Perşembe, Ekim 29, 2009

Kül Suyu (2)


Birinci Kül Suyu yazısı ve yorumları eylenceli bir yazı olmuştu.

Birinci yazıdan sonra bir türlü cesaret edip kül suyunu yeniden deneyememiştim. Nar Ekşisi yapımı sırasında üst baş nar lekesi olunca işte fırsat dedim. Nar tanelerini ayıklarken giydiğim fanilyanın üstünde nokta nokta nar lekeleri olmuştu. Kül suyunu fanilyanın üzerine döktüm. Kırmızı renkli nar lekeleri kül suyuna temas edince mavi renge döndüler. Fanilyayı kül suyuna ıslayıp, birkaç saat bekledim.

Sonuç: Damla damla olan lekelerin tamamı kaybolmuştu.



Yukarıdaki resimdeki büyük lekeler büyük oranda kaybolmuştu. Kül suyu ile temizlikte lekeler bir miktar kalsa bile güneşte kurutulduklarında kaybolduklarını okumuştum. Bakalım sonuç ne olacak?

Başarılı fanilya yıkaması, birinci denemeden sonra evde kaybolan itibarımı yeniden kazandırdı. Hanımdan izin çıktı, şimdi sırada kül suyunu çamaşır makinasında denemek var...

31/Ekim/2009 Notu : "Kül Suyu ne kadar etkili olabilir?" diyorsanız, iki gündür ellerim pul pul dökülüyor. Lekeli fanilyayı elde yıkamıştım ve kül suyunun bu kadar kuvvetli olduğunu düşünmemiştim. Kül suyunu çamaşır makinasında denemeden önce yıkadığım fanilyayı giyip cilt üstündeki etkisini de deneyeceğim.

Nar Ekşisi Yapımı (2) Ve Nar Çekirdeğinin Faydaları


Başarılı olan birinci nar ekşi yapımı denemesinden aldığım cesaret ile yeni bir deneme yaptım. Bu defa ekonomik olması için işi büyüttüm.

25 liraya, 20 kilo ekşi nar aldım... Ve nar ekşisini yaptım. İşte çıkardığım sonuçlar ve gözlemlerim:

* Ekşi narlar genellikle küçük taneli oluyor. 20 kilo ekşi narı tek başınıza ayıklamak sinir sisteminiz üzerinde ciddi hasar bırakabilir. Tavsiyem imece usulu çalışmak. En az 3-4 kişi ayıklama işine yardım etmeli.
* Ekşi nar taneleri asitli yapısı ile elleri hırpalıyor. Biz eldiven giyerek taneleri ayıklamamıza rağmen, eldivenler bile bir süre sonra hırpalandı. Eldivensiz ayıklamamanızı tavsiye ederim.
* Ayıklama işlemi sırasında etrafı ve üstünüzü epey kirletiyorsunuz, yıkaması kolay (beyaz bir fanilya olabilir) ve kirletmeyi göze alabileceğiniz kıyafetler ile çalışın.
* Ayıkladığımız taneleri katı meyve sıkma makinasında sıktım. İki farklı hız ayarı olan makinamda düşük kademe hız ayarında taneleri sıkmama rağmen taneler tam anlamıyla sıkılmadan makinanın posa haznesine gittiler. Ara ara posa haznesini, altına bir kap koyduğum, tel süzgece boşaltıp kaşık ile posayı karıştırıp, ezerek kalan sularını topladım. Bir sonraki sıkımı katı meyve presi yerine uzun süredir üzerinde çalıştığım ve tamamlanmak üzere olan ahşap mengenede sıkmayı planlıyorum.
* 25 kilo nardan 6 litreye yakın nar suyu elde ettim. Taneler presde sıkılsa bir litreye yakın daha fazla nar suyu elde edilebilirdi diye düşünüyorum.
* Şimdi sıkı durun... 6 litre nar suyunu, açık ateşte, dört saate yakın kaynattım... Dört saatin sonunda ocağı kapattım. Nar suyu tencerenin yarısına kadar indi ve fakat hala tam istediğim kıvamda değil. Kaynatırken oluşan köpükleri bir kevgir yardımıyla almanız gerekiyor. Yarın sabah ilk denemede olduğu gibi istediğim kıvama gelinceye kadar kaynatmaya devam edeceğim. Tahminen 30-45 dakika kadar daha kaynatmak yeterli olacak.
* Tüm bu işlemlerin sonunda 1,5 litre nar suyu elde ettim. İnternette biraz araştırma yaptım. 70 cl lik şişelerde nar ekşisi 15-20 lira arası fiyatlarla satılmakta. Birinci denemede pek ekonomik görünmeyen evde nar ekşisi yapımı büyük miktarda alım ve ucuz nar fiyatı sayesinde ekonomik hale geldi.

Gelelim birinci denememizde atladığımız bir noktaya... Nar çekirdekleri... Birinci denememizde posa olarak gördüğümüz nar çekirdeklerini atmıştık!!! Meğer ne kıymetliymişler. Neyseki çok geç olmadan öğrendik. İlgilenenler nar çekirdeğinin faydalarına ve kullanımına bu linkten ulaşabilirler.



Posa haznesindeki nar çekirdeklerini tel süzgeçte topladığımı yukarda belirtmiştim. Posayı akan suyun altında yıkadık ve kurumaları için bir tepsiye yaydık. Yarın güneşli bir gün olursa güneşte kurutacağım.



Çekirdekleri satın alacağım bir kahve değirmeninde çekmeyi ve kullanmayı düşünüyorum.

09-Kasım-2009 NOTU : Yorumlar bölümünde görüştüğümüz üzere narları ortadan kestikten sonra tahta bir kaşıkla vurarak kolaylıkla tanelerine ayırabiliyorsunuz. Kaşıkla vurarak taneleri ayırılan narların fotoğrafını aşağıya ekledim.




Salı, Ekim 27, 2009

Alış Veriş (Dışa Bağımlılık) Yüzdesi


Geçen gün arabada bir arkadaşımı beklerden kapı yan gözündeki uzun market fişi gözüme takıldı. Fişi aldım, neler almışım? Hangilerine gerçekten ihtiyacım var? Hangilerini çiftliğimde üretebilirim? Hangilerini üretemem? sorularını sorarak sonuna kadar fişi inceledim. Birden aklıma bu incelemeyi bulabildiğim diğer market fişlerine de yapmak geldi.

Evde bulabildiğim altı uzun market fişini tek tek bir excel tablosuna girdim ve kolay takip için bir pivot tablosu oluşturdum. Yeni yapacağım alış verişleri de tabloya gireceğim ve rakamlardaki değişiklikleri güncelleyeceğim. Dört başlık açtım excelde; ürün adı, fiyatı, gerekli mi? üretilebilir mi?
Kayınvalidem fişleri girerken "Siz hala fiş topluyor musunuz?" diye sordu. Ne yaptığımı söylememiş olmama rağmen, ben ağızımı açmadan eşim cevapladı. "Blogda yazmak için neyi, ne kadara almış, ne kadarını satın almadan kurtarabilir, ona bakacaktır." dedi. Uzun süreli ve uyumlu evlilik böyle birşey...

Sonuçlara gelmeden birkaç not; market alış verişlerimizde genellikle giyim eşyası, sebze ve meyve gibi kalemler pek olmuyor. Giyimi, fiyatları uygun mağazalardan ve sezon sonunda, sebze ve meyveyi ise pazardan almayı tercih ediyoruz. Önemli bir detay; ailece vejeteryan değiliz ama neredeyse hiç et tüketmiyoruz. Market alış verişlerimizde aldığımız et ayda en fazla bir kilo kıyma ile sınırlıdır.

Fişlerin toplamını yüzde olarak hesapladım, işte sonuçlar:

Her yüz liralık alış verişimizin
28.08 lirası Gerekli ve Üretilemez olan ürünler,
46.54 lirası Gerekli ve Üretilebilir olan ürünler,
19.76 lirası Gereksiz ve Üretilemez olan ürünler,
5.6 lirası Gereksiz ve Üretilebilir olan ürünler,

SONUÇ :
Şimdilik her yüz liralık market alış verişinin 28 lirası için dışa muhtaç görünüyoruz. Bu oranı azaltmanın yollarını bulmak lazım.

Isteyenlere hesaplamada kullandığım Excel ve Pivot tablosunu gönderebilirim. Profilimdeki e-posta adresimden bana ulaşabilirsiniz.

Merak edenler için ürün başlıkları:

Gerekli ve Üretilemez ürünler:
AYAKKABI BOYASI
BALIK ===> Bir çözüm bulunabilir.
MUTFAK BEZİ
ÇOCUK BEZİ ===> Geçici bir masraf kalemi.
DEODORANT ===> Doğal yolları da vardır elbet
DETERJAN ===> Kül Suyu pek başarılı olmamıştı...
DİŞ FIRÇASI ===> Misvak gibi çözümler var ama...
DİŞ MACUNU ===> Misvak gibi çözümler var ama...
ELBİSE
KARABİBER ===> Yetiştirilebilir mi araştırmak lazım...
KETÇAP ===> Seviyorum.
KOZMETİK ===> Doğal yollarıda vardır elbet
MAMA ===> Geçici bir masraf kalemi.
MAYONEZ ===> Hazır almak daha uygun.
PEÇETE ===> Hazır almak daha uygun.
SÜNGER ===> Hazır almak daha uygun.
TERLİK
TUZ ===> Hazır almak daha uygun.
BUZDOLABI POŞETİ
ŞEHRİYE
SODA
PİRİNÇ
PAMUK

Gerekli ve Üretilebilir ürünler
AYRAN
BİBER
BULGUR
ÇAY
EKMEK
FINDIK
HUMUS
İÇECEK
KARPUZ
KAVUN
KİRAZ
LİMON
MAKARNA
MEYVE SUYU
PATLICAN
PEYNİR
SALATALIK
SALÇA
ŞALGAM
SİRKE
SOĞAN
SÜT
ÜZÜM
YAĞ
YOĞURT
YUMURTA
ZEYTİN
TEREYAĞ
DOMATES
GREYFRUT
ÇORBA
HAVUÇ

Gereksiz ve Üretilemez olan :
BİRA ===> Severim ama vazgeçebilirim.
KAHVE ===> Bitki çayları işimi görür
MANTAR ===> Biraz çalışma ile üretilebilir aslında.
RAKI ===> Severim ama vazgeçebilirim.
SAKIZ
SALAM
SUCUK
ŞEKERLEME
ÇIKOLATA
KÖFTE
BİBERON
DONDURMA
DERGİ

Gereksiz ve Üretilebilir:
CİPS
ET SUYU
KRAKER
ŞEKERLEME

Pazar, Ekim 25, 2009

Etobur - Otobur İkilemi


Bostancık sayfasında Etobur - Otobur İkilemi kitabı hakkındaki yazıyı okuduktan sonra kitabı satın aldım. Açıkcası kitabın adından kitap hakkındaki beklentim; Şu, şu nedenlerle et yemeğin, şu, şu nedenlerle ot yiyin, daha sağlıklı olursunuz vs vs türü bilgilerdi. Yanılmışım... Kitap, tarım ve hayvancılığın niceliğin unutularak nasıl sadece nitelik kaygısıyla bir fabrikaymışcasına yapıldığını çok güzel anlatıyor.

Kitaptaki ilk iki bölüm (yaklaşık 300 sayfa) tarım, hayvancılık, organik tarım ve çiftçilik hakkında çok değerli bilgiler veriyor.

Kitaptaki üçüncü bölüm bir nebze olsun adına uyuyor.

İlk iki bölüm mutlaka okunmalı...

Ahşap Mengene (Pres)


Haftasonundan haftasonuna, kısıtlı zamanda yapılan çalışmalar ve sonuçları Meksika dizisine benzedi. Sürekli bir sorun çıkıyor, sürekli dizi uzuyor...

(II) nolu yazımızda baskı tahtasının kendi ekseni etrafında dönmesini nasıl engelleyebilirim diye sormuştum. İş arkadaşım ve blogun düzenli takipçisi Alp Yapşık'tan gelen öneri ile sorunu çözdüm. Cevap basitti: Konik Rulman. Artık rutin haline geldiği üzere cumartesi sabahı Urla Sanayi Sitesine gittim. Mengenedeki sonsuz vidaya takılacak şekilde 14 mm lik somunu konik rulmanın ortasına birkaç yerden kaynaklattım. Baskı tahtasının sacını kalınlaştırdım ve konik rulmanın çemberini bir yatağa sabitledikten sonra baskı tahtasının sacına kaynaklattım. Baskı tahtasını rulmanın göbeğine sabitleyebilirdim ama sabitlemenin rulmanın dönüşü için daha sağlıklı olacağını düşündüğüm. Sonsuz vidanın boyunu ve kollarını kısalttım. Sonuçta iskelet dışında üç ayrı parçam oldu. T şeklinde sonsuz vida, somun kaynaklı rulman göbeği, baskı tahtası sacına sabitlenmiş rulman çemberi.



Birinci yazımda kafama takılan zeytin hamuru elde etmek için birkaç yol düşündüm. Kemeraltına gidip taş dipek aradım, eski bir taş dibek buldum ama hem çok pahalı hem de çok küçük bir haznesi vardı. Başka bir çözüm düşündüm ve aklıma aşçılık günlerim geldi. Bir sos kabında zeytini ezme işini yapabileceğimi düşündüm. Bir sos kabı satın aldım, sos kabına göre tahtadan bir kapak yapıp, kapağın altına kabın oynamasını engelleyecek tahtalar vidaladım. Vee son olarak iri bir havan eline ihtiyacım vardı. Voit marka bezbol (baseball mu? beyzbol mu demeliyim yoksa?) sopasının bu işi görebileceğini düşündüm. Voit marka olmasa da bir bezbol sobası bu işi görecektir. :)









Zeytinleri "havan" ile bir güzel ezdim. Zeytin hamurunu bir torbaya doldurdum ve mengeneyi çalıştırdım. Baskı tahtası rulman sayesinde ekseni etrafında dönmeden sabit dururken gayet güzel baskı uyguluyordu.



Yavaş yavaş vidayı sıktım. Zeytinin suyu çıkmaya başladı. Baskıyı arttırdım, artırdım ve tahmin ettiğim oldu... Torba patladı.



İyi haber mengene gayet güzel kuvvet uyguluyor, kötü haber işimiz yine uzadı.

Torbayı düzeltip, güç bela birkaç baskı denemesinde daha bulundum ve bir miktar zeytin suyu elde ettim. Ancak elde ettiğim suyun üzerinde çok küçük miktarda yağ tabakası oluştu.

Neyseki önümüzdeki hafta 29 Ekim var. Çarşamba günü git-gel artık ahbap olduğum demirci İbrahim Usta ile zeytin hamurunu koymak için köşebent demirleri kullanarak bir hazne yapmayı planlıyorum.

Bakalım Meksika dizimiz nasıl bitecek?

Nar Ekşisi Nasıl Yapılır?


Piyasada satılan nar ekşilerinin tadı giderek limon tuzu tadına yaklaştığı ve giderek o kendine özgü tatlı, ekşi tadından uzaklaştığı için birkaç yıldır yapmayı düşündüğüm nar ekşisi yapımını dün denedim.

Nar ekişisi nasıl yapılır hiçbir fikrim yoktu. Pazardan, beş kilo eksi nar aldım, on lira verdim. Narı satan adama;
- Nar ekşisi nasıl yapılır? diye sordum.
- Narı ayıklıyorsun, kaynatıyorsun, dedi.
- Pekmez yaparken ki gibi içine toprak gibi birşey ilave ediyor musun?
- Yok hiç birşey koymuyorsun, kaynatıyorsun.

Eve gelip, narları tek tek ayıkladım. Üst baş, mutfak tezgahı her yer nar oldu. Bir önlüğünüz varsa narı ayıklarken giymenizi tavsiye ederim. Nar tanelerini katı meyve presinde sıktım. Beş kilo nardan, bir litre su çıktı.

Kısık ateşte mi? Açık ateşte mi? Ne kadar süre kaynatılacak? Hiç bir fikrim yok. Nar suyunu koydum bir tencereye, açık ateşte başladım kaynatmaya. Bir saat açık ateşte kaynattım. Nar suyunun rengi koyulaştı, tadı lezzetli bir nar ekşisi tadına yaklaştı ama kıvamı hala suluydu. İkinci bir kaynatmaya karar verip, bir saatin sonunda ocağı kapattım.

Bu sabah kalkar kalkmaz, nar suyunu kaynatmaya devam ettim. Açık ateşte yarım saat kadar daha kaynattım. Tencerenin içindeki sıvının kramelimsi bir kıvama ulaştığını gördüğüm an ocağı kapattım. Nar suyu rengini ve kıvamını bulmuştu. Nar ekşisini soğumaya bıraktım.

Soğuyan nar ekşisini boş bir şişeye doldurdum. Beş kilo nardan 200 ml kadar çok lezzetli nar ekşisi elde ettim. On lira artı bir buçuk saatlik gaz bedeli ile elde edilen ürünün pek ekonomik olduğu söylenemez. Piyasada satılan nar ekşileri benim maliyet hesabımda olmayan, işletme giderleri (işçilik, sigorta, amortisman, vergi, elektrik, şişeleme vs vs), aracı karı, ulaşım bedeli, satıcı karı gibi masraf kalemlerine rağmen benim ürettiğim nar ekşisinden daha ucuza olabiliyorsa, işin içinde bir bit yeniği var demektir. Piyasadaki nar ekşilerinin o lezzetsiz ve limon tuzu hakim tadının sebebi bu olabilir.

03 Kasım 2010 Notu : Nar ekşisi hakkında daha fazla resimin yer aldığı yeni yazıma bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Pazar, Ekim 18, 2009

Ahşap Zeytinyağı makinası II



Basit görünen bu makina tecrübesizlik ve doğru alet eksikliği nedeniyle beni uğraştırdı ve tamamlaması epey zamanımı aldı. Ama ÖĞRENDİM... Zaten amaç da bu değil mi? Denemek, öğrenmek, öğrendikleri paylaşmak ve aynı projeyi deneyeceklere nasıl daha kolayı yapılabilir fikir vermek. Bir daha aynı makinayı yapmam çok daha kısa zamanımı alır. Aynı malzemeyi kullanır mıyım sorusunu yazının sonunda açıklayayım.

Kullandığım malzeme:

14x10 cm ebadında 70 cm uzunluğunda iki dikme
10x6 cm ebadında 55 cm uzunluğunda orta kiriş
14x10 cm ebadında ve 55 cm uzunluğunda alt taban
10x6 cm ebadında 2mm lik saca kaynakla sabitlenmiş 14 mm somun (somunun altındaki sac 14 mm uç ile delinmiştir)
20x20 cm ebadında 2mm lik saca kaynakla sabitlenmiş 14 mm somun (somunun altındaki sac delinmemiştir, kapalıdır)
1 metre uzunluğunda sonsuz vida



Dikmelerde yukarıdan 10 cm kalacak şekilde kirişin geleceği yerleri işaretledim. Dikmelerde kirişin giriceği yerleri açtım.
Alt tabanı oluşturacak 14x10 cm ebadında ve 55 cm uzunluğundaki tahtanın her iki yanında 10 cm uzunluğunda ve alttan 4 cm boşluk ile 6x6 cm olacak şekilde kulakcıklar kestim.
Alt taban kulakçıklarının dikmelere geçeceği yerleri belirleyip, dikmelerde yerlerini açtım.

Yukarıda üç cümlede anlattığım iş epey zamanımı aldı. Özellikle dikmeler üzerinde yerleri açmak beni çok uğraştırdı.

Dikmelerdeki deliklere geçecek orta kirişinin 10 cm lik uç bölümlerini ve alt tabanın kulakçıklarını zımpara ile biraz düzelttim ve dikmelere yerleşmesini kolaylaştırdım.

Kirişi ve alt tabanı dikmelere yerleştirip, 15 mm lik uç ile dikine delikler açtım.



Açtığım deliklere ahşap tutkalı koyup, 15 mm lik tahta kavalye (çivi/vida yeri kullanılan tahta) çaktım. Tüm birleşim yerlerinde 15 mm lik tahta kavalye kullandım.

Makinanın iskeleti tamamlanmıştı. Tutkalların kuruması için birkaç saat bekledim.



Kirişin ortasına 15 mm lik uç ile bir delik açtım. 14 mm somun sabitlenmiş 10x6 cm lik sac plakayı bu deliğin üzerine gelecek şekilde vidaladım.

20x20 cm lik sac plakayı 10x10 cm lik iki tahtaya sabitledim. Sonsuz vidayı orta kirişten geçirip ucu dışarıya çıkıncaya kadar çevirdim. 20x20 cm lik baskı tahtasını sonsuz vidanın ucuna geçirip, sıkışıncaya kadar çevirdim.



Veee... makina hazır... Sonsuz vidayı makina yağı ile yağlayıp, yukarıdan çevirdiğimde baskı tahtası mutlulukla aşağıya doğru ilerliyor...

İlk gözlem... 1 metrelik sonsuz vida biraz uzun kaldı. Neyse ki baskı tahtasını vidadan söküp, sonsuz vidayı biraz kesmek sorunu halledecek.

Baskı tahtasını çevirirken altında zeytin hamuru olan torbaların olduğunu hayal edip ne gibi sorun yaşarım diye düşünüyorum. Kare tahtanın dönme hareketinden dolayı torbalar sağlıklı bir şekilde basılmayacak ve muhtemelen savrulucaklar. Baskı tahtasını ve tabii somun kaynaklı sacı yuvarlak yapmak bu sorunu çözecek. En sağlıklısı zeytin hamurunu torbalara koymak yerine, 21-22 cm çaplı ve 35-45 cm uzunluğundaki bir kovanın içine koymak ve kovanın yan yüzeylerine ve altına delikler açmak. 20 cm çaplı baskı tahtası kovanın içinde rahatça aşağıya doğru inerken, kovanın yan yüzeylerinden ve altında zeytinin suyu çıkacaktır.

Sonuç : Baskı tahtası ve somunun kaynaklandığı sac yuvarlak olmalı.

Şimdi bu makinayı yeniden yapmayı planlasam, iskeleti ahşap yerine demir profillerden yapmanın daha kolay olacağını düşünüyorum. Doğru bir demirci ustası ile bir kaç saatte makina hazır hale gelecektir.

Makinadaki değişiklikleri yaptıktan sonra sıkım denemesine başlayacağım.

Çarşamba, Ekim 14, 2009

KOMPOST


Haziran ayında başladığım ve dört yazı ile anlattığım (1)(2)(3) (4) denemeler sonucu kompost üretmeyi öğrendiğimi söyleyebilirim.

Çöp kovalarını matkap ile delerek yaptığım ucuz ve basit kompost kapları sağlıklı olarak çalıştı ve şimdiye kadar 125-150 kilo kadar kompost ürettim. Kompost sürecinde en önemli etkenin malzemenin ıslaklığı olduğunu gözlemledim. Malzeme fazla ıslak veya fazla kuruysa kompost yeteri kadar ısınmamaktaydı. Fazla ıslak malzemeyi birkaç saat yayarak güneşlendirdim ve tekrar kovaya doldurdum. Kovaya doldurduktan sonra malzemenin hızla ısındığını ölçtüm. Gelelim anahtar soruya; malzeme ne kadar ıslak olmalı? Malzemeyi karıştırdığınızda elinizi hafif nemli yapacak kadar ıslak olması yeterli. Malzeme elinize çamurlu bir bulamaç gibi yapışıyorsa gereğinden fazla ıslak demektir. Yağmurların başlaması ile birlikte bahçedeki kompost kaplarının kapaklarını yağmur suyu ile kontrolsüz ıslanmaması için kapattım.



Yaz aylarında üç-dört güne bir karıştırdığım malzeme bir ay gibi bir sürede kompost haline geldi. Havaların soğuması ile birlikte malzemeyi karıştırma sıklığım ve kompostun olgunlaşma süresi neredeyse iki katına çıktı.

Haziran ayından beri neredeyse hiçbir mutfak artığını çöpe atmadık. Ufak ufak parçalara ayırıp, kompost kaplarına ilave ettik. Salatalık, mısır, havuç, patates kabuklarının malzeme içinde birkaç hafta içinde yok olmalarına şaşkınlıkla tanık olduk. Delikler açılmış orta boy bir çöp kovası ve biraz toprak ilavesi ile mutfak artıklarının bir balkonda bile komposta dönüşebileceğini düşünüyorum. Balkonda kompost haberlerini merakla bekliyorum.

Alternatif Yaşam'a ulaşma istatistiklerini incelediğimde, arama kelimeleri içinde neredeyse hiç KOMPOST kelimesinin olmaması düşündürücü ve bir o kadar da üzücü. Pekmez yapımı ve Sirke Yapımı hala en çok aranan kelimeler sıralamasında ilk ikiyi oluşturuyor.

Tam evde kompost yapımını öğrendim derken Meyvelitepe (kompost denemelerine onların yazıları ile başlamıştım) sayfalarında okuduğum Bukashi kovaları yeni bir denemenin ışığını yaktı.

Şimdi sırada Bukashi Kovaları denemeleri var.

Pazar, Ekim 11, 2009

Alet İşler, El Övünür

Heyacanla başladım cumartesi sabahına. Ahşap Zeytinyağı Makinasını tamamlamayı planlıyordum. Makinayı cumartesi tamamlayacak, pazar günü de zeytinyağı için ilk sıkım denemesini yapacaktım.

Demircideki işleri halletmek için sanayiye giderek başaldım cumartesine. Sonsuz vidaya T yapacak demiri ve somunları tahtaya vidalamamı sağlayacak demir plakaları hazırlattım.




Makinanın yan dikmeleri 14x10 cm ebatında ve 70 cm uzunluğunda. Bu dikmelere yerleştirilecek kiriş 6x10x55 cm ebadında. 7,5 cm'lik dekopaj bıçağımla "bir şekilde" kesim yapabileceğimi düşündüm. Ve Fakat tüm cumartesi günü uğraşmama rağmen gün sonunda sadece dikmelere geçecek olan kirişin deliklerini açabildim.



Yarın atadan, babadan kalma testere ile çalışmaya devam edeceğim.

Çarşamba, Ekim 07, 2009

Ahşap Zeytinyağı Makinası



Eski usul baskı sistem ile zeytinyağı elde etme üzerine kafa yoruyorum.

Yaptığım araştırmadan sonra ikibin yıldan uzun bir süre önce kullanılmaya başlanılan ve 18. Yüzyıl sonuna kadar kullanılan resimdeki baskı makinasında karar kıldım. (İlgilenenler için linki burada) İskelet olarak resimdeki sistemi kullanacağım. Geçen hafta cumartesi birinci sınıf çam kerestesinden iskeletin parçalarını kestirdim. Resimdeki ahşap sonsuz vida yerine 14 mm kalınlığında metalden sonsuz vida kullanacağım. Kafamda baskı makinasının marangozluk işlerini bitirdim. Bu cumartesi kerestelerin kesimleri, zımparalanması ve montajını yapmayı planlıyorum.

Baskı makinası işini kafamda halletim ama zeytinleri ezme ve zeytin hamuru haline getirme işini nasıl yapacağıma henüz karar vermedim. Eski usul taştan bir gedikte, bir mile geçirilmiş iri bir taş ile ezmek ilk akla gelen usul ama bunu ulaşılabilir ve ucuz malzeme kullanarak nasıl yaparım bilemiyorum. Ahşaptan büyük bir havanda tahta tokmak ile ezmek aklıma gelen bir başka çözüm ama bu uygulama verimli olur mu bilemiyorum.

Zeytin hamuru oluşturmak için öneriniz varsa bilmek isterim.