Cumartesi, Ekim 21, 2006

Balık çiftliğinde elektrik üretimi

Milliyet'te sürekli takip ettiğim "yurdum insanı" fotoğraf serisinde güzel bir elektrik üretimi fotoğrafıyla karşılaştım. Daha sonra yaptığım araştırma sonucunda Memoğlu ailesinin bu elektrik üretimini balık çiftliği için yaptığını öğrendim (Kaynak). Fotoğrafların incelenmesi bu tip bir elektrik üretimi için su kaynağının güçlü olması gerektiğini göstermektedir. "Rizeli Mustafa Memoğlu, geliştirdiği santral sayesinde alabalık çiftliğinin tüm elektrik ihtiyacını karşılamayı başardı. 3 buzdolabı, 1 yem makinesi ve televizyonun çalıştığı, 70 dolayında ampulün gece gündüz yandığı tesiste bu şekilde ayda ortalama 600 YTL elektrik giderinden tasarruf etti". Haberden de okunduğu gibi yapılan tasarruf inanılmaz derecede iyi bir tasarruf. Tüm tesisin elektriğini karşılaması da bence önemli bir başarı olmuş. Suyun enerji üretiminde kullanılması MÖ 1. yüzyılın başlarına kadar keşfedilememiştir. Coğrafyacı Strabon'a göre (XII, 3, 40) Yunanistan ve İtalya'daki en eski su değirmenlerinden daha önce, MÖ birinci yüzyılda, Anadolu'nun kuzey kesimindeki Kabeira'da (Türkiye'de Niksar yakınlarında) Mithridates krallığınca bir su değirmeni inşa edilmiştir. Bunun basit bir açıklaması olabilir. Bir su çarkı için temel gereksinim yıl boyunca debisi sabit kalan bir su kaynağıdır ve bu çarkın işlevsel olması için gereken su miktarı çok fazladır (Sf. 10). Bundan anladığım kadarıyla bu şekildeki elektrik üretimi çalışmalarının Türkiye'de olması ilk çıkış yeri olması nedeniyle daha anlamlıdır.

Çarşamba, Ekim 18, 2006

Alternatif Yaşama Giriş I, Başlangıç.

Alternatif Yaşam düşüncesi henüz sisteme dahil olmamış, okur-yazar ve müzisyen olmak isteyen, bekar bir insanın, bireysel kurtuluş arayışı olarak başlamışdı. Sisteme dahil olmadan kaçmalıydım.

Ne kadar tüketmek istiyorum ve ne kadarını üretebilirim?

Nasıl başlamalı?

Çok yüzeysel olarak yaşam için temel gereksinimler;

Barınma:
Mersin şehir merkezine kırk kilometre uzaklıktaki, 1200 rakımlı, küçük bahçeli, büyük yayla evini, Alternatif Yaşama başlayacağım yer olarak planlamıştım.

Gıda:
Alıştığım yeme ve içme alışkanlığını değiştirmek ilk adım olacakdı. Yeme alışkanlığı değişikliğine ilk örnek ekmek olabilir. Kış aylarında, köy evlerinin bir köşesinde üzeri örtülü bir sütün vardır. Yaz aylarında sacda, imece usulu hazırlanmış, köy ekmekleri vardır örtülü sütünun altında. Kış aylarında önceden hazırlanmış sac ekmeklerinden bir tane alınır, üzerine hafif su serpilerek yenir. İşte size yeni ekmek alışkanlığımız. Yada şeker yerine pekmez kullanmak gibi.
İlkbahar, yaz aylarında bahçede yetiştirelecek ürünleri hem taze tüketim de kullanacak, hem de fasulye, nohut gibi kuru gıda olarak da kullanılabilecektim. Yaz mevyelerini kurutarak kışın tüketebilecek, hazırlayacağım meyve şuruplarını kış aylarında içebilecektim.
Bir kümes kurmayı planlamıştım.

Enerji:
İlk günlerde bu konuda fazla alternatif üretemedim. (Alternatif Yaşam Planlamasının bugünkü yazılarında Enerji konusunu şimdilik önde gidiyor.) Yerleşmeyi planladığım yerde bolca su bulunduğundan, hidroelektrik kaynaklarını araştırdım. Komik gelebilir (malesef linkini bulamıyorum) ama internette 14 KW elektrik üretebilen ev tipi su tribünü buldum. Tabii ufak da olsa bir baraj düzeneğine ihtiyaç duyulmakta idi. Neyse, sonuçta çoğu orman köylüsü gibi ısınma için odunu ve diğer ihtiyaçlar için şebeke elektiriği düşünmüştüm başlangıç için.

Gelir:
Her nekadar ilk hedef asgari dışa bağımlı tüketim olsa da, kaçınılmaz sabit masraflar vardı. Elektrik, benzin, araba vergileri, ev vergileri, telefon sabit bedeli, aylık kitap alımı gibi masrafları karşılamak gerekecekdi.

Sağlık:
Acil sağlık en büyük sorun, evde çözümü yok. Mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna gitmek gerekecek. İlerideki günlerde çevirisini yapacağım Alternatif Yaşamı başaran örneklerden Sue Rabishaw’ın sitesinde acil olmayan sağlık sorunları için, olabildiğince doğa ile içiçe yaşamalarından ve doğal beslenlemelerinden dolayı az hastalandıklarını belirtiyorlar. Kendi kendime iğne yapmasını öğrendim ve birkaç kere yaptım. Evde bol miktarda ilaç bulundurmak da zaman kazandıracaktır.

İdeal olan komünel bir yaşam formu oluşturmak ama lafa geldiğinde bu işe hazır olan insanların, uygulama noktasına geldiğinde, hastaneden, büyük marketlerden, şehirden uzak kalamadıklarını görüyorsunuz. Eski mankenlerden Merve İldeniz bir röportajında böyle bir komünel yaşam girişimi oluşturmayı deneyeceklerini belirtiyor. Umarım yaptıkları/yapacakları bu süreci kayıt altına alarak, bir belge/kitap haline getirirler.

Başarılı komünel hayat formlarına örnek olarak Kibutzlara ilerideki yazılarımda değineceğim.

Günün Kitabı : Cebi Delik / Paul Auster
Günün Albümü : Stanley Turrentine / Salt Song

Salı, Ekim 17, 2006

Google kampüsünde güneş enerjisi

Google Silikon vadisindeki kampüsü için güneş enerjisi sistemi planlıyor. Bunu gerçekleştirmesi durumunda ABD'deki en büyük güneş enerjili şirket ofis kompleksi olacağı google tarafından belirtilmiş.

Web arama yöneticileri Mountain View - California'daki kampüslerinin çatısına 1.6 Megawatt elektrik üretebilen (1000 tane California evine yetecek miktarda bir elektrik bu) güneş enerjisi sistemi kurmaya başladıklarını söylemiş.

Bu şekilde ürettikleri elektrik ofis çalışanları tarafından harcanan elektriğin üç katı olacakmış.


Kaynak:http://yahoo.reuters.com/news/ArticleHybrid.aspx?type=comktNews&storyID=urn%3anewsml%3areuters.com%3a20061017%3aMTFH81983_2006-10-17_01-12-03_N16392412

Pazartesi, Ekim 09, 2006

Enerjimiz bitiyor mu?

Özelleştirmeler ile satılmaya çalışılan ülkenin enerji kaynakları, konuyla yakından ilgili kurumları da tedirgin ediyor. Bunlardan biri olan EMO, hükümetin enerji planlama yaklaşımlarını doğru bulmadığını belirtiyor ve aşağıdaki yazıyı savunuyor.

TMMOB ve EMO enerji alanında merkezi planlı yapılanmayı savunmaktadır.
Enerjide dağıtılmış olan merkezi yapının yeniden inşasını, üretim-iletim-dağıtımın kamu eliyle yürütülmesini savunmaktadır.

TMMOB ve EMO diyor ki;

Özelleştirmelerden derhal vazgeçilmelidir.
Tahkim vb. anlaşmalardan çıkılmalıdır.
Tüm "al ya da öde" ibareli YİD, Yİ vb imtiyaz sözleşmeleri iptal edilmelidir.
Gerekli yasal düzenlemeler yapılarak enerjinin etkin kullanımı ve verimliliğe yönelik çalışmalar derhal başlatılmalıdır.
Dışa bağımlı enerji üretiminde bağımlılık asgari düzeye indirilmelidir.
Ulaşım politikaları değiştirilmeli ve petrole bağımlılık minimum düzeye çekilmeli, yerli kaynaklara yönelik enerji tarımına önem verilerek biyoyakıt üretimi arttırılmalıdır.
Özellikle güneş enerjisine yönelik bütçeden pay ayrılarak AR-GE çalışmalarına başlanmalıdır.
Enerji temininde jeotermal, biyokütle, rüzgâr, mikro düzeyde su kaynakları başta olmak üzere en küçük potansiyel bile değerlendirilmelidir.

Kaynak: www.emo.org.tr

Salı, Ekim 03, 2006

Alternatif Enerji Kaynaklarına Yaklaşımlar

Alternatif Enerji üzerine yoğunlaştık bu aralar.

10 gün kadar önce üye olduğum Amerika kökenli bir Biodizel sitesinden gelen okunmamış mesajlarım 900 adedi geçti. Neden "Alternatif Yaşam" dediğimizde zamanımızı istediğimiz gibi, kendimize ve dünyaya daha faydalı olacak şekilde değerlendirebilmek, çıkış noktalarımızdan biriydi. İçinde bulunduğum durumu okumak istediğim halde, okunmamış 900 mesaj özetliyor.
Biodizel yahoo grubundan çeviri ve bilgi paylaşımını önümüzdeki günlerde yapacağım. Kişisel görüşüm; Alternatif Enerji seçenekleri içinde benim planladığım alternatif yaşamı destekleyecek en verimli kaynak, biodizel görünmekte. Gerçi devlet vatandaşlarını "müşteri" olarak gördüğü için tüm alternatif enerji çözümlerine koyduğu engeller gibi, yakın zamanda biodizele de elinden gelen kösteği koyacaktır. Merdiven altında sahte rakı üreten bir millet olarak, biodizel Türkiye'de çok şeylere gebe. Gerek devlet, gerek millet henüz tam anlamı ile uyanmadı. Hayırlısı...

temizenerji yahoo grubundan Sn Ateş Ugurel'in 02/Ekim/2006 tarihli iki mesajı sizlerle paylaşmak istedim.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Herkese günaydın,
Son 2-3 haftadır yazismalari takip ettikten sonra bazi konularda aydinlatici bilgi vermenin gerektigini düsündüm. Farkli konular hakkindaki görüslerim söyledir.


Temiz enerjinin pahali olmasi
Bunun taniminin cok iyi yapilmasi gerekmektedir, su anda Amerika'da ve Avrupa'daki bütün büyük rüzgar ve günes enerjisi sistemleri ile yine konut bazindaki günes enerjisi uygulamalari sebeke baglantilidir. Sebeke baglantili olmasi sistemde akü kullanilmamasi anlamina gelir. Oncelikli olarak günes ve rüzgardan üretilen enerji evin icinde tüketilir, fazla enerji sebekeye geri basilir, eksik enerji de (rüzgar ve günes olmadigi zaman) sebekeden alinir.

Bunun mümkün olmasi icin devletin bunu regüle edecek kanunlari cikartmasi gerekmektedir. Türkiye'de bunun teknik olarak uygulanmamasi icin hicbir sebep yoktur, Enerji Bakanligi da EPDK da bu konuyu cok iyi bilmektedir. Zaten Avrupa'da yillarca uygulanmakta olan basarili yönetmelik ve kanunlar mevcut olup, aynen uygulanabilir. Ancak buna ragmen cok cabuk bir sekilde cikartilabilecek bu kanunun yillardir neden cikmadigini sizler de cok rahat tahmin edebilirsiniz.

Bu kanunun cikmasi ile birlikte sistem maliyetleri cok düsecektir ve amortisman süreleri 10 yilin altina inecektir. Sisteme özel sektör bankalari da girecek ve kullanim hizla yayginlasacaktir. Yayginlasma ile birlikte Türkiye'de üretim yatirimlari da baslayacaktir.

Su andaki durumda ancak sebekeden uzak konutlar, gsm istasyonlari, su pompalar, aydinlatma sistemleri gibi "butik" projelerde ancak günes ve rüzgar enerjisi ekonomik olarak rantabl olmaktadir. Bu sistemlerde sadece günes paneli-rüzgar türbini yoktur. Diger ek donanimlar (akü-inverter- sarj kontrol-sigortalar- ayak sistemi-kule- montaj) asil fiyati arttiran unsurlardir. Enerjiyi üreten sistemin toplam sistem maliyeti icindeki yüzdesi yaklasik %30'dur. Yani pahali olan günes panelleri degil sistemdir.
Yaptigimiz arastirmalarda 800 metre üzerindeki mesafelerden sonra hat cekme bedelinin kesinlikle bir temiz enerji sisteminden daha pahaliya geldigi yönündedir.

Burada teknik olmayan ikinci önemli bir nokta ise bagimsizliktir. Yaklasik 10 yildir faaliyet gösterdigim bu sektörde bircok müsterimin fiyattan tamamen bagimsiz olarak "enerji özgürlügü-kendi enerjisini kendi üretmek-cevreye katkida bulunmak" duygusuyla alim yaptigini gördüm. Tabii ki bu kesim Türkiye'de maalesef cok kücük bir azinliga karsilik gelmektedir.

Fiyat teklifi verilmesi
Ortagi oldugum Fore Enerji'nin kurmus oldugu bir grup olmasina ragmen bu ortamda tüm rakip veya cözüm ortagi sirketlerin fiyat vermesine sicak bakiyoruz ve kesinlikle müdahale etmiyoruz. Ancak temiz enerji sistemlerinin bircok detayi vardir ve bu konuda fiyat bilgisi almak isteyen kisi ve kurumlari yaniltmamak gerekiyor.
Fiyat bilgisi vermeden önce MUTLAKA ögrenilmesi gereken bilgiler vardir:

- Günlük ortalama enerji tüketimi
- Sistemin kurulacagi il-ilce
- Kullanim periyodu (tek yazin, sadece haftasonu gibi)
- Kullanilan elektrikli aletlerin detaylari ve calisma süreleri
- Orta ve uzun vadede enerji tüketiminin artisi ile ilgili bilgilendirme (örnek: ek buzdolabi alimi gibi)
- Günesi veya rüzgari engelleyebilecek dogal-suni cevre kosullari (yüksek bina-agaclar vs.)
- DC (12 veya 24V) calisabilecek ekipmanlarin tespiti
- Sistem kurulmasi talep edilen yerde dizel/benzin jeneratörün varligi

gibi detay bilgiler alinmadan fiyat bilgisi vermek son derece sakincalidir. Kurulu güc olarak fiyat teklifi vermek bu sistemi kurmak isteyen bir sahis veya kurum icin bir sey ifade etmez.

Bu konuda hazirlamis oldugumuz paket sistemleri asagidaki link'den

http://www.foreenerji.com/products.php?id=7

incelerseniz konu hakkinda cok daha detayli bilgiye ulasabilirsiniz. Bu paketlerde kurulu güc-ortalama üretim-hangi elektrikli aletleri hangi süre calistirdigi ve fiyat bilgileri mevcuttur.

Diger konular
Bildigim kadari ile artık "eskiyen" aküleri üretici firmalar geri almak zorunda, veya bu konuda bir calisma yapilmakta. Ancak 2 yil icinde eskiyen bir akü modelini biz kesinlikle önermiyoruz. Minimum sahada kullanim süresi normal kosullar altinda 6-7 yil civarinda olmali.

Aküler günes ve rüzgar enerjisi sisteminin yumusak karnidir. 100 yillik akü teknolojisi ile 21. yüzyılın üretim kaynaklari olacak rüzgar ve günes kesinlikle uyumlu degildir.

Ancak su anda hem teknik hem de ekonomik olarak (sebeke elektrigi olmayan yerlerde) baska bir cözüm yolu yoktur. Yaptigim arastirmalarda bircok sirketin cok daha cevreci ve kapasite olarak cok daha yüksek (ayni hacim ve agirlikta) akü üretimi konusunda son noktaya geldigini gördüm, dolayisi ile 4-5 yil icinde dünyada cok farkli enerji depolama sistemleri görme sansimiz olacak.

Hidrojen yakit pilleri ile ilgili bu gruba üye olan ve bu konuda uzman olan arkadaslar var, onlar eminim detayli bilgi verecektir.

(Enis bey, belki siz bu konuda bir bilgilendirici e-posta yollayabilirsiniz, cok fazla üyemiz sürekli medyada adi gecen hidrojen enerjisini hem teknik hem de maliyet acisindan merak ediyor).

Saygilar,
Ates Ugurel


- - - - - - - - - - - - -

Bir konuya daha aciklik getirmekte yarar gördüm. Internet malum artik hepimizin isyerinde ve evinde, dolayisi ile "80W solar module price" diye google'da yazdiginizda dünyadaki tüm 80W günes panellerinin teknik özellikleri fiyatlari karsiniza geliyor.

Bu fiyatlarla lütfen Türkiye'de bizim gibi satis yapan firmalarin fiyatlarini karsilastirarak neden bu kadar fiyat farki var demeyin, cünkü bu cok naif bir yaklasim.

Bizlerin o internette görmüs oldugunuz "bir adet paneli" satmak icin öncelikle sirket kurmamiz, ofis kiralamamiz, personel giderlerini karsilamamiz, onlarca fuara katilarak yüzlerce sayfalik kataloglar basip insanlara temiz enerji sistemlerini devletin köstek oldugu bir ortamda tanitmaya calismamiz gerekmekte. Sonra da o görmüs oldugunuz günes panellerini, rüzgar türbinlerini adetli olarak ithal edip, gümrük ve nakliye bedellerini ödeyip stoklarinizda tutmaniz gerekmekte. Bunlar da maalesef para harcayarak oluyor.

Eger bir gün bizim devletimiz de petrol lobisinin etkisinden kurtulup gerekli kanunlari cikartirsa ve buna bagli olarak pazar/talep büyürse göreceksiniz o internette gördügünüz fiyatlara cok yakin bedellerle alim yapabileceksiniz sizler de aynen Almanya veya Amerika'da oldugu gibi.

Lütfen bu haksizligi bu sektör temsilcilerine yapmayin, ayni sekilde Almanya'da x Euro'ya aldiginiz bir BMW otomobili Türkiye'de 2x Euro'ya satin aliyorsunuz hicbir sey sorgulamadan. Ve inanin arabadan cok daha önemli ve degerli bir ürün satiyoruz.

Saygilar,
Ates Ugurel

Pazar, Ekim 01, 2006

Tesla mısınız? Edison mu? Bilgiyi Paylaşmak

Bilginin değerini düşününce aklıma Geleceğe Dönüş 2 filmi geliyor. Birinci filme bir flashback ile öykü anlatılır. Esas oğlanın (Michael J. Fox) gelecekten getirdiği spor almanağını, filmin kötü karakteri, lisenin aptal amerikan futbolu oyuncusu ele geçirir. Birinci filmin sonunda esas oğlan tekrar güncel zamanına dönmesi rağmen, içinde gelecekte oynanacak tüm spor karşılaşmalarının sonuçlarının bulunduğu spor almanağı aptal futbol oyuncusunda kalmıştır. Ve tabii bilgiyi elinde tutan, bilgiyi kullanır ve para kazanır. Sonuçlarını önceden bildiği spor karşılaşmalarına bahis oynar. Sonuç malum. Tüm hayatının akışı değişmiştir. Aptal futbol oyuncumuz sahip olduğu bilgi ile artık çok zengindir.

Sahip olunan bilgiyi ne kadar az insan biliyorsa o kadar çok değer taşıyor bilgi.
- Ne kadar çok?
- O kadar çok.

Bilgiyi saklamaya, satmaya, paylaşmaya veya öğretmeye karar vermek bilgi sahibinin dünyaya bakışına kalıyor çoğu durumda. İş hayatında öğle insanlar vardır ki, olası haleflerine ilerde kendilerini yerinden etmemeleri için, yeri gelir fotokopi çekmeyi bile öğretmezler. Çoğu çalışanın doğası budur, bilgi paylaşımsızlığını yenmek için “takım çalışması” söylevleri ve eğitimleri verilir. Nafile. Çözüm hayata bakışımızda.

Yurtdışı kaynaklarda alternatif yaşama yardım edecek konularda eğitimler bulabildim. Talebi olmadığı için midir? Eğitimi verecek kişi bulunamadığından mıdır? Türkiye’de özel verilen alternatif yaşam eğitimleri, seminerleri bulunmuyor. Tarım Bakanlığının, ve Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün, Çukurova Üniversitesi’nin sertifika veren Alternatif Yaşama kaynak veya destek olacak eğitim programları bulunuyor. Ege Tarımsal Enstitüsü’nün eğitimleri kamuya açık değil, teknik personelin eğitimine yönelik.

Öğrencilik yıllarımda TRT’de yayınlanan YAYÇEP (Yaygın Çiftçi Eğitim Programı) dizilerini seyrederdim. Bu programlar VCD olarak bakanlıktan satın alınabilmekte.

Thomas Edison’u tanırsınız değil mi? Tanırız tabii, ilkokul kitaplarında bile var, ampulü icat etmiş ya. Bir de “Para etmeyecek hiçbir şey icat etmedim” demiş.

Nicola Tesla’yı tanır mısınız? Ben Tesla’yı, Tesla’ya hayran oldukları için adlarını Tesla koyan, bir rock grubu sayesinde öğrendim. Tesla kimdir diye araştırınca çok ilginç gerçekler öğrendim. 2002 yılında Aykırı Yayınevi tarafından Tesla üzerine Türkçeye çevrilmiş bir biyografi yayınlandı. Tesla ile ilgili Hürriyet ve Vikipedi de yayınlanmış iki yazıdan alıntılar yapmak, bilgi ve bilgiyi kullanmak üzerine yazdığım makalem için yeterli olacak.

__________________

Edison,

Bir gün Tesla'yı yanına çağırdı ve sistemdeki sorunları çözerse kendisine büyük bir maddi ödül vereceğini söyledi. Tesla, Edison'u, o günün parası ile 100,000, bugünün parasıyla milyonlarca Dolarlık bir masraftan kurtararak sistemdeki aksaklıkları giderdi. Ama Edison vaadettiği ödülü vermedi. Tesla, bu durum üzerine Edison'un laboratuarındaki görevinden istifa etti. Edison, sözünden dönmekle kalmadı bir de Tesla'nın bundan sonraki bilimsel kariyerini kötülemeye, onu aşağılamaya başladı. Bugün Tesla'nın bu kadar az bilinen bir isim olmasının altında Edison'un bu çabalarının büyük payı vardır.
- - - - - -
Tesla halka ucuzdan da öte bedava elektrik enerjisi temin etme hayalleri kurmaya başlamıştı. 1900'de yatırımcı J.P. Morgan'ın 150,000 Dolar'lık malî desteği ile Long Island'da "Kablosuz Yayın Sistemi"ni kurdu. Bu yayın kulesi dünyanın ilk telefon ve telgraf hizmeti verecek, aynı zamanda dünyaya resim, borsa haberleri ve hava durumu yayını yapacak bir tasarımdı. Morgan bunun gerçek anlamda "bedava enerji" olduğunu anlayınca desteğini çekti. Morgan'ın desteğini çekmesi Tesla'yı finansal sorunlar içine sürükledi. Kule, hurda fiyatına alacaklılara satıldı. Dünya Tesla'nın çatlak olduğunu düşünmeye başlamıştı. O dönemde sesin, resimlerin ve elektriğin bu şekilde yayılması duyulmuş şey değildi çünkü.
- - - - -
Tesla'nın Westinghouse'dan alacağı ücretin 1 milyon Dolar'ı geçmesi Westinghouse'ı malî sorunlarla yüz yüze getirdi. Tesla, sözleşmesi geçerli olduğu sürece Westinghouse'un iflas edebileceğini idrak ederek sözleşmesini yırtıp attı. Çünkü onun en büyük amacı insanlara ucuz AC elektrik verebilmekti. Dünyanın ilk milyarderi olmaktansa patentleri karşılığında kendisine ödenen 216,600 Dolar'a razı oldu.
- - - - - - -
Ömrü boyunca 800 icadın patentini aldı. Eğer mali destekten yoksun kalmasaydı Edison'un rekorunu rahatlıkla kırabilecek bir insandı. Hayatının son 30 senesinde pek az patent alabildi. Dünya ne yazık ki Tesla'nın dehasına sahip insanları mali açıdan ödüllendirmeyi pek sevmiyor. Ödüllendirilenler sadece orijinal fikirleri alıp bu fikirleri üretime dönüştürüp satanların oluyor.
- - - - - - - - -

Son bilgi olarak, Tesla’nın gizlenen bazı çalışmalarının 1999 Marmara depreminde İsrail’liler ve Amerika’lılar tarafından Türkiye’de denendiği yolunda komplo teorileri üretildi.

Benim hayata bakışım da Tesla’nın bakışından farklı değil. İnsanlığa faydalı olabilecek bilgileri kendime fayda gözetmeksizin paylaşmak. Gerçi Tesla örneğinde olduğu gibi bu günümüz dünyasında değer verilen bir yaklaşım değil. Hatta yok edilmenize bile yol açacaktır.

Örneğin; Bir gösteri ile su, sirke, şekeri (atıyorum, ucuz ve kolay bulunan maddeler olduğu için seçtim) belirli oranda karıştırıp yakıt elde ettiğimi ispatlasam ve karışımın hangi oranlarda olacağını bir ay sonra açıklayacağım desem, sizce bir ay yaşar mıyım?

Günün Kitabı : Sakallı Celal / Yalçın Pekşen
Günün Albümü : Tesla / Five Men Acustical Jam