Israrla devam ettiğimiz "yokeden yaşam tarzı", kendi sonumuzu çok yakında getirecek. Bu sabah okuduğum haber yine canımızı sıkacak nitelikte:
------------------
İklim Değişikliği Panelinin raporunda, son 3 rapordan farklı olarak, küresel ısınmaya insan faaliyetlerinin de yol açtığı açık şekilde ifade edildi ve Dünya’nın iklim sisteminde gözle görülebilecek değişikler de sıralandı. Rapora göre;
Avrupa’da 2003 yazında görülen sıcak dalgaları daha sık, yoğun ve uzun süreli olacak,
Tropikal fırtınalar ve kasırgalar güçlenecek, bıraktığı yağış ve seller artacak,
Kuzey kutbu, yazları buzlanmayacak, buzullarda erime sürekli hale gelecek,
Karbondioksit oranı sabitlense bile, deniz seviyeleri yükselmeye devam edecek, 2100 yılına kadar yükselme 43 santimetreyi bulacak.
1988 yılında oluşturulan ‘Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’, 2001 yılındaki son raporunda petrol, doğalgaz ve kömür tüketiminin atmosferdeki karbondioksit oranını 420 bin yılın en yüksek düzeyine çıkarttığını bildirmişti.
------------------
Bu tür haberler her yerde. Çözmek için bir gayret göstermesi gerekenlerin, yerlerinde oturup güldüklerine eminim. Hareket etmek için daha ne olmalı ki?
Peki biz ne yapabiliriz yada ne yapmayabiliriz?
Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/news/398399.asp
Gönüllü sadeliğin ve kendine yeterliliğin planlaması. http://www.youtube.com/user/faikmuratunel
Salı, Ocak 30, 2007
Pazartesi, Ocak 29, 2007
Paulownia Bahçesi Başarısızlık Mı Olurdu?
Araştırmak, sürekli öğrenmek gerek demiştik.
Bizim teorik olarak yazdığımız ve yapılabilirliğine inandığımız projeleri, bu projeleri uygulamış yada projeler hakkında bilgisi olan kişilerin teyidini/itirazını beklediğimizi de belirtmiştik. Henüz projelerimiz ile ilgili teyid veya itiraz yorumları ile karşılaşmadık.
07/Kasım/2006 tarihinde yazdığım "Paulownia: Kaçış için bir kaynak olabilir mi?" başlıklı yazıya karşı bir rapor buldum. Rapor Türkiye şartlarında yetiştirilen Paulownia ağaçlarının neden başarısız olduğu ve ekonomik verimlerin kavak ağaçlarına oranla daha düşük olduğu belirtilmekte.
Raporun detaylarına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Bizim teorik olarak yazdığımız ve yapılabilirliğine inandığımız projeleri, bu projeleri uygulamış yada projeler hakkında bilgisi olan kişilerin teyidini/itirazını beklediğimizi de belirtmiştik. Henüz projelerimiz ile ilgili teyid veya itiraz yorumları ile karşılaşmadık.
07/Kasım/2006 tarihinde yazdığım "Paulownia: Kaçış için bir kaynak olabilir mi?" başlıklı yazıya karşı bir rapor buldum. Rapor Türkiye şartlarında yetiştirilen Paulownia ağaçlarının neden başarısız olduğu ve ekonomik verimlerin kavak ağaçlarına oranla daha düşük olduğu belirtilmekte.
Raporun detaylarına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Salı, Ocak 16, 2007
Biyogaz'ın Alternatif Yaşam Planlamamızdaki Yeri
Gelelim Biyogazın Alternatif Yaşam Planlamasındaki yerine. Çıkış noktamız olarak yine Biyogazın sağladığı enerjinin eşdeğer karşılıklarını kullanacağız.
1 metreküp Biyogaz:
0,63 metreküp Doğalgazın,
4,7 Kwh elektriğin,
0,46 Kg Propan gazının,
ve...
3,47 kg odunun sağladığı enerjiyi sağlamakta.
Çeşitli hayvanlardan elde edilebilecek yıllık gübre miktarı ve bunun biyogaz metreküp karşılıklarını http://www.eie.gov.tr/biyogaz/hayvansal_kaynaklar.html adresindeki tabloyı esas alarak oluşturdum.
Alternatif Yaşam Çiftliğimizde:
2 Büyükbaş hayvanımız,
5 Küçükbaş hayvanımız ve
10 adet kanatlı hayvanımız olsun.
2 Büyükbaş hayvanımızdan yılda 33 metreküp biyogaz elde ederiz.
5 Küçükbaş hayvanımızdan yılda 58 metreküp biyogaz elde ederiz.
10 adet kanatlı hayvanımızdan yılda 78 metreküp biyogaz elde ederiz.
Minik Alternatif Yaşam Çiftliğimizden toplamda yılda 169 metreküp biyogaz elde ediyoruz.
169 metreküp biyogaz karşılığında:
151 YTL lik doğalgaz alabilir yada,
275 YTL lik elektirik alabiliriz.
Biyogaz'ın getirisini irdeliyoruz ama bu işin maliyeti ne? Kurulacak Biyogaz tesisi kaç senede kendini amorte eder?
Biyogaz tesisi kurmanın maliyetini web üzerinde bulamadım. Zaten çok göreceli maliyetler olacağı biyogaz tesisinin büyüklüğüne, kullanılan malzemeye, ısıtma imkanları gibi birçok parametreye göre değişiyor.
Biyogaz tesisi kurma ile ilgili detayları http://www.eie.gov.tr/biyogaz/tasarim.html adresinde bulabilirsiniz.
Son olarak asgari hangi koşullarda, hangi malzemeler ile biyogaz tesisi kurulabileceği hakkında bilgi vermesi için http://www.tarimsal.com/biyogaz/biyogaz.htm adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kullanılan malzemeler: Sera Naylonu, Plastik Boru, Vana ve bir miktar Kauçuk.
Günün Kitabı : Matrix ve Felsefe / William Irwin
Günün Albümü : Born In the USA / Bruce Springsteen
1 metreküp Biyogaz:
0,63 metreküp Doğalgazın,
4,7 Kwh elektriğin,
0,46 Kg Propan gazının,
ve...
3,47 kg odunun sağladığı enerjiyi sağlamakta.
Çeşitli hayvanlardan elde edilebilecek yıllık gübre miktarı ve bunun biyogaz metreküp karşılıklarını http://www.eie.gov.tr/biyogaz/hayvansal_kaynaklar.html adresindeki tabloyı esas alarak oluşturdum.
Alternatif Yaşam Çiftliğimizde:
2 Büyükbaş hayvanımız,
5 Küçükbaş hayvanımız ve
10 adet kanatlı hayvanımız olsun.
2 Büyükbaş hayvanımızdan yılda 33 metreküp biyogaz elde ederiz.
5 Küçükbaş hayvanımızdan yılda 58 metreküp biyogaz elde ederiz.
10 adet kanatlı hayvanımızdan yılda 78 metreküp biyogaz elde ederiz.
Minik Alternatif Yaşam Çiftliğimizden toplamda yılda 169 metreküp biyogaz elde ediyoruz.
169 metreküp biyogaz karşılığında:
151 YTL lik doğalgaz alabilir yada,
275 YTL lik elektirik alabiliriz.
Biyogaz'ın getirisini irdeliyoruz ama bu işin maliyeti ne? Kurulacak Biyogaz tesisi kaç senede kendini amorte eder?
Biyogaz tesisi kurmanın maliyetini web üzerinde bulamadım. Zaten çok göreceli maliyetler olacağı biyogaz tesisinin büyüklüğüne, kullanılan malzemeye, ısıtma imkanları gibi birçok parametreye göre değişiyor.
Biyogaz tesisi kurma ile ilgili detayları http://www.eie.gov.tr/biyogaz/tasarim.html adresinde bulabilirsiniz.
Son olarak asgari hangi koşullarda, hangi malzemeler ile biyogaz tesisi kurulabileceği hakkında bilgi vermesi için http://www.tarimsal.com/biyogaz/biyogaz.htm adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kullanılan malzemeler: Sera Naylonu, Plastik Boru, Vana ve bir miktar Kauçuk.
Günün Kitabı : Matrix ve Felsefe / William Irwin
Günün Albümü : Born In the USA / Bruce Springsteen
Köykent Mesudiye
Köykent projesi aklıma geldi dün. Ne oldu diye araştırdım. Aşağıdaki linkde rapor olarak Köykent ile ilgili neler olduğu, projenin neden başarısız olduğu detaylı olarak belirtilmiş.
http://ormanweb.sdu.edu.tr/dergi/dergipdf/2005_Sayi2/2005_2_4_CErdonmez.pdf
Başarısızlığın nedenlerini özetlersem:
* Pek çok konuda yetersiz bilgi altyapısına dayanması,
* Yöre halkı karar alma mekanizmalarında katılım hakkını kullanmış ancak uygulama, sorun çözme ve proje çalışmalarına kendinden birşey katma aşamasında geri planda kalarak, bunların tamamının devlet tarafından yapılması beklenmiştir.
* Kadın katılımcıların bulunmaması.
* Ekonomik girdi kaynaklarını kısa ve orta vadede olumlu yönde etkileyecek köklü çözümler üretilmemiştir. Bu yönde lokomatif bir sektör saptanmamıştır.
* Gönüllü kuruluşların ve bilim topluluğunun ilgisizliği.
* Devlet kuruluşlarının temsilcilerinin projeye inanmamış olması.
* Kırsal kalkınmanın hiçbir zaman gerçekçi ve içten bir ulusal politika haline gelmemiş olması.
Alternatif Yaşam Planlaması yazarları olarak 5 aydır beklediğimizden de verimli düşünce ortamı oluşturabildik. Üzerinde çalıştığımız, araştırdığımız ve sizlerle paylaşacağımız birçok Alternatifimiz var.
Bizler, bilgi birikimi oluşturma, araştırma, karar alma, sorun çözme, katılım, ekonomik kaynaklar üretebilme, yaşamsal ihtiyaçlara düşük maliyetli/maliyetsiz alternatifler üretme ve projemize olan inancımızla tuğlaları üst üste koymaya devam ediyoruz.
Günün Kitabı : Macbeth / W.Shakespeare
Günün Albümü : In Step / Steve Ray Vaughan
http://ormanweb.sdu.edu.tr/dergi/dergipdf/2005_Sayi2/2005_2_4_CErdonmez.pdf
Başarısızlığın nedenlerini özetlersem:
* Pek çok konuda yetersiz bilgi altyapısına dayanması,
* Yöre halkı karar alma mekanizmalarında katılım hakkını kullanmış ancak uygulama, sorun çözme ve proje çalışmalarına kendinden birşey katma aşamasında geri planda kalarak, bunların tamamının devlet tarafından yapılması beklenmiştir.
* Kadın katılımcıların bulunmaması.
* Ekonomik girdi kaynaklarını kısa ve orta vadede olumlu yönde etkileyecek köklü çözümler üretilmemiştir. Bu yönde lokomatif bir sektör saptanmamıştır.
* Gönüllü kuruluşların ve bilim topluluğunun ilgisizliği.
* Devlet kuruluşlarının temsilcilerinin projeye inanmamış olması.
* Kırsal kalkınmanın hiçbir zaman gerçekçi ve içten bir ulusal politika haline gelmemiş olması.
Alternatif Yaşam Planlaması yazarları olarak 5 aydır beklediğimizden de verimli düşünce ortamı oluşturabildik. Üzerinde çalıştığımız, araştırdığımız ve sizlerle paylaşacağımız birçok Alternatifimiz var.
Bizler, bilgi birikimi oluşturma, araştırma, karar alma, sorun çözme, katılım, ekonomik kaynaklar üretebilme, yaşamsal ihtiyaçlara düşük maliyetli/maliyetsiz alternatifler üretme ve projemize olan inancımızla tuğlaları üst üste koymaya devam ediyoruz.
Günün Kitabı : Macbeth / W.Shakespeare
Günün Albümü : In Step / Steve Ray Vaughan
Pazartesi, Ocak 15, 2007
Kibutz
Kibutz, Alternatif Yaşam Planlamasına model olacak en doğru yapılanmalardan biri belki de.
Ve fakat; Kibutz kelimesi ile beraber kullanılan İsrail, Yahudi, Siyonist, Komün, Komünist kelimeleri, Türk insanının içeriğe bakmadan konuya önyargılı yaklaşmasına neden oluyor.
http://www.otomatikportakal.com/baslik/kibutz.htm adresinden bir alıntı ile Kubitzu anlatırsam:
"Her bireyin eşit olduğu, paranın kullanılmadığı, kişisel bazda maksimum katılımın gerektiği, yararlanılan hakların eşit olduğu, tarım ve hayvancılık amaçlı olduğundan geniş topraklar üzerine yayılan ve ülke çapında ortak kanunlarla yönetilen bu köylerde insanlar toplu halde yemek yiyorlar, çamaşırlarını çamaşırhanede yıkatıp ütületiyorlar, arabaya gereksinim duyduklarinda ise, önceden bildirme koşuluyla, kibutza ait arabalardan birini alıp kullanıyorlar. Giriş çıkışlar, çalışma saatleri, yapılan işlerin çok büyük bölümü hep bilgisayar kontrolünde yapılıyor. İneklerden süt sağma işlemi bile, verimi arttırdığı gerekçesiyle klasik müzik eşliginde yapılıyor.
Normal şehir yaşamından çok farklı bir yaşam biçimine sahip olan kibutzlar, son zamanlarda tarım ve hayvancılığın yanı sıra, artık endüstriye de adım atmış durumda. değişik ülkelerden birçok genç insan bu değişik yaşam biçimleri hakkindaki meraklarini gidermek, tek düze yaşam akışlarına bir değişiklik katmak, hiç para harcamadan gezip, yeni bir yer görmek gibi değişik nedenlerle kibutzlara gönüllü statusüyle katılıp, yemek ve yatak karşılığında belli bir süre çalışarak yaşamlarının bir bölümlerini değerlendiriyorlar."
İsrail'de bulunduğum dönemde şehirler arasında yaptığım yolculuklarda, ne çöl kadar ıssız ne de bozkır kadar "otsu" olan arazide, kara yolundan iki, üç kilometre içeride yemyeşil adalar görürdüm. Sorduğumda o adaların çeşitli kibutzlar olduğunu öğrendim.
Kibutzların bir çoğu yahudi olmayanları kibutzlarına kabul etmez. Az sayıdaki dışa açık kibutza katılabilme şansı olmasına rağmen, İsrail'de kaldığım dönemde bir kibutzda yaşama fırsatım olmadı.
http://www.anap.org.tr/basinda.asp?id=1194 adresinden aldığım bir yazı ile Kibutz kavramını biraz daha tanıyalım.
" Kibutz nedir?
Büyük bir toprak; kibutz üyelerine tahsis ediliyor. Devlet onları bir araya getiriyor.Hangi ürünlerin tarımını yapacakları, yetiştirecekleri hayvanlar saptanıyor.Tarım araç-gereçleri, elektriği, suyu, rehber yöneticileri, tarım uzmanları devlet tarafından saptanıyor."İşte çiftlik eşit paylarla sizin; ekin, hayvan yetiştirin, satın, paylaşın" deniyor.İlk 5 yılda, devletin atadığı çoğu -gönüllü- uzmanlar yönetiminde çiftlik verimli hale getiriliyor. Gelirin bir bölümüyle devletin daha önce yapmış olduğu katkı, taksitler halinde geri ödenerek yeni kolektif çiftliklere kaynak yaratıyor.
Kolektif çiftliklerin kendi akılları, sağlık kuruluşları, kreşleri var. Tarıma dayalı sanayi oluşturuyor, pazarlıyor, ihracat yapıyorlar.Küçük fakat çağdaş konutlarda yaşıyorlar. Asfalt yolları, ağaçları, çiçekleri, kafeleri, barlarıyla kaliteli bir yaşam sunuluyor.Kibutzun marketlerinde piyasaya göre çok daha ucuz ürünler satılıyor.Kibutzun ayrıca, toplu yemek servisi olan kafeteryalarında fiş karşılığı tabldot yemek yenebiliyor. Lezzetli ve kaliteli.
Konuğu olduğum -eski- kibutz genel müdürü, bir bilgisayar şirketinde çalışıyor, ayda 10 bin dolar alıyordu. Ama hâlâ Telaviv kibutzunda ilk gençlik yıllarında edindiği konutta yaşamını sürdürüyordu.
Nedenini anlattı:"Ben 10 bin dolar maaşı her ay başı alır, kibutz yönetimine veririm. Kibutzdan çok daha düşük olan emekli maaşımı alırım. Ailemle bu evde oturmak ve kibutzun bütün olanaklarından yararlanmayı sürdürürüm. Çünkü burada bana ve aileme, torunlarıma verilen olanakları Telaviv'de 10 bin dolarla karşılayamam.Böyle çiçekler, ağaçlar içinde ucuz ve kaliteli yiyecekler... Güvenlik... Torunlara yabancı dil, piyano, bale/dans, resim, tiyatro, beceri kursları, kreş, sağlık hizmetleri..."
Evet, İsrail'de kaldığım yıllarda anlatılan bir hikaye vardı:
Kibutz'da yaşayan birine sayısal lotodan büyük ikramiye çıkmış. Kibutz yönetimi, ikramiyenin kibutz'a ait olduğunu ve kibutza verilmesi gerektiğini söylemiş. İkramiye sahibi ise, ikramiyenin kendisine ait olduğunu belirterek kibuzta vermemiş. İkramiyeyi kibutz ile paylaşmayınca, ikramiye sahibi kibutzdan ayrılmak zorunda kalmış. Kibutz dışındaki yaşamında mutsuz ve başarısız olan ikramiye sahibi, ikramiyeyi kibutza vererek tekrar kibutzuna dönmüş.
Kibutz ile ilgili web de yaptığım araştırmada http://www.oktaytaftali.com/dogunun.php adresinde uzun ama güzel bir yazı buldum. Yazıda neden bireysel alternatif arayışlar içinde olmamız gerektiğide komik bir anı ile anlatılıyor. (mutlaka okuyun!) Yazının sonundan iki parağrafı aşağıya ekliyorum.
" Batılının komün, İsrail'in kibutz dediği şeye biz, oba diyeceğiz, oymak diyeceğiz, batılının kolektif dediği şeye biz imece diyeceğiz, binlerce yıllık töremiz, ahlakımız ve erdemlerimizle, dilimiz ve türkülerimizle, efsanelerimiz, ibadetlerimiz ve dualarımızla, pazar yerimiz, düğünümüz, bayramlarımızla, şarabımız, balımız, pekmezimizle, mutevazı ama coskulu biçimde yaşamaya devam edeceğiz.
Ve o zaman, kapitalist medeniyet hâlâ kendisini yenileyebiliyor, büyümeyi, kitlesel üretim ve tüketim süreçlerini hâlâ sürdürebiliyor, hâlâ karşılıksız para basıp, borsa kağıtlarına tavan yaptırabiliyor, hâlâ çöp üretebiliyorsa, harıl harıl insan ömrü öğüten metropoller işliyorsa hâlâ, alsın petrolünü, toryumunu bilmem nesini, başına çalsın. Bizim bunlara olan ihtiyacımız, bağımlılğımız da bir yere kadar. Kime hayır getirecekse, nerede kullanacaksa alsın kullansın. Bunlara sahip çıkmak için, bu çöp tüketiminden pay almak için, ne Iraklıların, ne de başkalarının ölmesine değer mi? Yer yer acılar çekilse de, aslolan hayattır."
Yazımın başında belirttiğim nedenler ile oluşan önyargılarımızdan arınarak içeriğe bakarsak, Kibuztları incelemek için İsrail'e özel heyetler/bireyler gönderirsek, neyi, nasıl yaptıklarını yerinde görür öğrenirsek ve bunu kendimize uyarlayabilirsek Kibutz modeli Türkiye ve Alternatif Yaşam Planlamamız için temel teşkil edebilir.
Günün Kitabı : Dorian Gray / Oscar Wilde
Günün Albümü : All This Time / Sting
Ve fakat; Kibutz kelimesi ile beraber kullanılan İsrail, Yahudi, Siyonist, Komün, Komünist kelimeleri, Türk insanının içeriğe bakmadan konuya önyargılı yaklaşmasına neden oluyor.
http://www.otomatikportakal.com/baslik/kibutz.htm adresinden bir alıntı ile Kubitzu anlatırsam:
"Her bireyin eşit olduğu, paranın kullanılmadığı, kişisel bazda maksimum katılımın gerektiği, yararlanılan hakların eşit olduğu, tarım ve hayvancılık amaçlı olduğundan geniş topraklar üzerine yayılan ve ülke çapında ortak kanunlarla yönetilen bu köylerde insanlar toplu halde yemek yiyorlar, çamaşırlarını çamaşırhanede yıkatıp ütületiyorlar, arabaya gereksinim duyduklarinda ise, önceden bildirme koşuluyla, kibutza ait arabalardan birini alıp kullanıyorlar. Giriş çıkışlar, çalışma saatleri, yapılan işlerin çok büyük bölümü hep bilgisayar kontrolünde yapılıyor. İneklerden süt sağma işlemi bile, verimi arttırdığı gerekçesiyle klasik müzik eşliginde yapılıyor.
Normal şehir yaşamından çok farklı bir yaşam biçimine sahip olan kibutzlar, son zamanlarda tarım ve hayvancılığın yanı sıra, artık endüstriye de adım atmış durumda. değişik ülkelerden birçok genç insan bu değişik yaşam biçimleri hakkindaki meraklarini gidermek, tek düze yaşam akışlarına bir değişiklik katmak, hiç para harcamadan gezip, yeni bir yer görmek gibi değişik nedenlerle kibutzlara gönüllü statusüyle katılıp, yemek ve yatak karşılığında belli bir süre çalışarak yaşamlarının bir bölümlerini değerlendiriyorlar."
İsrail'de bulunduğum dönemde şehirler arasında yaptığım yolculuklarda, ne çöl kadar ıssız ne de bozkır kadar "otsu" olan arazide, kara yolundan iki, üç kilometre içeride yemyeşil adalar görürdüm. Sorduğumda o adaların çeşitli kibutzlar olduğunu öğrendim.
Kibutzların bir çoğu yahudi olmayanları kibutzlarına kabul etmez. Az sayıdaki dışa açık kibutza katılabilme şansı olmasına rağmen, İsrail'de kaldığım dönemde bir kibutzda yaşama fırsatım olmadı.
http://www.anap.org.tr/basinda.asp?id=1194 adresinden aldığım bir yazı ile Kibutz kavramını biraz daha tanıyalım.
" Kibutz nedir?
Büyük bir toprak; kibutz üyelerine tahsis ediliyor. Devlet onları bir araya getiriyor.Hangi ürünlerin tarımını yapacakları, yetiştirecekleri hayvanlar saptanıyor.Tarım araç-gereçleri, elektriği, suyu, rehber yöneticileri, tarım uzmanları devlet tarafından saptanıyor."İşte çiftlik eşit paylarla sizin; ekin, hayvan yetiştirin, satın, paylaşın" deniyor.İlk 5 yılda, devletin atadığı çoğu -gönüllü- uzmanlar yönetiminde çiftlik verimli hale getiriliyor. Gelirin bir bölümüyle devletin daha önce yapmış olduğu katkı, taksitler halinde geri ödenerek yeni kolektif çiftliklere kaynak yaratıyor.
Kolektif çiftliklerin kendi akılları, sağlık kuruluşları, kreşleri var. Tarıma dayalı sanayi oluşturuyor, pazarlıyor, ihracat yapıyorlar.Küçük fakat çağdaş konutlarda yaşıyorlar. Asfalt yolları, ağaçları, çiçekleri, kafeleri, barlarıyla kaliteli bir yaşam sunuluyor.Kibutzun marketlerinde piyasaya göre çok daha ucuz ürünler satılıyor.Kibutzun ayrıca, toplu yemek servisi olan kafeteryalarında fiş karşılığı tabldot yemek yenebiliyor. Lezzetli ve kaliteli.
Konuğu olduğum -eski- kibutz genel müdürü, bir bilgisayar şirketinde çalışıyor, ayda 10 bin dolar alıyordu. Ama hâlâ Telaviv kibutzunda ilk gençlik yıllarında edindiği konutta yaşamını sürdürüyordu.
Nedenini anlattı:"Ben 10 bin dolar maaşı her ay başı alır, kibutz yönetimine veririm. Kibutzdan çok daha düşük olan emekli maaşımı alırım. Ailemle bu evde oturmak ve kibutzun bütün olanaklarından yararlanmayı sürdürürüm. Çünkü burada bana ve aileme, torunlarıma verilen olanakları Telaviv'de 10 bin dolarla karşılayamam.Böyle çiçekler, ağaçlar içinde ucuz ve kaliteli yiyecekler... Güvenlik... Torunlara yabancı dil, piyano, bale/dans, resim, tiyatro, beceri kursları, kreş, sağlık hizmetleri..."
Evet, İsrail'de kaldığım yıllarda anlatılan bir hikaye vardı:
Kibutz'da yaşayan birine sayısal lotodan büyük ikramiye çıkmış. Kibutz yönetimi, ikramiyenin kibutz'a ait olduğunu ve kibutza verilmesi gerektiğini söylemiş. İkramiye sahibi ise, ikramiyenin kendisine ait olduğunu belirterek kibuzta vermemiş. İkramiyeyi kibutz ile paylaşmayınca, ikramiye sahibi kibutzdan ayrılmak zorunda kalmış. Kibutz dışındaki yaşamında mutsuz ve başarısız olan ikramiye sahibi, ikramiyeyi kibutza vererek tekrar kibutzuna dönmüş.
Kibutz ile ilgili web de yaptığım araştırmada http://www.oktaytaftali.com/dogunun.php adresinde uzun ama güzel bir yazı buldum. Yazıda neden bireysel alternatif arayışlar içinde olmamız gerektiğide komik bir anı ile anlatılıyor. (mutlaka okuyun!) Yazının sonundan iki parağrafı aşağıya ekliyorum.
" Batılının komün, İsrail'in kibutz dediği şeye biz, oba diyeceğiz, oymak diyeceğiz, batılının kolektif dediği şeye biz imece diyeceğiz, binlerce yıllık töremiz, ahlakımız ve erdemlerimizle, dilimiz ve türkülerimizle, efsanelerimiz, ibadetlerimiz ve dualarımızla, pazar yerimiz, düğünümüz, bayramlarımızla, şarabımız, balımız, pekmezimizle, mutevazı ama coskulu biçimde yaşamaya devam edeceğiz.
Ve o zaman, kapitalist medeniyet hâlâ kendisini yenileyebiliyor, büyümeyi, kitlesel üretim ve tüketim süreçlerini hâlâ sürdürebiliyor, hâlâ karşılıksız para basıp, borsa kağıtlarına tavan yaptırabiliyor, hâlâ çöp üretebiliyorsa, harıl harıl insan ömrü öğüten metropoller işliyorsa hâlâ, alsın petrolünü, toryumunu bilmem nesini, başına çalsın. Bizim bunlara olan ihtiyacımız, bağımlılğımız da bir yere kadar. Kime hayır getirecekse, nerede kullanacaksa alsın kullansın. Bunlara sahip çıkmak için, bu çöp tüketiminden pay almak için, ne Iraklıların, ne de başkalarının ölmesine değer mi? Yer yer acılar çekilse de, aslolan hayattır."
Yazımın başında belirttiğim nedenler ile oluşan önyargılarımızdan arınarak içeriğe bakarsak, Kibuztları incelemek için İsrail'e özel heyetler/bireyler gönderirsek, neyi, nasıl yaptıklarını yerinde görür öğrenirsek ve bunu kendimize uyarlayabilirsek Kibutz modeli Türkiye ve Alternatif Yaşam Planlamamız için temel teşkil edebilir.
Günün Kitabı : Dorian Gray / Oscar Wilde
Günün Albümü : All This Time / Sting
Biyogaz. Türkiye için Makro bakış.
Makro ve Mikro bazda yapacağım hesaplamalar için aşağıdaki çevirim tablosu temelimi oluşturacak.
1 metreküp Biyogaz:
0,63 metreküp Doğalgazın,
4,7 Kwh elektriğin,
0,46 Kg Propan gazının,
ve...
3,47 kg odunun sağladığı enerjiyi sağlamakta.
Türkiye'nin yıllık tahmini Biyogaz potansiyelini 3.3 Milyar metreküp olarak hesaplarsak aşağıdaki verilere ulaşıyoruz.
2.079.000.000 metreküp doğalgaz,
15.510.000.000 Kwh elektrik,
1.518.000.000 Kg propan gazı,
11.451.000.000 Kg odun.
Konutta kullanılan doğalgazın metreküp birim fiyatından (0,5238 ytl) hesaplarsak:
1.088.980.200 YTL yada 751.020.828 USD
Konutta kullanılan elektriğin Kwh birim fiyatından (0,1277 ytl) hesaplarsak:
1.980.627.000 YTL yada 1.365.949.655 USD
Biz ne yapıyoruz?
"Yanmış Gübre". Evet, yanmış gübre kullanılır tarımda. Yanmamış gübre kullanırsanız, ürününüzü yakarsınız.
Nerede yaktık biz bu gübreyi?
Ahırın önünde, açık havada.
Doğru değerlendirseydik her sene yaklaşık olarak 1 Milyar dolar değerinde enerji sağlayabilirdik Biyogazdan.
Birde işe çevre açısından bakalım:
Ortalama ağırlığı 10 ton olan yetişkin ağaçlardan 1.145.000 adedi kesmemiz gerekmezdi.
Ne diyeyim ? ? ? Makro için yapabileceğimiz birşey yok. Seçilenlerin, seçim sisteminin durumu ortada.
Gelelim Mikro boyuta, Alternatif Yaşam Planlamasına...
Günün Kitabı : Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir / Selçuk Altun
Günün Albümü : Tubular Bells / Mike Oldfield
1 metreküp Biyogaz:
0,63 metreküp Doğalgazın,
4,7 Kwh elektriğin,
0,46 Kg Propan gazının,
ve...
3,47 kg odunun sağladığı enerjiyi sağlamakta.
Türkiye'nin yıllık tahmini Biyogaz potansiyelini 3.3 Milyar metreküp olarak hesaplarsak aşağıdaki verilere ulaşıyoruz.
2.079.000.000 metreküp doğalgaz,
15.510.000.000 Kwh elektrik,
1.518.000.000 Kg propan gazı,
11.451.000.000 Kg odun.
Konutta kullanılan doğalgazın metreküp birim fiyatından (0,5238 ytl) hesaplarsak:
1.088.980.200 YTL yada 751.020.828 USD
Konutta kullanılan elektriğin Kwh birim fiyatından (0,1277 ytl) hesaplarsak:
1.980.627.000 YTL yada 1.365.949.655 USD
Biz ne yapıyoruz?
"Yanmış Gübre". Evet, yanmış gübre kullanılır tarımda. Yanmamış gübre kullanırsanız, ürününüzü yakarsınız.
Nerede yaktık biz bu gübreyi?
Ahırın önünde, açık havada.
Doğru değerlendirseydik her sene yaklaşık olarak 1 Milyar dolar değerinde enerji sağlayabilirdik Biyogazdan.
Birde işe çevre açısından bakalım:
Ortalama ağırlığı 10 ton olan yetişkin ağaçlardan 1.145.000 adedi kesmemiz gerekmezdi.
Ne diyeyim ? ? ? Makro için yapabileceğimiz birşey yok. Seçilenlerin, seçim sisteminin durumu ortada.
Gelelim Mikro boyuta, Alternatif Yaşam Planlamasına...
Günün Kitabı : Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir / Selçuk Altun
Günün Albümü : Tubular Bells / Mike Oldfield
Pazar, Ocak 14, 2007
Altyapısız Mimarlık
Yolda okumak için aldığım yeniHarman dergisinin Ocak sayısında ilginç bir konuyla karşılaştım. Altyapısız mimarlık konusunda Doç Dr. Serkan Anılır (Mimar, Bilimadamı ve astronot adayı ilk Türk :) ) ile yapılan röportajda İstanbul'da 13 Aralık tarihinde yapılan 1. Altyapısız Mimarlık Sempozyumu hakkında ve gelen bilim adamları hakkında sorular ve cevaplar vardı. Bu röportajda bir kaç nokta ilgimi çekti. Onları paylaşmak istedim.
İlk olarak Altyapısız mimarlık kavramı özellikle uzaydaki yapılar için düşünülmüş olsa da iyice kaynaklarını tükettiğimiz dünya için de rahatça kullanılabilir. Serkan Anılır'ın ifadesiyle altyapısız mimarlık : "Herhangi bir altyapı şebekesine bağlı kalmadan oluşturulabilecek mimarlık. Yani bu şimdi ne olabilir? Mesela bir binayı hiç bir şekilde bir kanalizasyona bağlamazsınız ama suyu çektiğimizde onu 'Nasıl geri dönüşümde kullanabiliriz?'den tutun da eve elektrik, su ve hiçbir kablo bağlamıyorsunuz. Ancak bir evin içinde bu lükslerin hepsi var."
Yukarıdaki cümlede benim dikkat ettiğim nokta geri dönüşüm konusudur. Dünyanın tüketim çılgınlığını düşünürsek röportajda da belirtildiği belki de dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu projelerden biri bu altyapısız mimarlık.
Ben konuyu uzatmadan sadece bilgilendirme yapayım istedim. Kaynaklardan daha ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
yeniHarman Ocak sayısı Dr. Serkan Anılır röportajı
Haberi
1. Altyapısız Mimarlık sempozyumu
İlk olarak Altyapısız mimarlık kavramı özellikle uzaydaki yapılar için düşünülmüş olsa da iyice kaynaklarını tükettiğimiz dünya için de rahatça kullanılabilir. Serkan Anılır'ın ifadesiyle altyapısız mimarlık : "Herhangi bir altyapı şebekesine bağlı kalmadan oluşturulabilecek mimarlık. Yani bu şimdi ne olabilir? Mesela bir binayı hiç bir şekilde bir kanalizasyona bağlamazsınız ama suyu çektiğimizde onu 'Nasıl geri dönüşümde kullanabiliriz?'den tutun da eve elektrik, su ve hiçbir kablo bağlamıyorsunuz. Ancak bir evin içinde bu lükslerin hepsi var."
Yukarıdaki cümlede benim dikkat ettiğim nokta geri dönüşüm konusudur. Dünyanın tüketim çılgınlığını düşünürsek röportajda da belirtildiği belki de dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu projelerden biri bu altyapısız mimarlık.
Ben konuyu uzatmadan sadece bilgilendirme yapayım istedim. Kaynaklardan daha ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
yeniHarman Ocak sayısı Dr. Serkan Anılır röportajı
Haberi
1. Altyapısız Mimarlık sempozyumu
Pazar, Ocak 07, 2007
BİYOGAZ : "Yoktan" Enerji
Antalya'da Saklıkent'te kayak yapanların bir fotoğrafı çekilir, sonra Konyaaltı plajına inilir, yüzen bikinili Alman turistlerin fotoğrafı çekilir ve habere başlık atılır: "Antalya'ya dört mevsim." Her birkaç senede bir bu haberi gazete/televizyonlarda görürüz.
Bu kadar sık olmasa da benzer bir haberi gazete/televizyonlarda şu içerikle görürüz: İlkokul mezunu köylü tezekten gaz üretmeyi başardı. Eve artık tüp almadığını belirten köylü, "Yemeklerimizi tezekten ürettiğimiz gaz ile pişiriyoruz" dedi.
Evet itiraf ediyorum: 2003 yılına kadar tezekten gaz üreten çiftçi haberi ile karşılaşınca, "Vay be bak ne yetenekli adamlar" var diyordum.
2003 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Biyogaz ile ilgili sayfasında binlerce yıldır organik atıklardan gaz üretilip, kullanılabildiğini öğrenince, uyutulmakta olduğumuz bir başka enerji kaynağının daha olduğunu öğrenmiş oldum.
- Enerji kaynağı sadece petrol değil mi?
- Evet, sadece ve sadece petrol ve türevleri.
Hem ülke olarak, hem birey olarak dışa bağımlı olmamazın, sistemden kaçamamızın yegane yolu petrol kullanmak ve alternatiflerini düşündürtmemek.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Biyogaz ile ilgili sayfasının sonunda okuduğum cümle, ülke olarak Biyogaz'a bakışımızı özetliyordu.
" Biyogaz üretimine yönelik çalışmalar Köy Hizmetleri Ankara Araştırma Enstitüsü'nde 1986 yılında sonlandırıldıktan sonra akademik çalışmalar dışında herhangi bir kurumsal faaliyet olmamıştır. Ancak, biyogaz tesisi kurmak isteyen hayvancılık işletmelerinin yoğun ilgisi her zaman devam etmiştir ve devam etmektedir."
Devlet, 1986 yılına kadar Biyogaz ile ilgili çalışmalar yapmış, model tesisler kurmuş ama her nedense 1986 yılından sonra desteklemeyi bırakmış. Son 20 yıldaki hiçbir iktidar Biyogaz konusunu çalışmaya değer bulmamış.
Nedir Biyogaz?
Biyogaz organik maddelerin anaerobik (oksijensiz) ortamda, farklı mikroorganizma gruplarının varlığında, biyometanlaştırma süreçleri (havasız bozunma- biyolojik bozunma - mikrobiyal bozunma - anaerobik fermentasyonun kontrollü süreci) ile elde edilen bir gaz karışımıdır.
Bu kadar sık olmasa da benzer bir haberi gazete/televizyonlarda şu içerikle görürüz: İlkokul mezunu köylü tezekten gaz üretmeyi başardı. Eve artık tüp almadığını belirten köylü, "Yemeklerimizi tezekten ürettiğimiz gaz ile pişiriyoruz" dedi.
Evet itiraf ediyorum: 2003 yılına kadar tezekten gaz üreten çiftçi haberi ile karşılaşınca, "Vay be bak ne yetenekli adamlar" var diyordum.
2003 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Biyogaz ile ilgili sayfasında binlerce yıldır organik atıklardan gaz üretilip, kullanılabildiğini öğrenince, uyutulmakta olduğumuz bir başka enerji kaynağının daha olduğunu öğrenmiş oldum.
- Enerji kaynağı sadece petrol değil mi?
- Evet, sadece ve sadece petrol ve türevleri.
Hem ülke olarak, hem birey olarak dışa bağımlı olmamazın, sistemden kaçamamızın yegane yolu petrol kullanmak ve alternatiflerini düşündürtmemek.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Biyogaz ile ilgili sayfasının sonunda okuduğum cümle, ülke olarak Biyogaz'a bakışımızı özetliyordu.
" Biyogaz üretimine yönelik çalışmalar Köy Hizmetleri Ankara Araştırma Enstitüsü'nde 1986 yılında sonlandırıldıktan sonra akademik çalışmalar dışında herhangi bir kurumsal faaliyet olmamıştır. Ancak, biyogaz tesisi kurmak isteyen hayvancılık işletmelerinin yoğun ilgisi her zaman devam etmiştir ve devam etmektedir."
Devlet, 1986 yılına kadar Biyogaz ile ilgili çalışmalar yapmış, model tesisler kurmuş ama her nedense 1986 yılından sonra desteklemeyi bırakmış. Son 20 yıldaki hiçbir iktidar Biyogaz konusunu çalışmaya değer bulmamış.
Nedir Biyogaz?
Biyogaz organik maddelerin anaerobik (oksijensiz) ortamda, farklı mikroorganizma gruplarının varlığında, biyometanlaştırma süreçleri (havasız bozunma- biyolojik bozunma - mikrobiyal bozunma - anaerobik fermentasyonun kontrollü süreci) ile elde edilen bir gaz karışımıdır.
Genellikle organik maddenin %40-%60 kadarı biyogaza dönüştürülür. Biyogazın genel bileşimi %60 CH4 ve %40 CO2’den oluşmakta ve ısıl değeri 17-25 MJ/m3’tür. Geri kalan artık ise kokusuz, gübre olarak kullanmaya uygun bir katı veya sıvı atıktır. Tabloda biyogaz bileşim değerleri sunulmaktadır.
Yukarıdaki şemayı www.biyogaz.com adresinden aldım.
http://www.eie.gov.tr/biyoenerji.html
adreslerinden BİYOGAZ ile ilgili detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.
Alternatif Yaşam Planlamamızda Biyogazı nasıl değerlendirebiliriz? başlıklı yazımı bilahare yayınlayacağım.
Çarşamba, Ocak 03, 2007
Ağaç ekimine teşvik
Bu yıl, zeytin veya nar ekip, belli bir dönüm ve ağaç sayısını sağladığınızda, ektiğiniz her dönüm için ortalama 250 YTL yıllık destek veriyor. Bu ağaç çeşitleri bazen değişebiliyor. ama desteğin ön şartlarını iyi araştırmak gerekiyor, yoksa alamayabiliyorsunuz.
Bir iki ipucu:
-TCDD eski ray sistemlerini ve tahtaları satıyormuş, bahçe düzenlemesinde kullanılabilir.
-Hemen bir tepe bitiminde alınacak topraktan su elde etmek daha kolay olabilir, tepenin topladığı su basınçlı bir şekilde kazanılabilir.
-Kuyudan elde edilen suyun da ölçüsü önemliymiş. Örneğin saniyede 5 lt fena değil.
Bir iki ipucu:
-TCDD eski ray sistemlerini ve tahtaları satıyormuş, bahçe düzenlemesinde kullanılabilir.
-Hemen bir tepe bitiminde alınacak topraktan su elde etmek daha kolay olabilir, tepenin topladığı su basınçlı bir şekilde kazanılabilir.
-Kuyudan elde edilen suyun da ölçüsü önemliymiş. Örneğin saniyede 5 lt fena değil.
Salı, Ocak 02, 2007
Kolumdaki sayısal özellikli saatti bana uyuşturucu etkisi yapan
Elektronik cihazlar ve sanal ortamdan uzak 18 gün geçirdim. Herşey ilk günlerdeki gibi basitti.En üst teknoloji makinalar, yani mekanik. Ve yaşam yine hızlı bir şekilde, hem de sadece fiziksel yorgunlukla geçiyordu.
Kilometrelerce yürüdük, saatlerce ayakta durduk, toprağa oturduk, yağmur altında bekledik. Cep telefonu çok az aklımıza geldi, uyku internete girmekten çok daha değerliydi. Yinede bir bağımlılık oluşmuştu teknolojiye; kolumdaki sayısal özellikli saate bakıp, tarihi, alarmı v.s. ile oynamaktan alamadım kendimi. Garip bir haz verdi bu kısa süreli kurcalamalar; madde bağımlılarına benzer bir yanı vardı bu teknolojiye bağımlılığın. 18 günde azaldı ama bitmedi bağımlılık.
Tamamen kopmadan başarmak gerekiyor bağımsızlığı sanırım. Yani sahip olduğumuz doğal yaşam içerisinde işimizi kolaylaştıracak ama işin yapısını değiştirmeyecek. Bizim yönettiğimiz bir araç olduğu sürece sorun yaratmayacaktır teknoloji.
Kilometrelerce yürüdük, saatlerce ayakta durduk, toprağa oturduk, yağmur altında bekledik. Cep telefonu çok az aklımıza geldi, uyku internete girmekten çok daha değerliydi. Yinede bir bağımlılık oluşmuştu teknolojiye; kolumdaki sayısal özellikli saate bakıp, tarihi, alarmı v.s. ile oynamaktan alamadım kendimi. Garip bir haz verdi bu kısa süreli kurcalamalar; madde bağımlılarına benzer bir yanı vardı bu teknolojiye bağımlılığın. 18 günde azaldı ama bitmedi bağımlılık.
Tamamen kopmadan başarmak gerekiyor bağımsızlığı sanırım. Yani sahip olduğumuz doğal yaşam içerisinde işimizi kolaylaştıracak ama işin yapısını değiştirmeyecek. Bizim yönettiğimiz bir araç olduğu sürece sorun yaratmayacaktır teknoloji.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)