Salı, Aralık 25, 2012

Sürdürülebilir Toplumlar için Ekoköy Çözümleri - ODTÜ Toplantısı -


Anlamsız ve faydasız yüzlerce iş seyahatinde yaptığım gibi geçtiğimiz cumartesi sabahı beşte kalktım, tüm gün toplantıya katıldım ve aynı günün akşamı yorgun argın eve döndüm. Ve fakat bu kez önemli bir fark vardı. Bu kez toplantı benim için çok önemli ve anlamlıydı. 22 Aralık günü ODTÜ'de Sürdürülebilir Toplumlar için Ekoköy Çözümleri toplantısına katıldım. 

Toplantıya gidebilmek başlı başına bir olaydı. Toplantıdan önceki Perşembe gecesi arabam bozuldu. Yardım servisi ile telefonda görüşme, benim tamir edemeyeceğim bir hasar olduğunun tesbiti, çekici çağrılması, çekicinin  beklenmesi, arabanın servise götürülmesi vs vs. Bir dünya yorgunluk. Haa, küçük bir not Volkswagen yol yardım, benden on tam puan aldı. Az önce anlattığım süreci çok iyi yönetti, tebrikler VW !
Arabayla havaalanına gider, akşamda dönerim düşüncesiyle. Cumartesi sabah 07:00 gidiş, pazar akşam 00:10'da İzmir'de olacağım dönüş bileti almıştım. Gelin görün ki artık arabam yoktu. Urla'dan uçağa yetişmek için 05:45 de yola çıkmam lazımdı. O saatte bir toplu taşıma aracı bulamayacağım için uçak parası kadar para vererek gidiş dönüş taksi ile gitmek zorunda kaldım. 

Neyse... Özetle, maceralı bir şekilde Ankara'ya gittim ve geldim. 

Sürdürülebilir Toplumlar için Ekoköy Çözümleri toplantısına elli kişiden biraz fazla katılımcı vardı. 

Toplantının son cümlesi ile başlayayım:
Her yüz ekoköy teşebbüsünden, doksanı başarısızlık ile sonuçlanıyor. Üç, beş kişi bir araya geldik, paraları denkledik, bir arazi aldık, hadi hemen gidip bir ekoköy kuralım yaşayalım.... Diye yola çıkarsak, başarısız olma ihtimalimiz %90 :) Ekoköy oluşumu için en önemli gereklilik sosyal yön. Karşılıklı anlaşma, ortak dil, uzlaşma sağlanamadığı sürece başarılı bir oluşum zor.

Prof Dr İnci Gökmen'in açılış konuşmasından sonra Prof Dr. Ali Gökmen GEN (Global Ecovillage Network) hakkında bir sunum yaptı. Benim için çarpıcı noktalardan biri Portekiz'deki Tamera Ekoköy'ü hakkındaki bölümdü.  


Tamera Ekoköyünün sitesini henüz detayı inceleme şansım olmadı ama Ali Hoca yukarıdaki resimde sol üst karede yer alan resmin içeriğini anlattığında Vizyontele'nin meşhur repliklerinden biri aklıma geldi. 
- "Şerefsizim ben bunu düşünmüştüm." 
Tamera'da yaşayanlar fresnel merceklerini, içinden yağ geçen borulara, odaklamışlar gündüz depoladıkları enerjiyi gece  kullanabiliyorlar. Tamera'da kullanılan fresnel merceklerinden bir tanesini almak (75x50 cm boyuntundaki bir Fresnel Mercek) ve Türkiye'ye kargo ile getirmek 200 dolardan fazla tutuyor. Fresnel merceklerini evde yapabilme şansım olmadığı için benzer projede kullanmak üzere uydu anten çanağını kullanarak bir parabol ayna yapma üzerinde çalışmam devam ediyor. 
Tamera'da ocak parabol ayna ile ısıtılıyor. Parabol aynalar Scheffler Reflector adı ile de biliniyor. Aşağıda Gözde Hanımın Ekoköyler sunumunda Mısır'daki Sekem Ekoköyünde kullanılan büyük Scheffler Reflektörünü görebilirsiniz. Bir an önce parabol aynamı bitirmeli ve denemeleri yapmam lazım. Bu konuyu bir başka yazıda anlatacağım. 


Ali Hoca Güneşköy'de yaşadıkları deneyimlerden ve Güneşköy'ün geleceği hakkında bilgi verdi. Ali Gökmen hocadan sonra GEN Avrupa Gönüllü Elçisi Sn. Gözde Cüce ekoköyler ile ilgili sunumunu yaptı. Gözde Hanım Almanya Seiben Linden ekoköyünde geçirdiği bir aylık deneyimi ve Gaia Ecovillage Desing Education eğitimi tecrübesini anlattı. Benim online olarak almakta olduğum Ecovillage Desing Education her yıl bellirli ekoköylerde bir aylık bir program olarak da alınabiliyor. Gözde Hanım bu eğitimi yerinde alan kişilerden biri. Sunumu sırasında bana da söz verdi ve ben de kısaca Online eğitim hakkında katılımcılara bilgi verdim. Gözde Hanıma sunumunda bana yer ayırdığı için teşekkür ediyorum.  

Toplantıdan bir kaç tesbiti paylaşayım. 

Neden köyler terk ediliyor ? 
Bu soruya ilk olarak Balıkesir'in Balya, Göloba köyünde arıcılık ve büyükbaş hayvancılık yapan yetiştiricimiz Fikret Usta cevap verdi. Fikret beyin bu konudaki tespiti köy kadınlarının şehir kadınlarının yaşantısına olan özlemi. Köyün zor şartları kadınları, şehre gitmeye itiyor. Bu noktada kadın erkek eşit şekilde işbölümü yapılmasının, köy hayatında kadınlar üzerinde olan ağır yükü hafifletebileceğini konuştuk.    
Ali Gökmen hoca köylerin boşalmasının iki temel nedeninin olduğunu söyledi. Eğitim ve sağlık koşullarının köylerde giderek yetersiz hale gelmesinin, köylerin boşalmasının temel nedenleri olduğunu belirtti. 

Ekoköyler köylerde olmak zorunda mı? (Genel özet, benim salt düşüncem değildir)
Bir çoğumuz hep şehirde yaşadık. Şehirden kopmamız kolay değil. Şehri değiştirmek, şehirde bir ekoköyde yaşamak mümkün değil mi? Ben Ithaca Ekoköy'ünden bahsettim ve şehirli ekoköyün hali hazırda olduğunu belirttim.  

Çocuklar için alternatif bir eğitim mümkün mü? Çocuklara doğal yaşamı nasıl öğretebiliriz?
Toplantıya katılan eğitimci ve eğitim konusunda yüksek lisans çalışması yapan katılımcılar ile bu soruyu konuştuk. İlkokulda ekoloji, permekültür dersleri olabilir mi? Benim yorumum, benim çocuklarımda olduğu gibi ailede yaşayarak görmeleri ve öğrenmeleri. Kızım Derin (7 yaşında) kompost nasıl? neden yapılır? Faydası nedir şimdiden biliyor.
Bu noktada Alternatif Eğitim Derneğinden bahsetmeden geçmek olmaz. Okuma yazma öğretmek ayrı bir bilgi ve beceri, uzmanları tarafından verilmeli. Okuma Yazma becerisi edinildikten sonra çocuklara veli(??) tarafından eğitim verilebileceğine inanıyorum. VE fakat Türkiye'de suistimale çok açık.

Gaia Education Ekoköy Dizayn Eğitimindeki dört ana boyuttan biri Sosyal Boyut. Oybirliği ile karar alma, kaliteli iletişim, çatışmasız karar alma gibi bir ekoköyun başarı ile devam edebilmesi için çok önemli konuların işlendiği bir boyut. Sosyal Boyutu 2013-2014 eğitim döneminde alacağım, şimdilik detay veremiyorum. Türkiye'de başarılı ekoköy olmayışının önemli sebeplerinden biri sosyal boyutun ekoköy oluşumlarında bilinmemesi, düşünülmemesi. Ali Hoca, ekoköyün kuruluşundan önce tüm şartların ve kuralların YAZILI olarak belirlenmesinin önemini vurguladı.
 
Tek başına yada tek bir aile olarak alternatif yaşam için Ekolojik Boyut bilgisi, ekoköy oluşumu için Sosyal Boyutun bilgisinin olmazsa olmaz bilgiler olduğuna inanıyorum.

Toplantının önemli yanlarından biri Alternatif Yaşam Planlaması okurları ile tanışma ve yorumlarını alabilme şansı oldu. Beklediğimden çok daha fazla sayıda Alternatif Yaşam Planlaması okuyucusu ile tanıştım, övgülerini aldım. Toplantıda tanıştığım ve henüz tanışamadığım Alternatif Yaşam Planlaması Okuyucularına teşekkür ederim.  
   
   

Permakültür Kitapları ve Dergileri


Gaia Education Ecovillage Desing Education, Ekoljik Boyut eğitiminde iki modülü geride bıraktım. Her iki modülün sunumlarından eğitmen Ezio Gori'den "well done" aldım. Eğitmen Ezio Gori Güney Afrika'da yaşıyor. Permakültür konusunda uzman kişilerden biri. Permakültür hakkındaki sitesine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.   

Eğitimde üçüncü modülün son teslim tarihi 9 Ocak 2013. Üçüncü Modülün konusu permakültür, sürdürülebilir tarım ve doğal yaşam. Her modül için ders notları otuz sayfa kadar. İlk modülde otuz sayfayı görünce, bunu okumam ne kadar sürer ki diye düşünmüş, tembellik yapmıştım. Meğer eğitim notları SADECE bakmamız gereken yerleri gösteren kılavuzlarmış. Otuz sayfa içinde verilen bağlantı, referans, araştırma konularını inceleyinceye, ucu bucağı olmayan bir okyanusta yüzdüğümü anladım. Her modülün sonunda o modül hakkında düşündüklerimizi eğitmenlere anlattığımız bir bölüm var. Birinci modülün sonundaki değerlendirme bölümüne aşağıdaki paragraf ile başladım. 
---------------------------------------
Module 1 took more time than I expect since I need to understand and adapt myself to UOC and GAIA’s learning system. Module 1 in Ecological Handbook is only 30 pages which guided me wrongly. I was thinking that book will be enough to understand the concept. I did lots of Google search and Youtube search to better undestand the topics. There is a famous jazz song called “How deep is the ocean?” (http://www.youtube.com/watch?v=VNb-2XISoGY) Each topic under Module 1 (such as resilience, industrial ecology, economical ecology, peak oil, energy decent) are like an ocean. The more you know,  the more you need to dive deeper. I could not guess how much I need to dive for each topic but I can surely say I learned a lot of new dimensions.           
-------------------------------------
Özetle yukarıda anlattığım okyanus benzetmesini yaptım. How deep is the ocean (Okyanus ne kadar derin?) isimli meşhur bir caz şarkısı vardır. Bu şarkıya gönderme yaparak, "Her konu bir okyanus, daldıkça daha derine dalmak gerekiyor ve ne kadar derine dalmam gerektiğini belirlemekte zorlanıyorum." dedim. 

Tüm bu anlattıklarım üçüncü modül içinde gördüğüm iki bağlantının bende hissettirdiklerini size aktarabilmek içindi. 

Birinci bağlantı Permaculture Activist dergisinin sitesiydi. Siteye bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.  
İkinci bağlantı da yine bir permakültür dergisi sitesi. Derginin adı Permaculture Magazine. Siteye bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz. 
Siteleri inceleyince, permakültür hakkında yazılmış kitapları görünce, okunması, denenmesi ve öğrenilmesi gereken ne kadar çok şeyin olduğunu görüyorum. Sevindirici olduğu kadar korkutucu bir durum bu.

Yine yapılacak çok iş var.... Artık yardım almamın vakti geldi ve fakat henüz doğru kişiyi bulamadım.  

  


Pazar, Aralık 23, 2012

Şehirli Ekoköy ITHACA


Ekoköyler kitabını okurken en çarpıcı ekoköy örneklerinden birini Ithaca Ekoköyü olarak işaretlemiş ve araştırmak için not almıştım. Ithaca genel ağ sitesini ilk aramada buldum. Ithaca ekoköyünün temel fikirlerinden biri orta sınıf Amerikan aile yaşantı standartını korurken, ekolojik ayakizini olabildiğince azaltmak olarak belirtiliyor. 

Ithaca Ekoköyü nerede daha iyi anlayabilmek için Google Maps de aşağıdaki aramayı yaptım. Ithaca Ekoköyü kentin ortasında. Ithaca Koleji (Üniversitesi), kent müzesi, golf sahası, yat limanı, otobüs istasyonu Ithaca ekoköyünün etrafında.    




Ithaca sitesinde Ithaca'yı özetleyen iki sunum bulunuyor. Sunumlara bir ve iki numaralı bağlantılara tıklayarak ulaşabilirsiniz. (1) - (2)

Ithaca hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için sitelerinden Ithaca kitabını satın aldım. Geçen hafta kitap geldi. Yukarıda Tuna'nın kitapla birlikte fotoğrafını görüyorsunuz. Yoğun programım arasında kitabı ne zaman okuyabilirim bilmiyorum ama bir ara okuyup çarpıcı yanları sizlerle paylaşacağım.  

Dün ODTÜ'de Sürdürülebilir Toplumlar için Ekoköy Çözümleri toplantısına katıldım. Bu konuda ayrı bir yazı yazacağım ama konuştuğumuz konulardan biri "Ekoköyler şehirden uzak olmalı mı?", "Alıştığımız şehir hayatından  vazgeçmeden bir ekoköyde yaşamak mümkün mü?" sorularının cevabı Ithaca Ekoköyü.







Cuma, Aralık 21, 2012

Değişim Kentleri (Transition Towns) ve Petrolün Tepe Noktası (Peak Oil)

Transition Towns ve Peak Oil kavramlarını Gaia Ecovillage Desing Education programı içinde öğrendim. Her ikisi hakkında da Youtube'da birçok video bulmak mümkün. Kısaca Peak Oil nedir? Transition Towns nedir? anlatayım. 

Petrol sınırlı bir kaynak. Birçok ürünün olduğu gibi petrol miktarının da bir tepe noktası var. Bu tepe noktadan sonra her gün petrol giderek azalacak. Petrol üretiminin en yüksek olduğu nokta Peak Oil olarak adlandırılıyor. Petrol için en üst noktaya ulaştık mı? Ne zaman ulaşacağız? gibi sorular petrol fiyatlarını etkileyeceği için tam olarak bilinmiyor. Tabii bir de henüz bulunmamış petrol rezervleri var. Aşağıdaki grafik Peak Oil'i anlatmak için hazırlanmış. Grafikte Turuncu renk ile görünen alan henüz bulunmamış rezervleri temsil ediyor.    


Karamsar görüş, petrol bitecek biz de sürüneceğiz, şöyle sefil olacağız, böyle kötü şeyler olacak çığırtkanlığını yapıyor. (Ben de bunlardan biriydim) 
Transition Towns (Değişim Kentleri) fikri kurucusu Rob Hopkins, insanlara kötü senaryolar anlatmanın onları harekete geçirmek yerine "Amaann, nasıl olsa patlayacak, gittiği yere kadar bu şekilde sürdüreyim" düşüncesine soktuğunu ve mevcut durumu değiştirmeye çabalamadıklarını söylüyor. 

Petrol insanlık için iyidir. Doğru kullanmak koşulu ile. Bu nedenle petrol tüketimimizi hayatımızın gerekli olmayan alanlarından çıkartalım. İlk ve en önemli konulardan biri gıdaların bize gelinceye kadar aldıkları yol ve bu yolda kullanılan petrol miktarı. Doğruluğu beni şüpheye düşürse de Standart İngiliz kahvaltısındaki ürünlerin, İngiliz tüketicinin kahvaltı masasına gelinceye kadar 78.000 km yol aldıklarını okumuştum. Yani kahvaltıdaki çay Seyşeller'den (6000 km (tahmini olarak atıyorum)), portakal Mersin'den (3000 km), tereyağ  Almanya'dan (1000 km) gibi bir hesaplamanın toplam sonucu 78.000 km. 

Gıdanın bu kadar petrol tüketimine bağlı olduğu bir ortamda petrol tepe noktasını (Peak Oil) aştığımızı düşünelim. Her gün petrol bitmeye yaklaşıyor ve her gün fiyatı artıyor. Buna bağlı olarak gıda fiyatları da her gün artıyor. Karamsar senaryo, öldük, bittik, mahvolduk derken, Değişim Kentleri fikrini benimseyenler "Madem öyle bir an önce yerel gıda üretimine başlayalım, soframıza gelen gıdanın olabildiğince az taşınmasını sağlayalım." diyor. Bu fikir ile kentlerini yeniden sebze, meyve yetiştiren kentler haline getirmeye çalışıyorlar. Parklara, bahçelere, yol aralarına ektikleri ağaçların kestane, ceviz gibi ürün veren ağaçlar olmasına dikkat ediyorlar.      

İki sene boyunca İzmir - Kemalpaşa'da çalıştım. Kemalpaşa kiraz yetiştirmesi ile ünlü. Çok kaliteli topraklara sahip. Çalıştığım süre boyunca Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi içinde kaliteli tarım topraklarının moloz ile kapandığını, molozların üzerine beton döküldüğünü ve bu alanlara fabrikalar kurulduğunu gördüm. Yorum yapmıyorum...    

Transition Towns hareketi hakkında detaylı bilgiye bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.       

Yukarıda anlattığım Peak Oil ve Transition Town konuları Gaia Education Ecovillage Desing Education eğitimin iki soru ve araştırma konusuydu. 

Yeni ödevim aşağıdaki resimleri Peak Oil ve Transition Towns fikirleri kapsamında değerlendirmek. Dünya'nın farklı ülkelerinden ailelerin haftalık beslenme ürünleri ve masrafları resimlerde yer alıyor. 










  
Yaşadığım Urla'da ve hemen yanındaki Seferihisar'da haftanın farklı günlerinde evimin yakınlarında pazarlar kuruluyor. Pazardaki birçok ürün Urla ve çevresinde yetişiyor.   
   

Pazartesi, Aralık 17, 2012

Sürdürülebilir Toplumlar İçin Ekoköy Çözümleri


Bu cumartesi ODTÜ'deyim. Ekoköyler ve Ecovillage Desing Education hakkında daha fazla bilgi edinmek ve tanışmak istiyorsanız Ankara'da buluşalım. 
---------------------------------------------------
SURDURULEBILIR TOPLUMLAR IÇIN EKOKOY COZUMLERI
22 Aralık 2012, Cumartesi
10.00-16.00
Orta Dogu Teknik Üniversitesi (ODTU), Ankara
Kültür ve Kongre Merkezi-C Salonu
Sunumlar ve Moderasyon:
Gozde Cuce (GEN-Avrupa Gönüllü Elcisi)
Ali Gokmen ve Inci Gokmen (Günesköy - ODTU)
Hayatlarimizda giderek artan yogunlukta hissetmeye basladigimiz ekolojik, ekonomik ve toplumsal darbogazlara karsi ne yapabilecegimizi, nereden baslayabilecegimizi düsünürken dünyada cok cesitli ölcek ve modellerde oluşan, olusmakta olan ekokoyler bize isik tutuyor. Ekokoylerde uygulanan yerel, basit ve mikro yasam bicimlerinin, cözüm denemelerinin ve basari örneklerinin yayginlastirilmasi amaciyla Küresel Ekokoyler Agi-Avrupa ve Günesköy Kooperatifi ortakliginda yürütülen “Toplumsal Katilim icin Ekokoy Stratejileri” projesi kapsaminda düzenledigimiz bulusmaya yürekten davetlimizsiniz…
Bulusmada sizlerle…
  • Küresel Ekokoyler Agi (Global Ecovillage Network-GEN) hakkinda bilgi ve tecrübe paylasiminda bulunmayi;
  • Sürdürülebilir yasamin tamamlayici dort boyutuna (ekoloji, ekonomi, sosyal, kültürel) dayali bir müfredata sahip olan “Ekokoy Tasarimi Egitimleri” (Ecovillage Design Education-EDE) ile ilgili deneyimleri aktarmayi;
  • Türkiye’deki ekolojik yerleskeleri desteklemek ve gelistirmek icin var olan olanaklari birlikte degerlendirmeyi
ve bu vesileyle Türkiye’de sürdürülebilir yasamla ilgili calismalara emek veren ve ilgi duyan herkesle bir araya gelmeyi diliyoruz.
GORUSMEK UMIDIYLE…
Program:
22 Aralık 2012, Cumartesi
09.30-10.00: Kayit
10.00-10.30: Acilis ve tanisma
10.30-11.00: Guneskoy ve Ekolojik Yerleskeler Agi (EKOYER) sunusu
11.00-11.20: Cay arası
11.20-12.30: GEN ve Ekokoy Tasarim Egitimi (EDE) sunusu
12.30-14.00: Ögle arasi
14.00-15.30: Sürdürülebilir yasam ve topluluklarla ilgili deneyim paylasimi
15.30-16.00: Degerlendirme ve kapanis

Pazar, Aralık 16, 2012

Kompost Tuvaletler, Aquatron ve Septik Tanklar

Bugün sevimsiz ama hayatın en temel ve doğal ihtiyaçlarından biri konusunda yazmak istiyorum. Tuvalet atıklarının bertarafı. Birçoğumuz için sifonu çekmek ve gerisini düşünmemekten ibaret tuvalet atıkları. Afrika'da, tuvalet atıklarına bağlı ölüm ile sonuçlanan birçok hastalık yaşanmakta.  

Kompost Tuvaletler
Tuvalet ihtiyacınızı bir kovaya giderdiğinizi ve ihtiyacınızı karşıladıktan sonra kovaya birkaç avuç talaş attığınızı düşünün. Sevimsiz göründü değil mi? Kısa özetle kompost tuvaletler bu şekilde kullanılıyor.
Yapımı çok kolay; herhangi bir kovayı (Büyük boya kovaları olabilir) ahşap bir kutunun içine yerleştiriyor, klozet kapağını yerleştirip kullanıyorsunuz. Bilerek bu konuyu kısa geçiyorum ama merak ederseniz Youtube'da "composting toilets" arama kelimeleri ile birçok videoyu izlemeniz ve öğrenmeniz mümkün.

Aquatron Tuvaletler
Sulu tuvalet kullanma alışkanlığı hayatımızın kolay vazgeçemeyeceğimiz bir parçası. Hepimizin halen kullanmakta olduğu sulu tuvaletleri, kompost tuvalet gibi kullanabilmek mümkün. Aquatron, sulu tuvaletlerin giderlerini bir kanalizasyon yada bir foseptik çukur yerine, özel kompost odasına gönderen bir sistem. Sistem  tuvaletten gelen suyu ve katı maddeyi özel haznesinde ayırıp, suyu filitrasyon bölümüne, katı madde ve tuvalet kağıdı gibi atıkları kompost haznesine gönderiyor.

Aquatron'un çalışma prensibini aşağıdaki resimde bulabilirsiniz.


Tuvalet gideri Aquatron kompost haznesi üzerinde yer alan ayrıştırma haznesine bağlanıyor. Hazne suyu filitrasyon ünitesine, katı atığı kompost haznesine ayırıyor. Yukarıdaki model dört hazneli ve döner sistemli bir model. Dolan hazne dönüyor ve ayrıştırıcının altına boş bir hazne geliyor. Dört kişilik bir ailenin tüm hazneleri doldurması bir senede tamamlanıyor. İlk dolan haznedeki katı malzeme, Aquatro'nun yapısı sayesinde, dördüncü hazne dolduğunda tamamen kompostlaşmış, ve miktarını büyük ölçüde kaybetmiş hale geliyor. Kompost haznesinin içine toprak solucanları konması durumunda katı madde %90 oranında azalıyor. Haznelerden çıkan kompost, ağaç altı malçlama, koruluklar gibi yerlerde kullanılıyor.      

Yukarıdaki modelin aksesuar parçalar ile birlikte yaklaşık fiyatı 4.500 dolar seviyesinde.

Firmanın web adresine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.


Septik Tank   

Kanalizasyonun olmadığı yerde sızdırmalı veya sızdırmasız foseptik çukur kullanıyoruz. Hiç bir özelliği olmayan, atık suyu bir alanda toplamayan yaramaktan başka bir işlevi olmayan, tek oda gözlü bizim foseptik çukurlarımız. 
  
Önce aşağıdaki kısa videoyu izleyelim. 



Video herşeyi anlatıyor... Geri kalmış birçok ülkede bile benzer şekilde iki odalı foseptik çukuru kullanılıyor ve bu sistem septik tank olarak adlandırılıyor. Videoda septik tanktan taşan su bitki altlarına veriliyor. Bu her septik tank uygulamasında görülmeyebiliyor.

Septik tanktan taşan su ile yapılan dip sulama için bir uygulama resmi aşağıdadır.



Atık su arıtma için şimdilik bu kadar. Türkçe karşılığını bulamadığım WETLAND olarak adlandırılan uygulamaları bir başka yazıda anlatacağım. Yukarıda drainfiled olarak görünen alan bir wetland uygulaması.        



Salı, Aralık 11, 2012

Mutfak Artıklarından Kompost Yapımı - Asgari Çöp Üretimi

Aksiyon dergisinde Alternatif Yaşam Planlaması hakkında yayınlanan röportajdan daha önce bahsetmiştim. Röportaj yayınlandıktan sonra birçok olumlu yorum aldım, mahallede YAZAR sıfatı ile gezer oldum. AMA hepsinden önemlisi evde neredeyse sınırsız özgürlükte deney yapma hakkı kazandım :) Röportajı gerçekleştiren Tuba Kabacaoğlu'na birkez daha teşekkür ederim. 

Ne zamandır aklımda olan ve fakat hanımdan çekindiğimden bir türlü cesaret edemediğim mutfak içinde mikro ölçekli kompost ön hazırlık kovaları kullanma düşüncesini röportajdan sonra uygulamaya cesaret edebildim. Sonuç başarılı oldu.  

Normal şartlarda elimden geldiğince mutfaktaki organik atıkları biriktirip bahçedeki kompost kovalarına götürüyorum. Yağmur, çamur, soğuk havada sıcak evden bahçeye çıkıp, kompost kovalarına gitmek bazen keyifsiz olabiliyor. Bu nedenle mutfak içinde kompost sürecini başlatacak ve mutfaktan çıkan organik atıkları çöpe atmak kadar kolay olacak şekilde kompostlamaya başlayabileceğim bir sistem düşündüm.  


Evyenin altına, çöp kovasının yanına, iki küçük kova koydum. Yukarıdaki resimde sol tarafta görünen beyaz renkli kovalar. Kovalardan birine talaş doldurdum, diğer kovanın da dibine ıslaklık tutması için bir miktar talaş koydum. Resimde sağ tarafta komposta koyulmayacak çöpleri attığımız kovayı görmek mümkün. 

     
Komposta konulabilecek salatalık kabuğu, muz kabuğu, yemek artıkları gibi atıkları kompost kovasına koydum ve ara ara atıkların üzerine talaş ekledim. Talaş, atıkların kokmasını engelliyor ve kompost sürecini başlatıyor. Yukarıdaki resimde kompost kovasının başlangıçtan 4-5 gün sonra dolmuş halini görebilirsiniz. 

     
Resimlemek için kovaların kapaklarını açmıştım. Normal süreçte kompost kovasının ve talaş kovasının kapaklarını kapalı tutuyorum. 


Eyve altındaki küçük kompost kovası dolunca kovayı bahçedeki kompost kovasına boşaltıyorum. Mutfak atıkları bu kovada komposta dönüşecek. Kovayı yukarıdaki ve yandaki resimde gördüğünüz gibi toprağa gömdüm. Topraktaki solucanların kovanın altında ve yanında bulunan deliklerden kovaya girmesini ve kompost sürecini hızlandırmasını bekliyorum. Solucanlar kovaya girdiler mi henüz kontrol etmedim. 

Anlattığım uygulamayı apartmanda yaşayanlar balkonlarını kullanarak da yapabilirler. Benim bahçeye koyduğum kovayı, balkonunuza koyarak siz de mutfak artıklarınızı komposta dönüştürebilirsiniz. Kompost ile ilgili daha önce yazdığım yazılara Kompost etiketini seçerek ulaşabilirsiniz.  

Gaia Education Ekoköy Dizayn Eğtimi dersleri kapsamında yukarıdaki projemi eğitmenler ile paylaştım. Amaç şehir ölçeğinde fayda sağlayabilecek katı atık toplama işlemine alternatif bir yaklaşım getirmekti. 

Evlerimizde kompost ön hazırlık kovalarının ve ikinci aşama kompost kovalarının olduğunu düşünelim. Tüm organik atıklarımızı kompost kovalarında tutuyoruz. Kompost kovalarımız dolduğunda ise halen çöplerimizi döktüğümüz çöp konteynerlerinin yanına konan "kompost konteynerlerine" döküyoruz. Tüm mahalleli tarafından doldurulan  kompost konteynerlerimiz oluyor. Belediyeler çöp toplar gibi özel kompost kamyonları ile kompost konteynerlerini topluyor ve nihai olgunlaşma süreci için uygun alanlarda biriktiriyorlar.   

Ben mutfakta kompost kovalarını kullanmaya başladığımdan beri çöp atma sıklığım günlükten, 2-3 günde bire düştü. Şehir ölçeğinde çöp toplama sıklığının yarı yarıya azaldığını düşünelim. Çöp toplama masrafı yarı yarıya azalacak, çöp toplamak için kullanılan benzin miktarı (karbon salınımı için önemli bir katkı) yarı yarıya azalacak. Çöplerin büyük çoğunluğu komposta dönüşecek ve bahçelerde kullanılacak. 
Yukarıda belirtiğim faydaları Gaia Education'daki eğitmenlerime yazdım. Çok yerinde bir tespit olduğunu söylediler ve benim düşünemediğim bir başka faydadan daha bahsettiler. Birçoğumuzun bildiği üzere çöpler bir alanda toplanırsa metan gazı üretmeye başlıyor ve metan gazı atmosfer için CO2'den daha tehlikeli bir gaz. Kompost Konteynerleri ve kompost kamyonları ile metan gazı oluşumunun da önüne geçmiş oluyoruz. Şehir ölçekli katı atık toplama alternatif projemle eğitmenlerden bir "well done" aldım. 

Uygulanabilir bir proje mi? 
Evet.
Türkiye'de uygulanır mı? 
Hayır :) 

Neden? 
Yaa, git kardeşim kim uğraşacak bu işlerle. 

Bu projeyi uygulasa uygulasa Türkiye'nin ilk ve tek Yavaş Şehri olan Seferihisar'ın Belediye Başkanı Sn Tunç Soyer uygular.

Halk uygulamayı destekler, katılır, evlerinde, mutfaklarında kompost yapmakla uğraşır mı?    
???