz.Öneriniz ilgili birimimize iletilecektir.

Saygılarımızla

Groupon ŞehirFırsatı

--------------------------------------------------------------------------

Groupon müşteriye geri dönme konusunda hızlı, bu yönlerini takdir ediyorum. Yukarıdaki yazışmalar iki saatten az sürede tamamlandı. Ancak gelen mesaj içeriklerine bakınca standart cevap verdikleri kolaylıkla anlaşılıyor.  İkinci mesajıma henüz çözüm sayılabilecek bir cevap gelmedi, beklentim, ingilizcede kullanıldığı şekli ile "bla, bla,bla" yani "Şöyledir, böyledir, hadi size iyi günler" tadında bir mesaj almak.

Yazışmamdan sonra üşenmedim, Groupon'daki tatil kampanyalarını tek tek inceledim. Beklediğim gibi hiçbirinde çocukların nasıl fiyatlandırıldığı konusunda bir bilgi yoktu. Eminim bunun bir çok "Mazereti / Sebebi" vardır. Ama sebep ne olursa olsun bu çocuklu ailelerin Groupon fırsatlarını değerlendiremeyeceği gerçeğini değiştirmiyor.    

Ben Groupon'a gönderdiğim mesajımda belirttiğim gibi hiçbir kampanyalarından faydalanmayacağım. Çocuklu ailelerin de faydalanabileceğini sanmıyorum.
 
Tabii 3 yaşındaki çocuğunuza bir kişi ücreti vermeye razıysanız o ayrı.

25 - Temmuz - 2012 Notu :
Groupon'un beni "utandırdığını" belirtterek başlayayım. Yazımda belirttiğim geçiştirme cevaptan daha yapıcı ve çözüm sağlayabilecek bir mesajı Groupon Genel Müdürü Sn.Onur Aydın'dan az önce aldım. Mesajı aşağıya kopyalıyorum.
Her isteğimizin, her zaman yerine gelmesi beklenen bir durum değil ancak çözüm için çalışıldığını bilmek, sonuç istediğim gibi olsun yada olmasın beni mutlu edecek. 
-------------------------------------------------------
Murat Bey Merhaba,

Blogunuzda yazdığınız konuyu okuduk. Ekip olarak bu konuda nasıl bir değişiklik yapıp konuyu çözeceğimizi değerlendiriyoruz. Önümüzdeki bir kaç gün içinde özellikle tatil sayfasında bu açıklamalara daha net yer verip standardlara uygun hale getireceğiz.

Öneriniz için teşekkür ederiz.     
-----------------------------------------------------------

Çarşamba, Temmuz 04, 2012

Çam Fıstığı Nasıl Toplanır?

Genel ağın bilgiye ulaşmayı ne kadar kolaylaştırdığından bahsetmeme gerek yok. Ancak bir o kadar da kirli ve yetersiz bilgi kaynağı da oldu. Kolonya Nasıl Yapılır? başlıklı yazımda yetersiz (gereksiz de aynı zamanda) bilgiye örnek vermiştim. Bugün yazacağım "Çam Fıstığı Nasıl Toplanır?" yazısından önce bu başlığı arama motorunda aradım. Bulduğum yazılarda okuduklarımdan nasıl fıstık toplayacağımı anlamadım. "Çam Fıstığı Nasıl Toplanır?" sorusunun cevabını ben yazsaydım şöyle bir yazı hazırlardım: 

Çam fıstığı toplama mevsimindeyiz... Birkaç haftadır bahçemdeki tek çam ağacından topladığım kozalakları ayıklıyor, fıstıkları biriktiriyorum. Mevsimi kaçırmadan çam fıstığı nasıl toplanır sizlerle paylaşayım istedim. Belki siz de her gün önünden geçip gittiğiniz çam ağaçlarından mutfağımıza kadar uzanan keyifli bir yolculuğa çıkarsınız.

1 - Hangi kozalakları toplamalıyım? 
Ağaç üzerinde yeşil renkli ve kahve renkli kapalı halde çam kozalakları bulunuyor. Yeşil renkli olanlan henüz olgunlaşmamış olanlar, bunları toplamıyoruz. Kahve rengi ve kapalı haldeki kozalakları topluyoruz. Aşağıdaki resimde rengi çok net belli olmasa da yeşil renkli kozakları görebilirsiniz. 

  
2 - Topladığım kozalakları ne yapacağım? 
Kahve rengi ve kapalı kozalakları topladık. Bu kozalakları güneş gören bir yere koyuyoruz. 



3 - Çam fıstıkları kozalağın neresinde ?
İşte büyülü an burada. Kapalı haldeki kozalaklarımız birkaç gün içinde açılmaya ve fıstıklar görünmeye başlıyor. Aşağıdaki resimde kozalak çanaklarının açılmaya başladığını ve siyah renkli kabuklu çam fıstıklarını görebilirsiniz.


4 - Çam fıstıklarını nasıl topluyoruz? 
Daha kolay bir yolu var mıdır bilmiyorum. Ben sınırlı sayıda kozalak ile uğraştığım için sıkılmadan ve zevkle çanakları tek tek kırıp, tüm fıstıkları ayırdım. 

  
Tüm çanakları kırıp, fıstıkları çıkardım. Kırdığım çanakları saksılarda malçlama ve dekoratif amaçlı kullanmak için biriktiriyorum. Küçük boy bir çam kozalağından aşağıdaki resimde görüldüğü kadar (yarım avuca yakın) fıstık çıktı. 



5-Çam fıstıklarını kabuklarından nasıl ayıracağız? 
Gelelim kötü habere... Topladığımız kabuklu fıstıkların en az yarısının içi boş. 2010 yılında Çam Fıstığı başlıklı yazıyı yazdığım günlerde dolu, boş bilmeden tüm fıstıkları kırıyordum. Ardı ardına boş fıstıkları görmek sinir bozucuydu. Çam Fıstığı yazıma Sühan Yüksekışık'ın bıraktığı değerli yorumlar sayesinde dolu ve boş fıstıkları kırmadan anlamanın kolay bir yolu öğrendim.  

   
Tüm fıstıkları su dolu bir kaseye koyun. İçi boş olanlar suyun yüzüne çıkıyor. Evet sayıları epeyce fazla, üzülmeden atın gitsin hepsini. 



Kalan sağlar bizimdir...

Bu kozalaktan elde ettiğim fıstıkları, daha öncekiler ile birleştirdim. Boş bir zamanında hepsini tek tek kıracağım.



Şimdilik kırma aşaması ile ilgili resimleri eklemiyorum. Mevsimi kaçırmadan sizleri çam fıstığı nasıl toplanır konusunda bilgilendirmek istedim. Fıstıkları kırdıktan sonra son resimleri ekler, bu yazımı güncellerim.

Kendi topladığınız fıstıklar ile yapacağınız fıstıklı dolmaları, fıstıklı pilavları, fıstıklı tatlıları yerken, kulaklarımı çınlatırsınız. 

Afiyet olsun.  

Salı, Temmuz 03, 2012

Tesadüf Yoktur

Aşağıdaki resmi 2007 yılında yayınladığım "Dünya'nın En Büyük Tarihi Ahşap Binası" başlıklı yazımda kullanmıştım. Çelik Erengezgin'in sitesinden almıştım bu resmi. Eski ahşap binaların ne kadar güzel ve büyük olabileceğinin güzel bir örneğiydi.  




Haziran ayı başında bir iş seyahati için İzmir'den Karadeniz Ereğli'ye gidiyordum. Bursa'dan çıktım, ana yolda ilerlerken, doğru yol olduğumdan emin olmadan,  "Sakarya" yol levhasından saptım, ana yoldan ayrıldım. Her iki yanı zeytin ağaçları ile kaplı dar köy yollarında, göl manzarası eşliğinde ilerledim. Gitmekte olduğum yol doğru yol muydu hala bilmiyordum. "En nihayetinde bir yere çıkacak bu yol en fazla bir kaç saat geç giderim istediğim yere" diye düşünerek, yolun keyfini sürdüm. 

Köyün isminden emin değilim, Göllüce Köyü diye hatırlıyorum. Köy meydanınından geçtim, sola sert bir virajı döndüm. Yavaş ilerlediğim için sağımda kalan binayı net bir şekilde süzdüm. Bina kafama kazındı. Viraj çıkışında müsait bir yere arabayı park ettim. Arabadan inip, binayı hayranlıkla inceledim. "Bu binayı gördüm, biliyorum." dedim kendime. "Bu binanın bir resmini bir yazımda kullandım." 

Binanın aşağıdaki resimlerini çektim. 


        

Binanın bir bölümü hala kullanılıyor sanırım. Çok güzel ve ihtişamlı bir bina.

Fırsatını bulunca eski yazılarımı inceledim ve tahmin ettiğim gibi bu binanın resmini bir yazımda kullandığımı fark ettim.   

Sakarya yazılı tabeladan niye saptığımı bilmiyordum, şimdi bu binayı görmek için bilmeden için saptığımı düşünüyorum. Koskoca Türkiye'de bu binanın önünden geçme ihtimalim nedir? Tesadüf Yoktur :) 


Sinek Sekiz Yayınevi Kitapları

Bugün sizlere Sinek Sekiz ağ günlüğü ve Sinek Sekiz Yayınevi kitapları hakkında bilgi vereceğim.

Sinek Sekiz'e ağ günlüğüne Bağlantılar bölümünden ulaşabilirsiniz. Sinek Sekiz Yayınevinden çıkan Permakültüre Giriş kitabı ile ilgili yazıyı 2011 yılında yayınlamıştım.  Bu kitap başlı başına bir temel eser niteliğinde ve mutlaka okunmalı.  

Bir süredir Sinek Sekiz Yayınevini takip edemiyordum. Bugün web sitelerini ziyaret edince fark ettim ki üzerinde çalıştıkları kitapların birçoğunu yayınlamışlar.

Sinek Sekiz kitaplarına ulaşabileceğiniz kitapevlerini ve internet sitelerini Sinek Sekiz web sitesinde bulabilirsiniz. 

Ben Pandora Kitapevinin internet sitesinden tüm kitapları sipariş ettim. Permakültüre Giriş kitabını bir arkadaşıma hediye etmek için ikinci kez aldım.   

"Yayınevi Arama" bölümünden Sinek Sekiz araması yaparsanız tüm kitaplara ulaşmanız mümkün.




Sinek Sekiz Yayınevi kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.

Emeğinize, bilginize ve elinize sağlık Sinek Sekiz.