Salı, Ağustos 29, 2006

Yaşamak İstemem Artık Aranızda

Sunulan seçenekler sınırlı sayıda ve sisteme doğru yönlendirilmiş ise, mutlu olacağımı düşündüğüm hayata ulaşma şansım var mıdır?

- Yaşamak istediğiniz hayat nedir?
a) Okur, adam olursun.
b) Okumazsan. Tamirci olursun.

Hayat adına sunulan seçenekler bu mudur? Bir çoğumuzun önüne konan seçenekler sadece bu ikisi değil mi/miydi? Daha bu sabah dolmuşta kulak misafiri oldum, beş yaşındaki oğluna nasihat eden annenin dediklerine. “Okur adam olursan, çok para kazanır, her istediğini alırsın.” Adam olmak nedir? Kime göre “Adam”ız? Adam mısın? Tamirci olmak kötü ve istenmeyen bir durum mu? Mutluluk çok para kazanmak ve her istediğini almak mı? Her istediğini alabilen kaç okumuş kişi tanıyorsunuz?

Sunulan tüm seçenekler bu ikisi ise yaşamakta olduğumuz hayat bir dayatma değil midir?

Çoktan seçmeli bir sisteme göre yetiştirilmedik mi? Nerede “çoktan seçenekler”?

a) Okur, adam olursun.
Sistemi besleyen en güzel kaynak. Dayatma yaşantıya zemin hazırlığı. Ders kodu 101: Modern Köleliğe Giriş I.
Erken yaşlardan itibaren bu seçenek üzerinde çalışılmaya başlanır. İlkokul seviyesi için benim dönemimde eğitimi iyi ve temiz bir devlet okuluna kayıt yaptırılmaya çalışılırdı. Şimdi altı yaşında çocukları garip zeka testlerine sokup, başarılı olmasını dileyip, üstüne de bir dünya para vererek, kolejlere kaydettirmeye çalışıyorlar. Sistem bu hale gelmiş, kimse çıkıp “Sen kimsin ki altı yaşındaki çocukları seçiyorsun” diyemiyor.
İlkokuldan itibaren lise sona kadar paralı bir kolejde okumak, okuyan öğrenciye üniversite sınavında belirgin bir avantaj sağlar. Peki kolejde okumak ile yetinilir mi? Hayır. Üstüne lise öncesi sınavlar için gidilen dershane ve üniversite sınavı öncesi gidilen dershane ile özel dersler ilave edilir. Hatta Eşeğin Kulağı bölümü olarak “Sınav Koçu” tutanlar bulunmakta.
Üniversiteyi kazanırsın. Okursun ve bir şekilde mezun olursun. Muhtemelen kültür, sanat, hayat, müzik, tarih, din, felsefe ve hatta diplomasını aldığı konu da bile üstün körü bilgi sahibisindir. Sistem bunları öğrenmeni istemez, işine de gelmez zaten. Yeteri kadar yalaka ve hırslı görünürsen, iş dışında hayatın güzelliklerini ne kadar askıya alırsan, her üç beş senede bir “belki” terfi edersin.
Tüm bu süreçten sonra elde ettiğin gelir geldiğin yerine göre 10 birim ile 55 birim arasındadır. Bu gelir temel ihtiyaçlarını anca karşılar bir düzeyden (ki bunlar çoğunluktadır ve Modern Köleleri oluştururlar) , iki-üç yılda bir orta sınıf arabanı bir üst modeli ile yenileyebileceğin, uzun vadeli borçlanarak karınca kolosine benzeyen ama nedense çok popüler olan yirmi katlı birçok bloktan oluşan sitede, balkonu bile olmayan, doksanbeş metrekare bir ev almaya kadar uzanan farklı hayatlar yaşamanı sağlayacaktır.
Kültür, sanat merakın, okuma-yazma alışkanlığın, müzisyenliğin ve hobin olmadığı için iş dışındaki vaktini nasıl dolduracağı bilemez, spor programları, ağa-köy-etnik dizileri ve televoleler arasında zapping yaparsın.
Haftasonları şehirden uzaklaşmak adına kıra, bayıra gidersin. Çocukların inekleri mor/beyaz zannettikleri için, otlayan sihay/beyaz ineklere bu hayvanlar ne diye bakarlar.
Emekli yaşın gelmesine rağmen emekli olmazsın. Evin seni boğacağını bilirsin.

b) Okur, tamirci olursun.
İlkokul, lise çağlarında koleje gitmesen de olur. Okumaktan kasıt sadece üniversite diplomalı biri olmak değil. Okuyan, araştıran, sorgulayan, aydın, bir birey olmak. Üniversite mezunu olursun yada olmazsın ama okur olursun.
Okur bir adam olarak kendine, zamanında işini teslim eden, disiplinli ve dürüst işletilen, temiz bir motorsiklet tamirhanesi açarsın.
İşini iyi yaptığın için ve benzerlerinden farklı olduğun için 10 birim ile 40 birim arası para kazanırsın. Yaşadığın hayat orta düzey bir hayattır.
Zamanını kontrol etme lüksüne sahipsindir. Tamirhanede iş olmadığı zamanlar küçük odanda kitap okuyup, müzük dinlersin. Hatta biraz daha süslersem tamirhanede caz bile dinlesin. Haftasonlarında motorsikletine atlayıp, doğayı keşfe çıkarsın.

c) Okur, marangoz olursun.
(b) şıkkında “Okur”dan kastımı anlatmıştım. Erken yaşta marangoz olmaya karar verirsen, dershanelere, özel derslere ve üniversiteye vereceğin para ile kendine eli yüzü düzgün bir atölye açabilirsin.
Normal bir marangoz atölyesi olarak gelirin 15 birim ile 40 birim arasında değişir. İlle de para hırsın var ise atölyeyi büyütür, ihracat işine girer, mobilya fabrikatörü olursun. Gelirin bu durumda cidde oranda artar. Sadece masif işler yaparak koleksiyonlar oluşturup, iyi gelir elde etmeyi ve özel eserler yapmayı da seçebilirsin. İşi daha sanat boyutuna taşıyıp, ağaç oyma işler, heykeller yaparak, marangozluktan elde ettiğin gelire sanattan elde ettiğin geliri eklerken, sanatçı olabilirsin.
Her durumda zamanın kontrolu büyük ölçüde sendedir ve yukarıda belirttiğim gelir sınırları çerçevesinde tercih ettiğin kadar kazanırsın.
Mutfak yaptırmak üzere bir marangoz atölyesine gittiğinizi düşünün, içeri giriyorsunuz, Pink Floyd çalmakta. Atölyede cam ile ayrılmış bölümdeki koltuğunda biri (muhtemelen marangoz) kara kalem heykel taslakları çizmekte. Etkileyici değil mi?
Zamanı boş geçirmek mi istersin, atölye komşunla sabah yarış bülteni alır, altılı kuponu yapmaya başlarsın, öğleden sonra yarışlar başlar, birinci ayak, eküri, beşinci koşu derken bakarsın gün bitmiş.

d) Okur, çiftçi olursun.
Artık “Okur” kavramı bizim için malum ama bu şık için tercihen Ziraat Fakültesinden veya Veterinerlik Fakültesinden mezun olmak işini kolaylaştıracaktır. Veterinerlik Fakülteleri ve ağırlıklı olarak Ziraat Fakülteleri tercih listelerinin ilk sıralarında yer almadığından, herhangi bir üniversitenin belirtilen bölümlerini kazanma ihtimalin hayli kuvvetlidir.
Çiftçi olarak yaşamayı seçeceğin yere bağlı yapabileceğin çok fazla alternatif var. Yerine göre zeytin, kavak, üzüm, ceviz, narenciye, palownia, elma vs yetiştirebilirsin. Küçükbaş ve/veya Büyükbaş hayvancılık yapabilir, mandıra kurabilirsin.
Doğanın saatine göre yaşarsın, mevsimler yapacağın işleri ve hayat düzenini belirler. Seçenekler içerisinde kendine ait zamanı en çok çiftçilikte bulabilirsin. Yıl içerisinde öyle zamanlar vardır ki günlerce evden çıkmasan birşey değişmez. Kış günleri ve geceleri okumak için, yazmak için, müzik yapmak için, hiçbir şey yapmadan oturmak için, senindir. Ve yıllar geçip, düzen oturdukça daha az çalışıp, daha çok ürün alırsın.
Çiftçilik, çiftlik hayatı kendi kendine yetebilen bir hayat oluşturmak için seçebileceğin en iyi alternatif olacaktır. Öyle bir hayat kurabilirsin ki yeri geldiğinde aylarca dışarıdan malzeme almadan yaşayabilirsin. Bakınız, kardan yolları kapanan köylerde aylarca yaşayabilen insanlar. Giderek kaotik hale gelen dünyada, olası felaket senaryolarının gerçekleşmesi durumunda, kendi kendine yetebilen, dışa kapalı bir yaşam biçimine maddi ne değer biçebilirsiniz?
Çiftçilikten elde edeceğin gelir, sahip olduğun toprağın büyüklüğüne, hayvan adedine, hasadını yapacağın ürüne bağlı olsa da kötü ihtimalle bile 7 birim kazanabilirsin. Çiftlik hayatında asıl belirleyici olan ne kadar harcadığındır. Temel ihtiyaçlarının bir çoğunu kendin karşılayabildiğin için diğer insanlar için masraf sayılan birçok kaleme para vermezsin.
Tek katlı veya iki katlı bir evin ve geniş bir bahçen olur. Doğa, kır, bayır özlemi çekmezsin, içinde yaşarsın. Çocukların ineklerin mor/beyaz olmadığını bilir, süt sağabilir ve tezek kokusunu “iğrenç” bulmazlar.
Emeklilik gibi bir beklentin yoktur, elden ayaktan düşmediğin sürece doğanın akışında yaşarsın.

e) Okur, müzisyen olursun.
Okur, müzisyen olursun. Konservatuara gidebilirsin ancak Türkiye’de modern müzik eğitimi veren devlet konservatuarları henüz yok. Yeni açılan üniversitelerde paralı modern müzik eğitimi alabilirsin. Eğer müzik konusunda yolu erken çizmişsen, dershaneye, özel derse para vermez, bu paralar ile ister yurtdışı, ister yurtiçinde müzik eğitimi alabilirsin.
İdealist bir müzisyen olup, müzik için müzik yaparsan muhtemelen güç bela karnını doyurursun. Tribüne oynarsan ve ne olsa çalarım dersen orta karar bir hayatın olur. Doğru bağlantıların ve yeterince şansın var ise şöhret bile olabilirsin. Tabii şöhret olmayı istiyorsan.
Gelirin 8 birim ile 35 birim arası değişir. (Şöhret değilsen.)
Gündüz zamanının nerede ise tamamı sana aittir. İstediğin gibi değerlendirirsin, ister ek gelir olsun der, ders verirsin, ister beste çalışırsın, istersen saatlerce bilgisayarda oyun oynarsın. Gece çalışır müzisyen insan.
İyi bir müzisyen isen ve müzik için müzik yapıyorsan (bu durumda Türkiye’de muhtelen şöhret olamıyorsun) hak ettiğinden çok azını kazanırsın. “Çalgıcı” konumundan daha fazla bir konuma sahip olamazsın toplum önünde.
Rahmetli Yavuz Çetin’in “Yaşamak İstemem” parçasının sözleri, müzik dünyasını, hayatı, modern köleliği, dayatmağı ve hüznü içeriyor.

Yaşamak İstemem
Yavuz Çetin
Bana öğretilen herşey / Bana önerilen herşey / Bana dayatılan yaşantı / İşe yaramaz bir çöplük / Yarattığınız sistemler / Kullandığımız yöntemler / Yaşamak istemem aranızda /Belki de terslik bende / Yapamadım bu düzende / Kaçacak delik arar oldum / Sürüngenler şehrinde / Eğitilmiş köpekler / Doymak bilmez maymunlar / Yaşamak istemem artık aranızda / Benden bir ruhsuz yaratmayı / Nasıl başardınız / Benden bir hissiz yaratmayı / Nasıl başardınız / Benden bir uyumsuz yaratmayı / Nasıl başardınız / Benden sizden biri yaratmayı / Nasıl başardınız / Yaşamak istemem artık aranızda

e) Okur/Okumaz, ticaret yaparsın.
Bu bizim ilgi alanımıza uzak. Kar amacı, daha çok para hırsı, kazanmak, kaybetmek, insanların sırtlarına basmak, dolandırmak, her yıl artan bütçe hedefleri oyunun kuralları içinde.
Sıfırı da tüketebilirsiniz, çok para da kazanabilirsiniz.
Paradan başka bir ilgin olmadığı için zamansızlık diye sorun hissetmezsin.
Tatminsiz bir tüketme ise hedefin, bu tercih sana göre.

f) Okur, modern prens olursun.
Bu sınıfın aslında pek seçim şansı yok. Doğumlarından itibaren gelecekleri yer bellidir: Milyar/Milyon dolarlık Aile şirketlerinde üst düzey yönetici. Zaman ve eğitim, geçilmesi gereken süreç olarak görünür.
Zamanı gelip işin başına geçtiklerinde, sahip oldukları Modern Kölelerden çok daha kötü durumda olduklarını fark etmezler.
Bu konu ile ilgili başlı başına bir makale yazmak gerekecek. Bu seçenek için önerebileceğim en doğru kitap Emre Yılmaz’ın Genç Bir İşadamına kitabı olacak.

Alternatifler uzayıp gidebilir, mesela altı aylık bir sertifika programı sonunda köpek eğitmeni olabilirsiniz. İşte size meslek. Dayatma seçeneklerin dışında alternatif çok. Mesele, hayata atılmadan önümüze konmalarında. Henüz lise seviyesinde olmasa bile üniversitelerde en azından seçmeli ders olarak Alternatif Yaşam Seçenekleri dersi olmalı.

Kaliteli, yetişmiş beyinler doğru seçimler ile hayatlarını yönlendirebilse ve istedikleri hayatı yaşayabilseler, Sistem bu kadar ucuza satın alabilir mi zamanızı? Dövüş Kulubü, tarzı saldırı sisteme...

Ne kadar tüketmek istiyorum? Nasıl bir hayat yaşıyacağımı, ne kadar kazanmak istediğimi, nasıl bir kariyerimin olacağını belirleyecek soru bu? Tüketmek istediklerimi elde etmeye çalışırken asıl tüketmekte olduğum, zamanım, enerjim, sağlığım ve hayatım mı?

Saydığım seçenekler çok mu romansı? Uzun yıllardır gitar çalan ve ders veren biri olarak, bir öğrencim gelse ve “Hocam, ben gitarı kucağıma koyup, gitar yatık halde iken bakmadan çalacam ve çok başarılı olacağım” dese. “Saçmalama, her işin bir kuralı var” derim.
Bu durumdaki haksızlığım için bakınız: Gitarist Jeff Healey.


Günün Şarkısı : Yaşamak İstemem / Yavuz Çetin / “Satılık” Albümünden
Günün Kitabı : Genç Bir İşadamına / Emre Yılmaz

Salı, Ağustos 22, 2006

Özgürlüğe Giden Yol - 2

Okudukça ve inceledikçe http://www.pathtofreedom.com/ adresi beni şaşırtıyor. Farklı bir şey bulduğunu düşünen Amerika'lıların büyük bölümü işi hokkabazlığa vurup, gösteriydi, eğitimdi, seminerdi derken para kazanmaya çalışır. Özgürlüğe Giden Yol ailesi farklı. Bilgiyi satma yolu şeçmemişler, paylaşmaktan kaçınmamışlar, bio-dizel üretimi ile ilgili http://pathtofreedom.com/pathproject/offthegrid/biodiesel.shtml linkinde gerekli malzemeler resimleri ile birlikte anlatılmakta. Bu insanları ziyaret edebilme imkanı olsa, (Bizim yok ama aile alternatif yaşamı şeçmek isteyen insanlara evlerini ziyaret imkanı veriyor) eminim eve dönünce eski bir su ısıtıcısı ve kullanılmış nebati yağdan bio-bizel üretebilmeyi başarabileceğiz.

Özgürlüğe Giden Yol ailesinin neleri, hangi ortamda başardığını görebilmek için http://dervaesinstitute.org/photogallery/Yard/Aerial%20View/slides/google-shot.html
linkinden evlerinin uydu fotoğrafını görebilirsiniz. Uydu resiminin altında evlerinin iki büyük otobanın ve 2 özel okulun arasında olduğu yazmakta.

Aşağıya çevirisini eklediğim Kentli Çiftlik Evi (The Urban Homestead) yazısını ilk okuduğumda ölçülerden emin olmadım. Orjinal metinde evin bulunduğu alana ait ölçüler ayak (foot) olarak verilmişti. Metre cinsine çevirince 20 metreye 41 metre çıkıyordu ki bu benim kafamdaki çiftlik alanı ölçüleri olamazdı. Mehmet ile beraber çevirimi kontrol ettik, bulduğum ölçüler doğru idi.

Özgürlüğe Giden Yol ailesi çok detaylı olmasa da başlangıçtan beri yaptıklarının ve yaşadıklarının kayıdını tutmuşlar. 2001 Temmuz ayından itibaren her ay yaşadıklarını yazmışlar.

Benim kafamda oluşturduğum her alternatif model şehir dışında, kırsal alanda bir yaşam modeline dayanıyor.


http://www.pathtofreedom.com/about/urbanhomestead.shtml

linkinden çevirdiğim yazı aşağıya ekliyorum.

KENTLİ ÇİFTLİK EVİ ( The Urban Homestead )

Dervaes Ailesi Pasadena, California’daki sıradan şehir evini bir kentli çiftlik evine dönüştürmek için durmadan çalışmakta. Bu çabamız sonucunda, bize verilen kıymetli armağanı, dünyayı koruyan, bekçileri haline geldik.

820 metrekarelik kentli çiftlik evimize kendi kendine yeten hayatı sağlayan bir kaynak gözü ile bakarken, başkalarına da “haydi sen de yap” diyecek bir ilham veriyoruz.

Amacımız kent ortamında doğa ve birbirimiz ile uyum içinde olabildiğince kendi kendine yeten ve sürdürülebilir bir hayat yaşarken “global düşün, yerel davran” ilkesi ile diğer insanlara ilham vermektir. 20 metreye, 41 metre uzunluğundaki bir şehir parselindeki çiftliğimizde dört kişi yaşıyor ve çalışıyoruz.

Çiftliğimizin verimli bahçesi yılda 3000 kilo organik ürün vermekte.

Bahçemizde 350 çeşit yenilebilir ve kullanılabilir bitki bulunmakta. Çiftliğimizin 400 metrekarelik verimli bahçesi yıllık 3 ton organik ürün ile ailemizin vejeteryan yeme alışkanlığına kaynak olmanın yanında gelirimizi de sağlıyor.

Aile, çevre lokantalara ve yemek firmalarına salata malzemesi, yeşillik, çeşitli domates cinsleri, ve mevsim sebzeleri vererek kendi ayakları üzerinde duran ve kazançlı bir işletmeyi yönetmektedir. İşletme giderlerinden sonra kalan gelir güneş panelleri, enerji sistemleri, bio-dizel üretim makinası gibi dünyanın yenilenemez olan kaynaklarına olan bağımlılığımızı azaltacak ekipmanlara harcanmakta.

Yıllar boyu aldığımız enerji sistemeleri ve zorunlu olmadıkça kullanmadığımız elektrik ile elektirik kullanımını yarıya indirdik. Güneş panelleri elektriğe olan bağımlılığımız üçte iki azaldı. Hedefimiz tamamen enerji bağımsızlığı.

Son olarak, aile üyeleri kullanılmayan su ısıtıcı kazanından, kullanılmış nebati yağ kullanarak düşük emilsyonlu dio-dizel üretme makinası yaptılar.

Pazartesi, Ağustos 21, 2006

Pazar, Ağustos 20, 2006

Özgürlüğe Giden Yol

Araştırmalarımız ile elde ettiğimiz teorik Alternatif Yaşam Planlaması bilgilerini paylaşmadan önce yazar grubu olarak Internet üzerinde bizim gibi düşünen kişilerin neler yapmış olduklarını araştırdık.

Türkiye'de Alternatif Yaşamı başarı ile uygulayan insanların olduğunu biliyoruz ama henüz web sitelerine ulaşamadık.

İngilizce ve Almanca yayınlanan sitelerden ulaşabildiğimiz ve sizlerle paylaşmak istediğimiz siteleri elimizden geldiğince Türkçe'ye çevirerek sizlere aktarmak istiyoruz. Bizim takip edemediğimiz dillerde de yayınlanmış benzer sitelerin olduğunu düşünüyoruz ve bu siteleri takip edip Türkçeleştirebilecek kimselerin yardımlarını bekliyoruz.


Sizlere aktaracağımız ilk site
http://www.pathtofreedom.com/


Siteden yapacağımız ilk çeviri

http://www.pathtofreedom.com/about/index.shtml

linkindeki "About Path To Freedom" başlıklı yazı olacak.

Path To Freedom sitesinden yeni çevirilerimiz ve site hakkında yorumlarımız önümüzdeki yazılarda devam edecek.


About Path To Freedom.

Özgürlüğe Giden Yol Hakkında.

Bizi internette gördüğünüz diğer sitelerden ayıran ve benzersiz kılan nedir? Biz sadece en güncel temel yaşam sürdürebilme bilgileri vermiyoruz. Biz halihazirda uygulamakta olduğumuz ve hayat tarzımızı değiştiren temel yaşam sürdürebilme adımlarını sizlerle paylaşıyoruz.

Bunun yanında, siz, okurlarımız, bizi günlük yaşantımızda ziyaret edebilir ve kendi kendine yeten yaşama giden yolda neleri başardığımızı, günlük çabalarımızı, eğlencelerimizi, başarı ve başarısızlıklarımızı ilk ağızdan öğrenebilirsiniz.

2001 yılında Jules Dervaes tarafından kurulduk. Özğürlüğe Giden Yol, kar amacı olmayan, aile tarafından yönetilen, kent sınırları içindeki bir çiftlikte, bir ailenin dünyanın azalmakta olan kaynakları üzerindeki ayakizini azaltacak, basit ama daha dolu bir hayat tarzı üzerine kuruldu.

80’lerin ortalarından beri Dervaes Ailesinin 5 üyesi, Pasadena, California’daki sıradan şehirli hayatlarını, tüm yıl boyunca organik ürünler alabilecekleri bir bahçeye çevirmek üzere çalıştılar. Dervaes Ailesi yerel lokantalara salata malzemesi ve yeşillikler veren bir işletmeyi yönetmekteler. Bu işten elde ettikleri geliri, yenilenemeyecek olan Dünya kaynaklarına olan bağımlılıklarını azaltmakta kullanacakları, güneş panelleri, enerji ekipmanları ve bio-dizel üretim makinaları almakta kullanmaktalar.

“Bu proje kendi kendine yeten, basit yaşayan bir hayata olan inancımızla yavaş yavaş oluştu” diyor kurucu Jules Dervaes. “Bu hayat boyu sürecek bir iş ve önümüzde gidecek daha çok yol var, yani uğraşımız hiç bitmeyecek! Önümüze çıkacak şartlar ne olursa olsun amacımıza ulaşabileceğimizi kanıtlıyoruz. Yaşadığımız deneyimleri kaydererek, kendi kendine yeten yaşam oluşturmak isteyen, kentli veya kırsal insanlara cesaret vereceğimizi umuyoruz.”


Dervaes Enstitüsü

Enstitütü 2004 yılında Jules Dervaes’ın babasının (Jules Dervaes Sr) anısına, ailenin amaçlarını, şimdiki ve gelecek kuşaklara bir sosyal yardım programı çatısı altında geliştirerek vermek için kuruldu.


Sosyal Yardım Programı

PathtoFreedom.com adresi Devaes ailesi üyeleri tarafından kuruldu, işletiliyor ve güncelleniyor. Sitemizi ticari olmayan, reklam almayan ve evden idare edilen bir site olarak yönetmekteyiz. Reklamsız bir web sitesi olmaktan gurur duyuyoruz!

Yapmakta olduklarımızdan gelir elde etmiyoruz, tek aradığımız bilgi ve eğitim.

Bu sitede Özğürlüğe Giden Yol’da yapılan günlük uğraş ve başarılar ile kendi kendine yeten yaşam sitelerine ve çevre sitelerine ait linkler bulunmakta. En son olarak Özğürlüğe Giden Yol eğitim workshopları ve geziler için halka açıldı.

Bunlara ek olarak, Dervaes Ailesi birçok etkinliğe ve festivale davet edilmekte. Özgürlüğe giden Yol projesi dünya çapında bir ilgiye kavuşuyor ve televizyonların, dergilerin, gazetelerin de içinde bulunduğu yerel ve ulusal medyanın ilgisini çekiyor.

Web İstatistikleri

Web sitemiz büyümeye devam ediyor. 2006 itibari ile sitemize ayda 100 ün üzerinde ülkeden 80.000 ziyaretçi gelmekte.

Finansman

Özgürlüğe Giden Yol geniş ölçüde tanınmanın keyfini sürerken, anonim şirket veya 501 (c)(3) statüsündeki kar amacı olmayan firma degildir. Özgürlüğe giden yol üyelik ve bağış yolu ile dış finansman KABUL ETMEMEKTEDİR.

Özgürlüğe Giden Yol işlerliği olan gerçek bir çiftlik hayatı modeli olmaya çalışmaktadır, sadece sov olsun diye kurulmamıştır.

Geçmişte yaptığımız projeler ve gelecekte yapacağımız projelerin finansmanı sürdürdüğümüz işten ve birikimlerimizden kaynaklanmaktadır.

Çiftliğimiz kendi ayakları üzerinde duran bir aile işletmesidir. Hayatımızı sürdürmemiz için turlardan, eğitim proğramlarından, kitap teliflerinden, derslerden, üyelik aidatlarından, bağışlardan veya danışmanlık ücretlerinden elde edilecek gelirlere bağlı değiliz. Özgürlüğe Giden Yol işlerliği olan gerçek bir çiftlik hayatı modeli olmaya çalışmaktadır, sadece sov olsun diye kurulmamıştır.

- - - - - - - -

Çevirenin Notu : Hata yaptım ise af ola...

Perşembe, Ağustos 17, 2006

Yolu birlikte düşünmek

Geri dönüp bakmaya fırsat bulduğumda, her gün daha çok içime kapanmış görüyorum kendimi. Fikirler geliyor aklıma, ne vakit bulabiliyorum gerçekleştirebilmek için ne de destek.

Varolan sistem uzaklaştırıyor bizi birbirimizden; basit şeyler tahammül sınırlarını daraltıyor, kendimden bile kaçabiliyorum bazen, en kolayını yapıyor, uyuyorum. Biraz daha emek vermek gerekiyor sanırım birşeylere ulaşabilmek için.

Sonra biri paylaşıyor benle düşüncelerini; benzerlikleri görünce neden olmasın diyorum. Ve bir başkası daha, yine aynı. Aslında birçoğu düşünüyor gerçekten yaşıyor olmayı, yalnızca suyla ve toprakla uğraşmayı. Benzer amaçları, ortak hedefe yönlendirelim istiyoruz; ve "alternatif yaşam" çıkıyor ortaya. Bildiklerimizi paylaşıyor, bilmediklerimizi araştırıp öğreniyor ve yine paylaşıyoruz.

İyi iş çıkarabiliriz biliyoruz, hızlı olmasına gerek yok hemde; takımın en yavaş elemanı belirleyecek zaten hızı, önce hepimiz bilgimizi paylaşıp öğrenelim. Yönümüz de küçük olsa değişebilecektir yeni şeyler öğrendikçe. Kendi adıma; asıl amaçladığım şey için yol almak olacak; anlamsız şeylerle acımadan vakit öldürdüğüm, zamanımı hakeden insanlar ve işleri geride unuttuğum zamanlardan sonra, hedefe ulaşmak için pusula, dürbün, rüzgar ne varsa kullanıyor olacağım. Ben yelken açarken, dümeni, hedefi benle aynı olan biri yönetecek, suyu bir diğeri boşaltacak.

Bizimle yürüyebilecek olanları bulmak gerekiyor. Yeni yollar açabiliriz böylece ve gidilecek yolu birlikte düşünebiliriz. Biraz hayalci, biraz cesur. Kızarım kendime bazen, haksızlığı görmeme rağmen ses çıkaramadığım için, sonra aklıma İsmet İnönü'nün bir sözü gelir; "Bir ülkede namuslular da, en az namussuzlar kadar cesur olmalıdırlar". Ve ben daha çok kızarım kendime.

Yolumuzda yürürken, herkes düşünmesi gerektiğinin farkında; kimsenin yönetimini geçerli saymaz olacaktır elbet. Yaptırımlar ise ancak hayati ise geçerli olacaktır. Başkalarını da düşünebilecek insanlar olmak gerek. Ortak kültür, ortak amaç ile kendiliğinden şekillenecektir. Ve biz dayatılanın dışında, düşünme yetimizle kurulmuş bir kavramı kovalıyor olacağız.

Çarşamba, Ağustos 16, 2006

Dışarıda Kimse Var mı?

Bana dayatılan sistemin beni her geçen gün daha derine ittiğinin farkındayım. Dokuz sene önce alternatif yaşam oluşturma arayışına başladığımda zamanın beni buraya getireceğini biliyordum.

Kendi kendine yeten yaşam biçimi oluşturmak mümkün müydü? sorusu etrafında yapılan araştırmaların beni getirdiği noktayı önümüzdeki günlerde seri makaleler halinde sizlerle paylaşacağım.

İlk yazı için şu kadarını söyleyebilirim: Her gün sevmeden yaptığımız iş yerine, mutlu olacağımız hayatı yaşayabileceğimiz alternatif yaşam biçimleri oluşturulabiliyor. Tabii ki alternatif yaşam oluşturmak için belirli bir birikime gerek var ama doğru bilgi ve yapılanma ile tekerleri hareket ettirecek ilk enerji oluşturulabiliyor.

Yoklukta boncuk bulmak değil benim ki. Alternatif yaşam oluşturmayı başaranlar var. Gazetelerin haftasonu eklerinde alternatif hayat oluşturabilmiş insanlara ait haberler çıkar bazı bazı. “Bankacıydı, butik şarapçı oldu” başlığı ile verilip, bol resim, az detay, derinliği olmayan sabun köpüğü yazılardır. Tüm haberi okuduktan sonra aklınızda sadece “Bankacıydı, butik şarapçı oldu” fikri vardır. Nasıl başarmıştır, hangi aşamaları geçmiştir, ne kadar yatırım yapmıştır, bilemezsiniz.

İlk andan itibaren deneysel olmalı alternatif yaşam. An an, gün gün, ay ay, yıl yıl yapılanlar hangi çevresel faktörler altında, hangi araçlar kullanılarak, hangi miktarda malzeme kullanılarak yapıldığı kaydedilmeli ki, tekrarlanması durumunda aynı sonuca ulaşılsın ve bir manifesto oluşturulabilsin.

Zaman. Mevcut sistemin zamanınızı ne kadar ucuza satın aldığının farkında mısınız? İşde geçirdiğimiz zamana, işe giderken ve işten dönerken harcadığımız zamanı ekleyin. Bulduğunuz rakama yedi saat uykuyu ilave edin. Kalan saatlerin dört, beş saat olduğunu görecekseniz. Yemek yemek, eşiniz ve çocuklarınız ile ilgilenmek, biraz dinlenmek hepsi bu kalan dilimine sığmak zorunda. Okumanız gereken kitapları, alternatif hayata kaçış planlarını oluşturmak için araştırmanız gereken konuları, dinlemeniz gereken müzikleri, benim gibi bir enstrüman çalıyorsanız, çalışacağınız şarkıları tüm bu süreçten sonra kalan iki üç saate sığdıracaksınız. Büyük resim daha karamsar, gençliğin taşı sıksam suyu çıkar gücünü, otuz senenin sonunda bir ev bile almayacak bir tazminata ve iş hayatının sizden geriye bıraktığı hastalıklı bir hayata verdiğinizi göreceksiniz. Çok ucuza satıyoruz zamanımızı !

Zaman karşılığı para. Alternatif yaşam planlaması yaparken kullandığım diğer bir çıkış noktası bu. Asgari bugün kazandığım geliri elde edebilmek için alternatif hayatta günlük ne kadar çalışmalıyım? Dört saat? Altı saat? Daha fazla değil. Kalan zaman: işte size mutlu olacağınız şeyleri yapacak süre.

At gözlüklerimiz yok. Yazacaklarımızı doğrulamanın veya eleştirmenin, uyarmanın, bizi daha verimli kılacağını biliyoruz. Amacımız bilgiyi paylaşmak ve en iyi alternatiflere (birçok alternatifler olacağını biliyoruz.) ulaşmak. Farklı mesleklerden kişilerin uzmanlık alanları ile ilgili görüşleri bizlere ışık tutacaktır.

Günün Şarkısı : Is There Anybody Out There / Pink Floyd
Günün Kitabı : İç Özgürlük / Krişnamurti