Perşembe, Aralık 06, 2007

Toryum II

4 Aralık tarihinde Toryum üzerine yazdığımız yazıya ek olarak, bugünkü Cumhuriyet Gazetesinde Ali Sirmen'in Engin Arık ve Toryum üzerine yazdığı makaleyi aşağıya kopyalıyorum.

- - - - - -

DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Engin Arık'ın Anısına Saygıyla...
"Isparta'daki uçak kazasında yerleri doldurulması güç değerli bilim insanlarımızı da yitirdiğimiz için insani açıdan olduğu kadar, toplumsal açıdan da kaybımız çok büyük" deniyordu bu sütunda pazar günü. Acaba öyle miydi?

Kazada yitirdiğimiz çok değerli bilim insanı Engin Arık 'ın yaşamına ve karşılaştığı güçlüklere bakınca, bunu söylememizin çok güç olduğunu görürüz.

Evet kayıp büyüktür, ama biz yaşarlarken, o insanların değerlerini, yaptıkları çalışmaların önemini, Türkiye için sağlayacağı yararları kavramamıştık, yani var olan değeri fark etmiş, önerilere kulak vermiş, yapılan bilimsel araştırmalara eğilip, destek sağlamış değildik ki, şimdi onları kaybetmiş olduğumuzu söyleyebilelim.

Deneysel nükleer fizikçi olan Engin Arık , Türk Ulusal Hızlandırıcı Projesi'nin önemli bir yürütücüsüydü ve önümüzdeki yıl başlayacak Atlas ve CAST deneylerinin Türk grup lideriydi.

Engin Arık ile bildiğim kadarıyla ilk kez söyleşi yapan dostum şair ve gazeteci Hürriyet'in köşe yazarı Özdemir İnce olmuştu. İnce ile bundan yaklaşık 5.5 yıl önce Hürriyet'teki köşesinde yaptığı söyleşisinde bu değerli bilim insanımız, nükleer enerji üretiminde, toryumun önemini vurguluyordu.

***

Özdemir İnce'nin 27 Temmuz 2002'deki yazısından özetleyerek toryumun önemini açıklamaya çalışayım.

1828'de Berzelius tarafından keşfedilen ve radyoaktifliği 1898'de Marie Curie tarafından ortaya çıkarılan bu element, torit, torianit ve monazit gibi cevherlerin içinde bulunan ve uranyumdan üç kat daha fazla rastlanan bir metal. Tümü radyoaktif olan izotopların karışımından oluşur doğal toryum... Toryum ­ 232 bir kuluçka reaktörle elektronükleer sanayii için önemli bin enerji kaynağıdır.

Türkiye dünya rezervlerinin hemen hemen yarısına sahip. Gerçekten de, Avustralya'da 300 bin, Hindistan'da 290 bin, ABD'de 160 bin, Kanada'da 100 bin, Güney Afrika'da 35 bin, Brezilya'da 16 bin ton toryum bulunmasına karşılık Batı Anadolu'da 800 bin ton toryum bulunmakta.

- Toryum nükleer enerji reaktörleri çalışmaya başladı diyelim, elimizdeki toryumun ömrü ne, diye soran Özdemir İnce'ye Prof. Arık'ın yanıtı şu oluyor:

- Ebediyen diyebiliriz.

Toryumun ülkemizde dünya rezervlerinin yarıya yakınının bulunmasının yanı sıra, nükleer enerjide kullanılmasının başka avantajları da var.

***

Prof Arık, toryumun bu avantajını şöyle açıklıyor:

"Bizim rezervlerimiz zaten toryum 232. Yüzde yüz oranda oksitlenmiş durumda toryum içeriyor. Kurşun hedef dediğimiz şey, içine toryum konulan bir muhafaza, bir kap, silindirik biçimde, boru biçiminde olabilir. Üzerine hızlı proton gönderildiği için 'hedef' olarak adlandırılıyor. Bu tip reaktörlerin eskileriyle mukayese edilmeleri mümkün değil. Kesinlikle patlama tehlikesi yok. Çernobil benzeri bir felaketin tekrarlanması mümkün değil. Radyoaktif kalıntı minimum nispetinde. Bu da nötronlarla yok edilebiliyor. Reaktörün fişini çektiğinizde her türlü işlem duruyor. Doğa kirlenmiyor, minimum atıklar da uzun ömürlü değil."

Toryumun bu tip bir reaktörde yakıt olarak kullanılabileceği ancak 1993 yılında kanıtlanabilmiş. Bu konuda ilk reaktörler belki de 2010'da devreye girebilecek. Çalışmaları CERN (European Center for Nucleer Research) yürütüyor.

Türkiye, mali açıdan külfetli bulduğu için kuruluşun üyesi değil. Sadece Engin Arık, bu konudaki deneyimi ve kişisel nitelikleri sayesinde çalışmalara davet edilmekteydi.

Söyleşinin yapıldığı ve yayımlandığı 2002'den bu yana bir şey değişmedi.

Oysa Türkiye'nin bu konuya sıcak bir biçimde eğilmesi şart. Prof. Arık'ı yakından tanıyanlar, onun gördüğü ilgisizliğin ötesinde, karşılaştığı engellemeler yüzünden de ne acılar çektiğini çok iyi bilirler. Engin Hanımefendi'nin ifadesiyle yalnızca DPT konudan haberdar ve ilgili görünmekteydi.

Burada Engin Arık'ın anısına saygı ve de dostum Özdemir İnce'ye de teşekkür ederek, konuyu kamuoyunun dikkatine bir kez daha sunmak isterim.

Evet toryuma dikkat! Yatırım emek ve bilimsel çalışma ile iyi bir çıkış yolu olabilir.

1 yorum:

Kanj dedi ki...

Öncelikle derin üzüntümü nasıl kelimelerle ifade edeceğimi bilemiyorum. Engin Arık ile ilgili çok az bilgiye sahiptim. Ödevimiz olan dergi tasarımımızda Sayın Engin Hanım için de 2 sayfa ayırmak istemiştik arkadaşımla. Fakat araştırınca 2 sayfanın ne kadar yetersiz kalacağını bu yazıları peş peşe okuyunca anlıyorum. Biz üniversite gençliği olarak araştırma ve anlama kabiliyetimizi malesef yitirdik. Kaygılarımız ve sorumluluklarımız her yerden öyle bir sardıki hayatımızı, ülkemizi, varlığımızı ve amacımızı anlayamaz hale geldik. Bunun sebebi elbette ki insanı hedeflerimizin hayvansal güdülere dönüşmesi. Biz bu projelerin yarım kalmasını asla ve asla istemiyoruz, fakat zaman ne gösterir bunu da bilmiyoruz. Sanırım bir Atatürk daha dünyaya gelmeyecek. Engin Arık, umarım huzur içinde yatmanı sağlayabiliriz.