Perşembe, Haziran 12, 2008

Bahçe Deneyimi

İlk günden beri alternatif yaşamın uzaktan kumanda ile olmayacağını düşündüm. Bir yandan iş ve şehirli hayatıma devam ederken, bir yandan haftasonları mangala gittiğim bir bahçe sahibi olma fikrini benimseyemedim. Kafamdaki alternatif yaşama başlamak için belirli miktardaki maddi birikimi sağladıktan sonra gemileri yakmak gerekiyor.

Benim düşüncemin bir de karşıtı var. “Hali hazırdaki iş ve şehirli hayatımıza devam ederken, bir yerlerden başlamalı, ufak da olsa bir bahçe alarak, alternatif yaşamı tecrübe etmeliyiz.” diyenler de var.

Hangisi doğru?

Alternatif Yaşam Planlaması sayesinde birçok insanla yüzyüze tanışma fırsatı bulamasam da ortak bir hedefe yürüdüğümüz için önemli bir bilgi paylaşım ortamı oluşturabildim. Bu çerçevede geçen hafta kişisel mesaj adresimden Alternatif Yaşamı takip edenlere önemli bilgiler verecek bir yazışma yaptım. Yazışmamızın ana konusu Ceviz Yetiştiriciliği olmasına rağmen, okuyucumuzun verdiği bilgiler bahçe sahibi olmak herkesi ilgilendirebilecek, deneyimler. Kendisine değerli vaktini ayırarak bana uzun ve detaylı bir mesaj yazdığı için bir kez daha teşekkür ediyorum.

Yukarıda sorduğumuz “Hangisi doğru?” sorusunu aklımızda tutarak, yaptığım yazışmadan bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

- - - -

YER: Tarla alımı zor ve problemli. Tek tapu 15 dönüm ve üzeri/ yolu ve gerçekten suyu olan (sorarsanız herkes suyum var diyor ancak gerçek anlamda kullanılabilir sudan bahsediyorum) boş tarla buralarda bulmak çok zor. Çiftçimizin ne yazık ki hastalıklarından biri olan miras tarla paylaştırma ve tarla bölme sebeplerinden bakıyorsunuz 3 dönüm yerin 6 tane sahibi çıkıyor! Tek tapulu tek sahibi olan yer az ve dolayısıyla almaya kalkınca pahalı. İlave zorluk: köylü, köylüye (komşu köylerden olmak şartıyla) ihtiyacı varsa yerini normal fiyatına satıyor. Bana teklif edilenler sürekli normal köylü fiyatının 2 katı oldu............Burada da yalnış anlamayın. Pazarlığa yörenin tanıdık köylüsü ile gidip vur-tut yapmamıza rağmendir. Yoksa gidip parayı bastırıp yeri almış da değildim. Yine köylü dostlarımız için yer satmak farklı ve basit olmayan birşey. Pek çoğu prensip olarak buna soğuklar. Öyle ki yerlerini işlemeselerde boş da dursa satmıyorlar. Hatta bunun sonucunda yerleri ormaniyeye gidip devlete kalıyor olsa dahi.

Yerini satsalar dahi bir yabancıya sattıklarında (civar köylerden olmayana) kendi köylerinde onlara soğuk bakılma ve “köye yabancı soktu” etiketi alma durumları var.
... yerim yamaç ve işlemesi zor olduğundan ve o zamanlar kadastro geçmeyip köy tapusu ile aldığımdan uygun! Fiyatlara geldi. Bunun ceremesini de her işçilik yaptırdığımda ödüyorum (4 çeker traktör bulma, uygun aleti olan köylülerin gönlünü yapma..)

BAKIM : Ben de bu işe ilk önce granny smith elma hayalleri ile başlamıştım. Sonra gerçekleri plan aşamasında fark edip normal meyve ağaçları arasında en az nazlı olan, en uzun süre meyve veren, tropik iklimimize en uygun olan, en az ilaç ve bakım gerektiren, en karlı görünen seçenek olarak cevizi seçtim. Ancak yapraklarının kendisi ilaç olsa da cevizin ilaç ihtiyacı olduğunu ve her canlı bitki gibi sürekli ilgi gerektirdiğini acı ile keşfettim.

Öncelikle şunu belirteyim. Benim bahçenin bakım işlerini bir arkadaşımın komşu köydeki yeğeni yapıyor. Yani had safhada avantajlı bir durum. Ancak yine de herhangibir tek günlük iş için traktörü ile 10km. Gidiş ve dönüş + tek günlük en basit iş =100 ytl’dir. Bu dost ahbap fiyatıdır. Bu arkadaşa sürüm yaptırdığımda dönümüne 40 ytl ödedim. (oysaki diğer yerime yine uzaktan tanıdık bir köylüye sürüm için dönüme 90 ytl ödemem gerekti!). Problem şudur: bu insanlar zeytin bahçeleri yada kendi işleri olan kişiler ve kendi bahçelerinin işi olduğunda senin yerin yanıyor olsa ve kürekle para versen yine de zor götürürsün.

Bütün bu projenin en önemli noktası: Yere bakacak güvenilir ve uzun vadeli insan bulmak. Bu insan şiddetle tercihen tek kişi olmalıdır. Yani bu sene Ahmet, seneye Mehmet değil. Bence bu kişi neredeyse yerin kendisi kadar önemli.

Masraflar: Sürüm konusunu yukarıda söyledim. Senede minimum 3 kez. İkisi normal sürüm, biri diskaro (otları gömmek için) ancak yere bağlı olarak tersi de olabilir. Senede minimum 1 kez ilaçlama tahminen 1500-2000 ytl ( 30 dönüm için. Ancak şunu belirtmeliyim. Yer 3 dönüm ise bu 150 ytl olmaz. İşin bir racon minimumu var.) Sulama için ben 15 günde bir traktöre takılı tankerle ve fidan başına 2 teneke ile yaptırıyorum. Her sulama seferine 400 ytl gidiyor. Bu haziran,tem,ağus,eyl. gibi minimum 4 ay yapılıyor. Artık bel bükmeye başladığından damlama kurmayı düşünüyorum bu sene. Tahmini maliyeti 9000 ytl gibi olacak.

Budama: Kendim yaptığımdan bedelsiz. Biyolojik, organik aktivatör -crop-set-(fidanlar hızlı gelişsin diye, hormon değildir kesinlikle) kendim yapıyorum ama ilacının maliyeti 100-150 ytl ancak. Bunlar görünür periyodik masraflar. Görünmeyen masraflar ise, yer düzeltme (kepçe kiralama) , yol açtırma/düzelttirme (yine kepçe ile), çevre teli (eğer yaparsan, metresi 15 ytl civarında), kadastro getirip komşular ile sınır anlaşmazlıklarını çözme (300 ytl gibi) , yere ufak bir konteyner yada sağlamca ufak kulube yaptırma (orada kazma, kürek, alet, motopomp, vb. Saklamak için şart.) bunun maliyeti sana kalmış.

Potansiyel sorunlar: yerine göre sayısız olabilir. Ancak temelde;
Ceviz en dayanıklılardan görünse de kırmızı örümcekler, beyaz güveler, salyangozlar, özellikle de çekirgeler başta olmak üzere saldırıya uğruyor. Fidanların taze dallarına konan kuşların dalları kırması gibi son derece masum ve basit bir sebepten bile ciddi hasarlar aldım. Çekirgeler yaprakları özellikle tazelerini sürekli yiyor. 370 fidanın ilk etapta 5 kadarı tutmadı. Sonradan 40 kadarı ciddi susuzluk hasarı aldı. Onları kurtarmaya çalışıyoruz. Yine bir kaçının köklerini köstebek yemiş ki bu duyduğum birşey değildi bugüne dek. Yine zaman zaman rüzgar sertleştiğinde lodostan yapraklar zarar görüyor. Şansıma tarlamda yılan vb. Bulunduğundan tarla faresi sorunum şimdilik yok. Eğer olursa o da ciddi bir sorun. Yani başlarda umduğumun çok ötesinde uğraşılması gereken sorun var. Bu sebeple diğer vurgulamak istediğim ana nokta: Ceviz dahi, asla bir ateşle ve unut tipi iş değil. Her hafta gitmek ve sürekli dikkat etmek gerekli. Yani bu işi bir alternatif emeklilik planı olarak düşünmek ANCAK evinize 1 saat gibi bir mesafede bir bahçe kurarsanız ve sürekli gidip onunla beraber yaşarsanız düşünülebilir bence.

Zirai sorunların dışında diğer potansiyel problemler: sorunlu komşular, su alma verme davaları, yere tamamen iyi niyetle giren küçük baş hayvan sürüleri (tabii taze sürgünler ve fidanlara hasar..), yukarıda bahsettiğim kuşların dalları kırmaları, etrafta gezen, yaban domuzu vb. İçin atış yapan kişiler (Özellikle su depon varsa), tarlandan geçen/geçmek durumunda olan köylüler ve bunlara ne kadar izin verileceği (her geçen traktör fidanlara zarar verme riski taşıyor. Artı normalde yol olmayan bir yer sürekli geçile geçile yol haline gelebiliyor. Hatta kadastrolu yer değilse sonradan oranın resmi yol olması ve senin yerini sonradan bölmesi riski dahi var), tarlana boş zırai ilaç kapları, çöp ve döküntü atılmaması için sürekli etrafta olmak ve gözkulak olma ihtiyacı. Benim yaşadıklarımdır. Ötesi de olabilir.

Ceviz pazarlaması: Şu aralıkta kolay görünüyor. Ağaç üzerinde vermek de mümkün. Sitede yazdığınız rakamlardan 10 yılda 10kg/ ağaç ve 3 ytl/kg rakamlarına katılıyorum (ancak 3 ytl kuru kabuklu olarak). Ancak ağaç üzerinde vermenin bir riski var o da toplayanların parasını verdiği malı almaya gelen kişiler olmaları. Yetiştirici olarak sen çok daha özenli toplamak istersin. Dal ve uçları kırmak istemezsin.

Çizginin altına baktığında ceviz (yada diğer bazı tarımsal ürünler) yatırımın 5-10 yıl sonrası itibarıyla karlıdır. Ancak burada temel varsayım layıkı ile bitkiye baktığın, başına onca yıl birşey gelmemiş olması ve verimli noktaya salimen ulaşmış olman durumudur. 4 sene bakıp masraf edip bir beklenmedik vaka ile yatırımının çoğunu kaybediverme riski de bu işlerde var.

Kurulum: Her aşamasında fiilen bulundum. Ancak işaret alma, çukur, dikim ve can suyu için farklı ekipler buldum. Tabii söylemeye gerek yok, tüm bu ekipleri parasını vermenin yanısıra gönüllerini de hoş ederek, öğlenleri onlara yemek hazırlayarak, çay yaparak ve ne kadar hesapta uzman olsalar da denetleyerek çalıştırıyorsun. Asla parayı al işi yap gibi bir durum yok....

..... ben birşey öğrendiysem bu işte, kendi bileğine (paran + organizasyon ve takip yeteneğin) güveniyorsan tamamdır. Yoksa senin adına geliriz, bahçe kurarız, ücretsiz budarız ..... nasıl diyorlar “reklam kokan” laflar bence. Şahsi kanaatimdir. Kötü niyetlidirler demiyorum sadece 360 derecenin tümünü göstermediklerine ve gösterdiklerinin bir bölümünü büyüteçle gösterdiklerine inanıyorum.

Bu kadar olumsuz şey yazdım ama neticede oraya fırsat buldukça gitmek, fidanları koklamak (taze yapraklar çok güzel kokuyor denemediysen dene), fiziksel iş yapıp stres atmak hoşuma gidiyor. Birde herşey yolunda giderse ileride iyi bir mali destek olabilir. Yağmur, çamurda kamyonetimle giderek biraz offroad hevesimi de tatmin ediyorum.

- - - - -

Teşekkür ederim, kaleminize sağlık...

Bolivya Devlet Başkanından Yeni On Emir

* Alıntıdır *

Bolivya Başkanı Evo Morales, gezegeni kurtarmak için kapitalist modelin terk edilmesi ve Kuzey’in “Ekolojik Borç”unu ödemesi gerektiğini söyledi. BM’nin VII. Bölgesel Forumunda Morales tarafından sunumu yapılan 10 maddenin ilkiydi ve uzun konuşması yıllık toplantının katılımcıları tarafından alkışlandı.

Morales Ayma, gezegenimizi yaşamı ve bütün insanlığı korumak için 10 madde sıraladı. Bunların başlıcaları; gezegenimize saygı, savaşlara son verme, dayatma olmayan karşılıklı ilişkiler, su ve toprağın insan hakki olması, temiz enerji, biyoyakıtların terk edilmesi, temel hizmetler, yerel olarak üretilenlerin öncelikli hale gelmesi, kültürel çeşitliliğin teşvik edilmesi ve sosyalizmle “iyi yaşama” düşüncesi ve gezegenimizle uyum içinde olma.

Başkan insanlığın, hayatın ve gezegenimizin önünde iki yol olduğunu belirtti. Ya gezegenle ve üstündeki yaşamla uyum içinde yaşam biçimi benimsenecek ya da kapitalizm ve ölüm dünyaya hakim olacak.

Morales gezegenimizi kurtarmanın tek yolunun, bencil bireyciliğe ve kar hırsına götüren düşünce tarzına son vermekle olacağı konusunda ısrarlı. Yerel halklara köylülere ve dünya devletlerine; gerektiği kadar tüketmelerini, yerel olarak üretilene öncelik verilmesini ve fazlalık ve lüksten uzak durulması gerektiğini söyledi.

Başkan, iklim değişiminin gezegendeki insanlardan kaynaklanmadığını, hakim kapitalist sistemin sınırsız gelişen sanayisinin bir ürünü olduğunu söyledi. İşte bu nedenle insanlığın sömürülmesinin ve doğal kaynakların talan edilmesinin sona erdirilmesinin önemli olduğunu hissettiğini de ekledi.

GEZEGENİMİZİ KORUMAK İÇİN ON EMİR:

1. Gezegenimizi korumak için kapitalist sistem yok edilmeli, dış borç ödeyen güney ülkeleri değil, kuzey ülkeleri dünya genelindeki ekolojik borcunu ödemeli.

2. İmparatorluklara, ulusötesi şirketlere ve birkaç aileye hizmet eden, fakat halklara yararı olmayan savaşlara SON VERİLMELİ ve anlaşmaya gidilmeli. Savaşa ayrılan milyarlarca dolar yanlış kullanım ve talan yüzünden zarar gören gezegenimizin düzeltilmesi için kullanılmalı.

3. Ülkeler arasında emperyalizm ve sömürgecilik olmadığı bir dünyada, hakimiyet değil birlikte yaşama ilişkisi geliştirilmeli. İki ve daha çok taraflı ilişkiler önemli çünkü bizler diyalog ve sosyal birliktelik kültürüne inanıyoruz. Bu ilişkiler bir ülkenin diğerine bağımlılığını getirmemeli.

4. Su insan hakkıdır ve gezegendeki bütün canlıların hakkıdır. Suyun özelleştirilmesi bu nedenle doğru değildir.

5. Doğayla dost, temiz enerji kaynakları geliştirin ve enerji israfını durdurun. 100 yıl içinde milyonlarca yılda oluşmuş fosil yakıtlar tükenecek. Biyoyakıtları özendirmeyin. Bazı ülkelerin topraklarını insanlara gıda sağlamak için değil lüks araçların biyoyakıtı için kullanmaları kabul edilemez. Bu konuda hükümetlerle tartışılmalı ve toprakların insanlığın yararına kullanılması gerektiği bilinci yaygınlaştırılmalı dır.

6. Gezegenimize saygı gösterin. Kabilelerden ve yerli halkların tarihsel öğretilerinden gezegene nasıl saygılı olunması gerektiğini öğrenin. Toplumun tüm katmanlarında gezegenimin annemiz olduğu konusunda ortaklaşa toplumsal bilinç geliştirilmeli.

7. Su, elektrik, eğitim, sağlık, haberleşme ve toplu taşımacılık gibi temel hizmetler insan hakkı olarak görülmeli, özelleştirilmemeli ve kamusal hizmetler olarak kalmalıdır.

8. Gerektiği kadar tüketin, yerel olarak üretilene öncelik verin, çok ve lüksten kaçının. Milyarlarca insan asgari standartlarda yaşarken bazı ailelerin lüks düşkünlüğü kabul edilemez.

9. Kültürel ve ekonomik çeşitliliği teşvik edin. Farklılıklarımız bizim doğamızda. Beyaz, kahverengi ve siyahların kaynaştığı bir devlet.

10. Herkesin iyi yaşayabilmesini istiyoruz fakat bu başkalarının kötülüğü pahasına olmamalı. Gezegenimizle barışık sosyalist toplum inşa etmemiz gerekiyor.

28 Nisan 2008 (Çeviri: Ümit Çiftçi)

Pazartesi, Haziran 02, 2008

Atık Piller

İşi biten pilleri çöpe atmamak için haftalarca evde tutup, etrafta bir atık pil kutusu arayıp, bulamayınca en sonunda dayanamayıp yine çöpe attığım oluyordu. Yazık etmişim :(

Bu bağlantıda detaylı bir yazı bulabilirsiniz. Ayrıca Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneğinin sitesi de takip edilmesi gereken bir site bence.

Pilleri çöpe atmayın.
Bir pil çevreye, bir ton çöpten daha çok zarar verir.
Piyasada NiMh şarjlı piller tanesi yaklaşık 5 YTL' ye satılmaktadır. 1000 kez şarj yapılabilen NiMh pillerin her kullanım için maliyeti en çok 0,5 kuruş olmaktadır. (1 kuruş bile değil)
Piyasada 4 tanesi 1 YTL satılan sıradan pillerden kullanıldığında bir pil 25 kuruşa mal olmaktadır. Ucuz gibi gözüken bu sıradan pillere, şarjlı pillerin tam 50 katı para ödediğinin kaç kişi farkındadır acaba? Bunun yanında her kullanımda bu ucuz gibi gözüken pilleri kullananlar, çevreye çok zararlı atıkların yayılmasına aracılık etmiş olmaktadırlar.

Hem çevreniz hem de cebiniz için NiMh şarjlı pil kullanın ve piilerin ömürleri tükendiğinde kullandığınız her çeşit pili çöpe değil, özel toplama kutularına atın. Pillerin içeriğinde bulunan cıva, kadmiyum ve kurşun elementleri, kansere, nörolojik bozukluklara, akciğer hastalıklarına, beyin iltihaplanmasına ve kısırlığa yol açıyor.

0-6 yaş grubu çocuklar daha çok etkileniyor. Pillerin çevreye ve sağlığımıza verdiği zararlar
hakkındaki haberimizi vermeden önce DOĞADER olarak sizlere pillerle ilgili birkaç önerimiz olacak.

*Hiçbir pili çöpe atmayın. (Saat, cep telefonu, dizüstü bilgisayar pilleri gibi her türlü elektronik aygıtların pilleri dahil)
*Ömrü tükenmiş pillerinizi biriktirerek, özel toplama kutularına atın.
*Pil toplama kutularını, muhtarlıklarda, büyük alışveriş merkezlerinde bulabilirsiniz.
*DOĞADER' de, pil toplama kutusu bulunmaktadır. Ömrü tükenmiş pillerinizi biriktirip, DOĞADER' deki pil toplama kutusuna atabilirsiniz.
*Pil toplama kutularından alınan piller, özel depolarda, zararsız duruma saklanmaktadır.
*Şarjlı pil kullanın.
*Alkalin ve diğer sıradan piller şarj edilemezler. (Patlar)
*Şarjlı pillerin üzerinde "Rechargeable" yazar.
*NiCd şarjlı pil kullanmayın. (NiCd-Nikel Kadmiyum)
*NiCd piller, şarjlı pil olmasına karşın, içerdiği Kadmiyum elementi, halk sağlığı üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır.
*Ayrıca, NiCd piller sahip oldukları "bellek etkisi" nedeniyle ömürleri kısadır.
*NiMH şarzlı pil kullanın. (NiMH-Nikel Metal Hydride)
*Bu piller yaklaşık 1000 kez doldurulabilir.
*mAh değeri yüksek piller daha uzun dayanır. Günümüzde AA serisi 2700 mAh, AAA serisi 1100 mAh gücünde, çok uzun süre enerjisini koruyan NiMH pilleri piyasada rahatlıkla bulabilirsiniz. *Hızlı dolum, pillerinizde "pişme etkisine" neden olarak pilin ömrünü kısaltır. Kalem pillerin şarz süresi en az 14 saattir. Daha kısa sürede dolum yapan aygıtlar, pillere zarar verir.
*Şarjlı pilleri, tam boşalmadan şarj etmeyin. Normalde 1000 kez olan dolum sayısı, her şajda bir azalır.
* NiMH pilleri, yarım şarjdan sonra tam boşalmaya izin verirseniz eski gücüne kavuşturmuş olursunuz. (Bellek etkisi sıfırlanır. Bu da 1000'in çok üzerinde dolum yapabileceğiniz anlamına gelir.)

DOĞADER
Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği

EUROSOLAR Türkiye, Ulusal Güneş Ödülünü Seçiyor

Bugün gelen bir eposta EUROSOLAR Türkiye'den söz ediyordu. Güneş ödülü ile alternatif enerji kullanımını arttırmayı hedefliyorlar anladığım kadarıyla. İnternet siteleri pek güncel olmasa da, bu oluşumun çalışmalarını takip etmek faydalı olabilir.

Epostanın tamamı:

EUROSOLAR Türkiye, Avrupa Güneş Ödülü 2008 için aşağıdaki kategorilerdeyarışacak ulusal projeleri başvurmaya davet etmektedir. Başvuru formu ektegönderilmektedir. Her kategorideki projelerin, ilk değerlendirme için bir(1) sayfayı geçmeyen bir özetlerini 15 Temmuz 2008 tarihine kadar, EUROSOLARTürkiye elektronik posta adresine ulaştırmaları rica olunur.e-posta adresi: info@eurosolar.org.trKategoriler:kentler, belediyeler, beldelerfirmalar, çiftçileryenilenebilir enerji kullanan mekanlar,tesisleryenilenebilir enerji projelerini destekleyen yerel idarelermimarlar ve mimari projeleryenilenebilir enerji desteği veren basın-yayın kuruluşlarıyenilenebilir enerji kullanan ulaşım sistemi projelerieğitim projeleriyenilenebilir enerji davasına adanmış kişiler

Not: EUROSOLAR, yenilenebilir enerji kullanımını destekleyen vecesaretlendiren projelere her yıl olduğu gibi bu yıl da Avrupa Güneş Ödülüverecektir. Bu ödül yenilikçi ve yaratıcı proje çözümlerine verildiği gibi,bu alandaki ulusal ya da yerel düzeyde politika girişimlerine veinisiyatiflere de verilmektedir.

Irtibat bilgileri
E-posta: info@eurosolar. org.tr
Telefon: 0532 7744525, 0 533 395 5839
Faks: 0 216 589 1616
Adres: EUROSOLAR Türkiye,
Zümrütevler Mah. Nil Cad. Hukukçular veıdareciler Sitesi
Sosyal Tesis Binası, No. 24, K.2, D.7 34852 Maltepe/Istanbul,
TürkiyeWeb sayfası: www.eurosolar.org.tr