Servete, kariyere, ihtiyacından, tüketebileceğinden, daha fazlasına sahip olmaya, şöhrete, mevkii sahibi olmaya karşı gönülden Eeeee diyebiliyorsanız Alternatif Yaşamı sorgulamaya başlayabilirsiniz.
Çok severim Eeeee demesini. İstemsiz olarak “So What” (Metallica’nın ve Steve Ray Vaughan’ın birbirinden farklı So What adlı şarkıları var, özellikle Metallica’nın So What şarkısının sözlerine dikkat.) dediğim de oluyor. So What’ın sonunu whATH şeklinde vurgulu söylerseniz, fonetik olarak tokat gibi bir etkisi var.
Senaryo I
Bay Sormageç - Benim Ferrarim ( popüler ikon) var.
Faik Murat - Eeeee.
Bay Sormageç - Yeniköy’de yalıda oturuyorum.
Faik Murat - Eeeee.
Bay Sormageç - Eeeesi çok param var, bir holdingin sahibi ve CEO’suyum.
Faik Murat - So What...
Bay Sormageç - Nasıl So What? Sen kaç kişinin bana bağlı çalıştığını, nasıl benden çekindiklerini biliyor musun?
Faik Murat - Eeeee.
Bay Sormageç - Sahip olduklarım seni etkilemiyor mu?
Faik Murat - Eeeee.
Senaryo II
Bay Sormageç - Benim Ferrarim ( popüler ikon) var.
Faik Murat - Eeeee.
Faik Murat (içses I) - Ferrari: şık olurdu, şöyle gaza bir yüklensem, kopup gitse alet.
Faik Murat (içses II) - Deymeeez... Hem niye Ferrari’ye ihtiyacım olsun ki, Alternatif Yaşam çiftliğimden şehre yılda 15-20 kere gitmeyi planlıyorum. Ona vereceğim para ile kaç tane ceviz fidesi alırım. Ulaşım için Ferrari’ye ihtiyacım yok. İhtiyaç fazlası bir durum Ferrari.
Bay Sormageç - Yeniköy’de yalıda oturuyorum.
Faik Murat - Eeeee.
Faik Murat (içses I) - Şöyle boğazdan geçen gemilere karşı otursam. Taş atsam, denize düşse. Boğaz turu yapan tekneler gelip geçerken evimi gösterse...
Faik Murat (içses II) - Tamam kulübede oturalım demiyorum ama kapısını açmayacağım odalara, jakuziye, ısıtmalı yüzme havuzana, salonun ortasındaki şömineye yaşamak ve “BARINMAK” için ihtiyacım yok. Şöyle 6-7 basmakla çıkılan bir su basmanı üzerine kurulu, tek katlı, 200-250 metrekarelik bir çiftilik evi olsa. Evin altında, kiler ve mahsen olarak kullanılabilecek bir alan ve stüdyo yapabileceğim bir oda olsun yeter. Kalan para ile ortak yaşam alını oluşturabileceğin, farklı binalar kurabilirsin.
Bay Sormageç - Eeeesi çok param var, bir holdingin sahibi ve CEO’suyum.
Faik Murat - So What...
Faik Murat (içses I) - Memnun oldum, ben de “Galaksiler Komutanı”* Murat.
Şimdi size bir gözlem anlatayım.
Layla’nın Layla olduğu dönem. Tüm magazinciler, sosyete, sonradan görme zenginler, şöhret sevdalısı kızlar, gereksiz kimi ararsanız orada.
Ben mi?
Yurtdışından gelen misafirlerimizle, gitmek zorunda kaldığım bir iş yemeği sonrası gelmişim Layla’ya. Durumu kurtarmak için “Yazar” tarafım gözlem yapıyor, ben ona karışmıyorum.
Layla’ya son model cipi ile gelen biri kasılarak arabadan iniyor.
- Bakın benim cipim var.
diyen tavırlar ile içeri girerken, Layla’ya yaklaşan bir diğeri, boş viteste gaza yükleniyor 12 silindirli spor arabasının. Motordan gelen ses
- Gel alabiliyorsan, bunu al, diyor.
Bana değil lafı, cip sahibine söylüyor.
Benim derdim gözlem yapmak zaten. Girişten uzaklaşıp sahil tarafında bir yerden etrafı seyretmeye devam ediyorum. 7-8 metrelik bir yat Layla’nın iskelesine yanaşıyor. Yattan iskeleye gururla atlıyor orta yaşlı adam.
- Siz hala karadan trafikle boğuşarak mı geliyorsunuz? Bakın ben yat alacak kadar zenginim. diyor.
Cip ve 12 silindirli spor araba sahibine diyor yat sahibi adam, ben karışmıyorum konuşmalarına.
Zaman geçiyor, ben bira içip, çevremdeki insanların hayatları hakkıında hikayeler yazıyorum kafamda. Hala sahil tarafında oturuyorum. Beyaz ceketli, beyaz gömlekli, siyah pantolonlu bir adam, cep telefonu ile konuşarak iskeleye geliyor. Layla’nın 40 metre açığında demirli, üç katlı, 15 metre uzunluğundaki yat, motorlarını çalıştırarak, Layla’ya doğru dönüyor. İskeleye yanaşıyor. Yattan bir görevli, beyaz ceketli adama bir el çantası veriyor. Beyaz ceketli adam, Layla’ya geri dönerken içerdekilere;
- Bende de bu var. Kaptan, tayfa her an emrimi bekliyorlar. Gelirken görmediyseniz, şimdi görün diye tekrar çağırdım, diyor.
Bana demiyor tabii. Dese biliyor Eeeee (So What) diyeceğimi.
15 metrelik yat, iskeleden uzaklaşıp, Layla’nın 40 metre açığa giderek, yeni emirleri beklemek üzere demir atıyor.
Kıssadan hisse:
Ne kadar uzağa işersen işe, her zaman senden daha uzağa işeyecek biri çıkacaktır.
Demek ki neymiş; sidik yarışına girmek anlamsız. İşemek doğal bir ihtiyaç, yarıştırmadan keyfine vararak işemek lazım.
Bununla bitmiyor hikaye;
Yaşadıklarımı kuzenime anlatım.
- Bizde kapıdan bizi çevirmeyip, içeri aldıklarında seviniyorduk, dedi.
Layla mı? Eeeee.... Ne oldu Layla’ya?
Yaşamsal olmayan, bize ve dünyaya birşey katmayacak sahte ve gelip geçici mutluklar üzerinde yazacaklarım devam edecek.
Günün Kitabı : Dönüşüm / Kafka
Günün Albümü : Amalia Rodrigues I-II
* Galaksiler Komutanı Ankara'da karşılaştığım, köyün delisidir. Kendisi hakkındaki hikaye bilahare yazacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder